20 Ocak 2019 Pazar

Bir Buluşmaya Daha Hoşgeldiniz!


Bu postu adı sanı bilinmeyen yüzlerce diorama, maket vs. ustasına adanmıştır.

     Bugün buluşma yerimiz son zamanlarda insanların sosyal medya platformlarında paylaşmalara doyamadığı bir galeriydi. Galeri içerisinde geçirdiğim vakitte; neyin sanattan sayılıp, neyin sayılamayacağı üzerine uzun uzun düşündüm. Garip bir biçimde sanki birileri bizi sanat ayağına kandırıyormuş gibi hissediyorum birkaç yıldır. Birkaç asistan tut istediğini yaptır, kalanını da çocuğu markete gönder aldır, yap yapıştır, tak takıştır tadında eserleri gördükçe ne düşüneceğimi bilemiyorum. "Fikir nasıl olsa benden çıkıyor eser de benimdir, orada emek eden çoluk çocuk zaten maaşını alıyor, merak etmeyin, siz işinize bakın!" yaklaşımını da pek sevemiyorum. Bu çalışmalara sanat eseri gözüyle bakamıyorum. Bu konuda biraz eski kafalı olabilirim, bunu kabul ediyorum. Belki olayları bu noktaya getiren insanların tüketim çılgınlığı olabilir. Çıldırmışçasına tüketiyoruz her şeyi. Eskiden internetin saatlik ücretinin bir günlük okul harçlığıma denk geldiği zamanlarda DeviantArt üzerinden indirdiğim resimlere saatlerce bakardım bazen. Şimdi Instagram'da bir resime çok istisnai olmadığı sürece beş saniye bile ayırmıyorum. Belki bu yüzden sanat camiası da talebi karşılayabilmek adına seri üretime geçme kararı aldı ve artık bu sebepten fikir yavaş yavaş eriyip eserden aşağıya akarken geriye abartılı, süper ötesi görsellik kaldı. Hal böyle olunca hikayelerden geriye de pek bir şey kalmadı. Asıl kötü olan ise bu yaklaşımın her alanda kendini göstermesi.




13 Ocak 2019 Pazar

Usk Istanbul Koç Müzesi Buluşması


     Sokrates'e: "Otuz zalimler seni ölüme mahkum etti!" denildiği vakit:"Tabiat da onları!" demiş. Madem ki zamanımız her geçen gün biraz daha tükeniyor, o zaman bizler de daha şimdiden maziden yerini almış ve alacak dakikalarımızı defterlerimizde ölümsüzleştirmeye devam edelim dedik. Kağıt her ne kadar dünya üzerindeki onca materyal arasında, kuşların tüyünden sonra en zayıf malzeme gibi görünse de; biliyoruz ki Mısır Piramitleri'ni inşa eden, çoktan kuma karışmış işçilerin hikayesini de bize taşıyan kağıdın kendisiydi. Toprak altında da olsa; gelecekte birileri sayfalarıma rastladığı takdirde düşüncelerini merak ederdim. Hal böyleyken zamanı dondurmanın en kısa yolunu bulmuşken yine zamanın donduğu bir yerde, müzede çizim yapmamak olmazdı. Özellikle de bahsi geçen müze Rahmi M. Koç Müzesi olunca. Koç müzesine bayağıdır gitmemiştim, bayağı özlemişim. İstanbul'da birkaç ayda bir gidilmesi gereken yerlerden biri bu müze kuşkusuz. 






2 Ocak 2019 Çarşamba

Usk Istanbul - Raillife Dergisi Röportajı (Ocak 2019)

     Hayatta bazı şeyleri iyiye işaret sayabilir miyiz bilmiyorum, ancak ben bu haberi 2019'a dair bir işaret saydım. İstanbul sokaklarında fırtına gibi esen Usk İstanbul'un hikayesi bu ay Raillife dergisinde. Aşağıdaki yazıya bu linkten ulaşabilirsiniz.