30 Nisan 2016 Cumartesi

Sultanahmet Çizim Günü - 2


     Bu blogun kıymetli takipçileri, hasta yatağımda acılar içinde kıvrandığım şu günlerde sizi çizimsiz bırakmamak adına, kışın yaptığım çalışmalardan birini paylaşıyorum. Hem de şu Kış mevsimi içerisinde yaptığım çizimler erisin yer açılsın diye, hazır çizim de yapamamışken elimde bulunan eskileri değerlendirdim. Bu paylaşımda aslında İstanbul Arkeoloji Müzesi olmalıydı fakat oradan atıldık. 
     Müzede deli danalar gibi oynayan, koşuşturan, müzede yer alan eserlerin her yanını kurcalayan bir sürü insan varken, müzenin dışarısında(binanın dışında) taburelerini yaya trafiğini kesinlikle engellemeyecek, hatta dikkatle bakılmadığında fark bile edilmeyecek kadar köşelere kurmuş bizler çizim yapıyor olmamız gerekçesiyle dışarı atıldık. Güvenlik görevlisi müzede oturarak çizim yapılmasının yasak olduğunu söyledi, bina içerisinde bunu anlıyorum, fakat bina dışında bu yasağın manası nedir hiç anlamadım. Buna ek olarak ayakta çizim yapmak içinse sadece Çarşamba günleri gelinebiliyormuş. Güvenlik görevlisi sanki tonlarca ağırlığında eserleri kaçırmayı amaçlıyormuşuzcasına "Oooooo! siz burda tezgahı kurmuşsunuz ama burada çizmek yasak!!!" şeklinde bir cümle de kurdu, tezgahtan kastı tabureler ve A4 boyutlarında bir defter. Müzenin içerisinde bu olay yaşansaydı gerçekten anlayabilirdim, bir hafta sonu elbette oturarak yaya akışını engellemek kötü bir durum fakat bina dışında, insanlarının yolunun hiç düşmediği bir noktada çizim yapmakta olan bu masum yerinde çizerlere bu davranış reva mıdır?


Bakınız bir yerinde çizer, nasıl da masum, nasıl da mütebessim, yazık değil mi bu insancıkları Arkeoloji Müzesi gibi bir müzeden alıkoymak.(Resimdeki zat Paul Heaston, bloguna mutlaka bakın, enfes bir adam)

      Yurt dışında bazı müzelerin özellikle sanata insanları teşvik için müzelerde fotoğraf çekmek yerine, çizim yapmayı tercih edenlere küçük tatlı hediyeler vererek ödüllendirdiğini biliyorum, bunlar böyle büyük hediyeler değil belki, ekstra giriş bileti, içerde yer alan eserlerin kartpostalı gibi küçük hediyeler belki ama zihniyet farkını ortaya koymaya yetiyor bence. 
     Osman Hamdi Efendi gibi bir ressamın kuruluşunda onca emek sarfettiği bir müzede çizim yapmanın yasak olması üzücü olmanın dışında komik. Daha önce müze dışarısında yer alan lahit gibi objeleri çizen öğrencilere defalarca rastlamıştım, acaba onlarda içeri kabul edilmiyor, bizi geçtim bari sanat öğrencilerine bu hak tanınsa iyi olurdu.



     Neyse bu lafı çok uzattım kusuruma bakmayın, bizde aldık başımızı Sultanahmet Meydanına, caminin arkasında bu binayı bulduk, oturduk çizmeye başladık, blogumuzun yeni yazarı Sümeyra Hanım da hemen aşağıdaki çizim yaptı.




Bu çizimde bendeniz'e ait







28 Nisan 2016 Perşembe

Nepal'de Bir Yerindeçizer


     Bugün James Gurney'in blogunda bu videoyu gördüm, sizlerle de paylaşmak istedim. Text kısmını biraz ekleme ile aldım. Biliyorsunuz Nepal'de 7,2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Deprem sonrası Nepal'i resmetmek amacıyla Jeremy Collins buraya giderek maceralarını kayda almış. Bu videoda sizlere ilginç bir kesit sunmuş, yerlilerin çizimlerini yapmaktan , yamaç paraşütü esnasında çizim yapmaya kadar bir çok macerasından kesitler bulunuyor. Kendisinin resmi web sitesi işte burada.


Ne olacak bu yerindeçizerlerin hali?


     İşte dün yaptığım çalışmalardan biri daha. Suluboya yaparken ihtiyacınız olan çizim kaleminin en önemli özelliği suya karşı olan dayanımıdır. Uzun zamandır kullandığım kalemlerin yanına bu ara hep Uni-ball Eye serisi kalemlerimi de alır oldum, bunda en büyük sebep fiyatlar. Her zaman severek kullandığım Sakura Pigma Micron kalemler artık beş liranın altına inmiyor, aynı özelliklere sahip Uni-ball Eye serisi ise araştırdığınız zaman üç buçuk tl civarında bir fiyatla bulabiliyorsunuz, Ülkemizde sebebini dolar kuruyla, vesaireyle açıklayamayacağım kadar kırtasiye ürün fiyatlarında yükselme var, git gide bir tek kurşun kaleme kalacağız böyle giderse. 



     Dün bitiremediğim resmi bugün tamamladım, tararken koyu renkli kısımlar bayağı kirli çıktı artık affınıza sığınıyorum.

26 Nisan 2016 Salı

Esenler Otogarı Servisleri



          İstanbul'da taşıt park alanlarına ilişkin çalıştığım bir projede, Esenler ilçesine ait veriler içerisinde Esenler otogarına dair hiç veri olmadığını görünce hemen panik yapıp, nasıl veriler eksik olur diye çıldırmıştım, sonradan bakınca otogarın aslında Bayrampaşa sınırları içerisinde olduğunu öğrendim. Bugün hikaye kahramanımız Esenler otogarı...
Esenler otogarı İstanbul'da en sevmediğim yerler arasında, ama bazı zamanlar muhtaç kalıyorsunuz. Bu sabah da gelecek olan paketi teslim almak üzere otogara gittim, gelmesine tahmini iki saat var derken kırk dakikada geldi. İşte o kırk dakikanın meyvesi.

25 Nisan 2016 Pazartesi

Hızlı Çizimler


     Hergün çizim yapma gibi bir amaç edindiğimden daha önce bahsetmiştim. Yanımda her zaman bir adet Sakura Pigma Micron çizim kalemi, A6 ölçülerinde bir defter, sulu fırça ve paletimi taşırım. Bu seti hiçbir zaman yanımdan ayırmam, eşime bu set için küçük bir bez paket dikmesini rica ettim, paketi çantama atıp çıkıyorum. Bu seti detaylı olarak sunacağım size yakın zamanda. Yukarıda ki resmi bir avm de yemek beklerken yaptım. Bu çizimlerde önce kurşunkalemle taslak çizim yapmıyorum, direkt çizime geçiyorum ve ardından boyuyorum, çizim aşaması için kendimi 7-8 dk ile sınırlandırıyorum.


     Yine bir yemek bekleme çizimi...


     Kadıköy Turyol İskelesi (Gemiden görünüm)


     Aşağıda bu blogda yer alan görselleri tarama görevinde bana yardımcı olan yazıcım yer alıyor.





Kroki Renklendirme

     Okuma yazma yetilerine sahip olmak cahil olmamak için yeterli görünüyor, fakat bu ikili eksik, bir üçüncü daha olmalı, o da çizmek. Okuma, yazma ve çizme... Anlamak ve anlatmanın gerekli ve yeterli şartları. Bu üçlüden çizmek günden güne yok edilmiş, okuma konusunda zaten dünya ortalamasının çok altındayız hep, yazmayı da çocuklar yakında unutacak duruma gelmiş durumdalar, çoğu cocuk tabletler sağolsun kaleme yabancı artık. Eskiden uzaktan uzağa baktığımız kırtasiye ürünleri çocuklar için zaruret dışında bir şey ifade etmiyor. Bu resimde yazmanın yeterli olmadığı durumda çizerek de anlattığım durumlardan birini paylaşıyorum sizlerle.  
     İşim gereği zaman zaman krokiler çizmek durumunda kalıyorum, yapılacak olan bir yaya köprüsü ile alakalı köprücü mühendisimize bilgi vermek için fotoğrafların yeterli olmadığı zamanlarda, arazide kroki çizmek güzel bir anlatım yolu oluyor, burada da çizdiğim krokilerden birini renklendirdim ve sizinle paylaşmak istedim.



Gaziosmanpaşa Halk Ekmek Büfesi


     Eskilerin "karga bokunu yemeden..." diye başlayıp devam eden, sabahın köründe yapılan mantıksız işlerle alakalı olarak söyledikleri bir söz öbeği vardır, ya da "rüyanda mı gördün?" diye sorarlar, hayır ikisi de değil, sabahın köründe burada olma sebebim, özalitin hala açılmamış oluşu, paftalarımı bastırmam gereken bir günde acele edip erkenden lokasyona gelip, dükkanı kapalı bulunca vaktimi çizim yaparak değerlendirmeyi uygun buldum.

Aşağıda resmin henüz boyanmamşı fotoğrafı yer alıyor.


Son olarak da boyanmış hali...


     Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, ülkemizde yüksek gramajlı, bol grenli, tek ortalı defter bulamıyorsunuz, bu defterden daha sonra bahsedeceğiz, bizzat kendi ellerimle yaptığım defterim.

24 Nisan 2016 Pazar

Sultanahmet Çizim Günü

     Çizim yapamadığım günler eski çizim maceralarımı paylaşacağım, bugün kayda değer bir çizim yapamadığım için kışın çizim yapmak uğruna başımıza gelenleri anlatacağım. Ne yapalım, nereye gidelim de çizim yapalım diye düşünürken, hadi dedik Sultanahmet Meydanı'na gidelim ve çıktık yola, sabahtan hafiften güneş yüzünü gösterince sandık ki gün güneşli olacak, fakat çok yanılmışız, resmin sonunu zor getirdik. İşte aşağıda biricik çizim arkadaşım, kendisi kardeşim olur, şu anda zibille sınavla cebelleştiği için aramızda değil, sınavlardan sonra o da burada yazmaya ve çizmeye başlayacak, şimdilik ben paylaşıyorum bu maceramızı.


     Resim çerçevesini ayarlayamama gibi bir sorunum var evet kabul ediyorum, ama haksızlık etmeyelim buz gibi havada kalem tutmak bile yetenek sayılır. Bu çalışmaları dikkat edeceğiniz üzere deftere değil de sayfalara yaptım. Sayfaları sabit tutmak için arkasında koroplast sırtlık yer alıyor. Koroplast yeterince sağlam ve hafif bir malzeme, bu sebeple çizim esnasında sizin de işinizi son derece kolaylaştıracağına eminim.


Burada da küçük eskiz grubumuzun, en genç üyesinin çizimleri;


     Son bir şey daha var, çizim yaparken, çok soğuk ya da çok sıcak havalarda farkında olmadan üşütebilirsiniz, ya da çok fazla güneş altında kalabilirsiniz, bu sebeple istemediğiniz şeyler başınıza gelebilir, bu sebeple, ne zaman olursa olsun çizim esnasında zamanı iyi kullanın, sağlığınıza dikkat edin.



22 Nisan 2016 Cuma

Mezarlıkta Çizim Yapmak

     Mezarlıkta çizim yapmayı hiç denediniz mi bilmiyorum, özellikle ikindi vaktinden sonra seçtiğiniz yere geçip, çizim yapmaya başlayıp, hangi ara güneşin battığını anlayamayacağınız o anlardan bahsedeceğim size. Alacakaranlıktan, zifiri karanlığa geçerken, etrafınızdaki minik bir çıtırtının yüreğinizi hoplatmaya yettiği, kafanızın üzerinden yarasaların uçuştuğu, ağaç dallarında baykuşların sinsi sinsi sizi gözlediği o korku dolu anlardan...

     Evet, gün batınca mezarlıklardan tırsmıyor değilim fakat mezarlıklardaki taş işçiliği çok hoşuma gidiyor, sessiz sakin bir ortamda çizim yapmanın tadı da ayrı tabi. Bir de beton aşığı bir millet olarak, artık şehirlerde tek yeşil alanlar olarak mezarlıkları bıraktık. Hem kafamı dinleyeyim, hem de çizim yapayım düşüncesindeyseniz eski mezarlıklar güzel yerler. Taş işçiliğinin bu güzide eserlerini çizmek insana ayrı bir zevk veriyor.

     İlk resim dün itibariyle Edirnekapı mezarlığında yapmış olduğum adı sanı belli olmayan bir mezarlık.



     Bu yazıda yer alan tüm resimler Edirnekapı Mezarlığından olacak. Onlardan biri daha...


      Aşağıda ki resim de yine gece saatine kalmak durumunda kaldığım resimlerden, çizim aşamasını zar zor tamamlayıp, renklendirme işlemini referans fotoğrafı yardımıyla yaptım. Bu mezar bir denizciye ait imiş, keşke çizerken ismini de not etmeyi unutmasaymışım. 



     Bu resimde yine gece vaktine kaldığım resimlerden birisi, renklendirme alacakaranlıkta yapıldığı için siyah beyaz denedim bu resimde.




21 Nisan 2016 Perşembe

Arazide Beklerken - 2


     Her türlü mekanik aracın hastası biri olarak iş makinelerine ayrı bir hastayım, dün paylaştığım resimlerin devamı olan bu resim,KGM Kurtköy Bakım İşletme Şefliği'ne ait bakım araçlarından birisi. Aşağıda da daha önce çizmiş olduğum başka bir iş makinesi yer alıyor



20 Nisan 2016 Çarşamba

Arazide Beklerken...

     İnsanı her gün bekletecek birileri bulunuyor, bugün de arazi çalışmaları esnasında kontrol ekibimizin gelmesini bekledik. Çizgiroman okurken aklıma çizim yapmak geldi, arabada ekip arkadaşım sızmış vaziyetteyken bende fırsat bilip çizim yaptım. Tabi telefon trafiği dolayısıyla ister istemez çok fazla vakit ayıramadım ama vaktimi çizerek değerlendirdiğim için mutluyum.


    İkinci resmimi de ekip arkadaşım ihtiyaç giderirken tamamladım, benzinliğin duvarının üzerinden gördüğüm kadarıyla Volvo disbiritörlüğüne ait binayı çizdim.


19 Nisan 2016 Salı

Alış-Veriş Esnasında Beklerken...


http://cinyus.com/alisveris-yapan-kadinlari-beklemek-kadersizligine-yakalanmis-talihsiz-dunya-erkekleri/
     Alışveriş yapan hanımları bekleyen bizlerin halleri yukarıdaki gibi. Ben bu seferlik farklı birşey denedim, eşim alışveriş yaparken dışarıda hızlı resim denemeleri yaptım, işte aşağıda bunlardan birisi yer alıyor. Çizim yapmak biraz dil öğrenmek sonrasında kullanmadıkça unutmak gibi. Resim yapmayı insan bırakınca elinin ayarı da kaçıyor, bu sebeple hergün küçük de olsa çizimler yaparak elimi formda tutmak istiyorum



18 Nisan 2016 Pazartesi

Eve Dönüş Yolunda




     Kışın bitmesinin en güzel yanı günlerin uzaması, altıdan sonra bile güneşin olması insanın çizecek bolca vaktinin olmasını sağlıyor. İşte yolumun üstünde yer alan Uluyol-Bereç Durağında yer alan yakıt istasyonu. 

17 Nisan 2016 Pazar

Sokak Sonu




     Eve dönüş sonrası yemeği beklerken, güzel güzel gölgede, serinde hızlı bir çalışma...

Çayır Meydanı Caddesi (Bezmialem Hastanesi Yan Sokağı)

     Uzun süreden beridir hep soğuk havada resim yapa yapa, sıcak havada resim yapma ile alakalı birçok şeyi unutmuşum. Öncelikle sıcak havada elim o kadar çok terledi ki dış çizgileri çizerken defalarca resmi mahvetmenin sınırından döndüm.


     Buna rağmen resim hala güzel duruyordu, resmi tamamen mahvetmem için daha yapmam gereken birçok şey vardı. Kışın genellikle dışarıya iki-üç tane sulu fırça alır çıkar yanıma yedek su alma gereği duymazdım, bugün de yanıma yedek su almadım, bu sebeple her geçen saniye daha da artan susuzluğum beni giderek halsizleştirdi.


     Sonrasında sıcaklık daha da arttı palette hazırladığım renkler sürekli kuruyordu, her su ekleyişimde renklerin doygunluğu değişiyor, kağıt üzerinde aynı renkte olması gereken yerler gökkuşağı misali rengarenk oluyordu. Son bir adım daha vardı, gölgeleri yapmam gerekiyordu. Asıl ölümcül darbeyi resme burada vurdum, gölgeler de yine yukarıda ki sebeplerle gölgeden çok gece görünümü verdi, bu sebeple sizinle bu resmi değil akşam vakti yapılmış bir reprodüksiyonunu paylaşıyorum, bu resim de içime çok sinmedi, pek resim yapma modunda değilim sanırım bugün. Yine de bu bana daha sıcaklar çok yükselmeden güzel bir ders oldu, özellikle yedek su ve şapka almadan çizim yapmaya gitmememiz gereken günler artık gelmiş.


   

16 Nisan 2016 Cumartesi

Çizim Yeri Haritası Yapma

     Son 25-30 yıllık zaman diliminin bizlere sunduğu en büyük avantajlardan biri de benim için coğrafi referanslı verilerin kolayca elde edilebilir ve üretilebilir bir hale gelmiş olması. Mesleğim gereği coğrafi bilgi konusunda ayrı bir takıntılı olduğum söylenebilir fakat bu yazıda sizler için de kullanışlı olacak bir konuya değineceğim.

     Eğer sık sık çizim yapmaya gidiyor ve şehrinizin nerelerinde çizim yaptığınızı daha iyi görmek istiyorsanız sizin için güzel bir önerim var. Bahsedeğim konu zaten yeni olan bir şey değil, büyük ihtimalle gündelik hayatınızda, haftada en az bir kere açıp baktığınız Google Earth programı yerinde çizerler için de kullanışlı bir araç haline gelebilir.

     İşte aşağıda benim haritalarım, çizime gittiğim yerlerin dönüşünde, çizim yaptığım yerleri Google Earth üzerinde işaretleyerek, kendime bir harita oluşturuyorum ve böylece kendime küçük bir yerinde çizerlik etki haritası yapmış oluyorum. Bir sonraki çizimim için, şehrin farklı bölgelerini seçerek haritama yeni yerler ekliyorum.


Çizim yaptığım şehirler

     Bunu tam tersi gelecekte çizim yapmayı planladığınız yerler için de yapabilirsiniz. Nasıl yapılacağını bilmeyenler için daha önce Youtube'a yüklenmiş bir sürü videodan yardım alabilirsiniz.


İstanbul İçi Çizim Yaptığım Noktalar


Tepeden Bakmak



     Blog açmanın güzel yanlarından birisi de kendi çizimlerimi kayıt altına alarak, zamanla kendi çizimlerimin ne yöne doğru evrildiğini görmek. Kendi çizimlerimde, zorlandığım konulardan biriside bir sahneyi, bulunduğum noktadaki perspektiften çizebilmekti. Bu sebeple bolca araştırma ve pratikten sonra bana uygun olan yöntemleri bulabildim. Yukarıdaki gibi bir sokağı çizmek istediğinizde yapacağınız ilk şey, sahneyi olabildiğince basit düşünerek hareket etmek. 

     İşte bu gösterimde de bunun üstesinden nasıl gelinebileceği yatıyor. Sokağı resimde olduğu gibi bir dikdörtgen prizma içine yerleştirebildiğiniz takdirde kendi bakış açınıza göre prizmayı evirip, çevirerek istediğimiz sonucu elde etmek mümkün.

14 Nisan 2016 Perşembe

Mimar Sinan Mescidi



     Standardın dışında olan objeleri çizmeyi seviyorum, tarihi Mimar Sinan Mescidi'ne ait olan bu sekizgen biçimli minare de alışılmışın biraz dışında. Mescid Aksaray-Havaalanı metrosunun Emniyet-Fatih durağında inip, Hırka-i Şerif Camine doğru çıkarken sağda kalıyor. Bu çizimi yaparken işimi kolaylaştıran etmenlerden birisi de hemen mescid önünde yer alan park. O gün yanımda taburem olmamasına rağmen parktaki banklar işimi başarılı bir biçimde gördü diyebiliriz.

13 Nisan 2016 Çarşamba

Animatronik Sinema Karakterlerin Mekaniği



     Evet, yerinde çizerleriz fakat bu ilham verici ve çılgın ötesi diğer işlerle ilgilenmememiz anlamına gelmiyor. Tutkuyla yapılan her işi seviyorum. İşte bu videoda böyle işlerden birine değiniyor. Animatronik sinema karakterlerin derilerinin altında jest, mimiklerini oluşturmaya yönelik olarak tasarlanan mekanizmalara ilişkin kısa bir video. İşin mekaniğinden , cildin boyanmasına kadar her aşaması muhteşem. (Buradaki karakterlerin bazılarını gözünüz bir yerlerden ısırıyor olabilir, hemen söyleyeyim, birçoğu-çoğu insan beğenmese de- Guillermo Del Toro'nun Hellboy 2 filminden karakterler.)

11 Nisan 2016 Pazartesi

Merter Hurry In Oteli


     Baharın sinsice gelip çattığı şu günlerde sabahın erken saatlerinde sahip olduğunuz 25 dakikalık zamanı değerlendirmenin en güzel yolu çizmek. İşte karşınızda Merter, Hurry In Oteli...



10 Nisan 2016 Pazar

Kadıköy İskele



Kırtasiye alışverişi sonrası, Kadıköy iskelesi.

Yerinde Çizerlik Ekipmanları - 01


     Bu yazı bir nevi açılış yazısı olacak. Yerinde çizerlik kelimesine ilk olarak Ali İkizkaya'nın severek takip ettiğim Yazmak Keyiftir adlı blogunda denk gelmiştim, baya hoşuma da gitmişti. O sebeple blogun adı bu oldu. Yine aynı sebepten blog içerisinde, ilerleyen günlerde de Urban Sketching kelimesi yerine, "yerinde çizerlik"  kelimesini kullanacağım. 

     Ekipman konusu her işte önemli, bu nedenle yazıyı en çok kullandığım çizim malzemelerine ayırdım.


    Elbette kullandığım malzemeler çizeceğim objeye, mekana ve zamana göre farklılıklar gösteriyor, yukarıda yer alan set benim gündelik olarak yanımdan ayırmadığım, yeterli derecede kompakt ve kullanışlı bir set, bu setin haricinde bir sürü para akıttığım başka çizim malzemelerim bulunsa da aslında en güzeli en az malzemeyle yola çıkmak.

Defter ve Palet

     Defter konusu suluboya ile çalışıyorsanız en önemli konu, bu konuyu daha sonra derinlemesine ele alacağız, burada kullandığım defter yaklaşık A5 ölçülerinde yana doğru açılan Art Plus versiyonu.  Bu ölçülerde Pentalic ve Global Art Materials'ın çok hoş defterleri var fakat ne yazık ki ülkemiz kırtasiyecileri bizleri çok sevmiyor.


     Palet olarak Schminke'nin metal suluboya paletini seviyorum, bu defterin yaprağına tam oturuyor olması çizim yaparken işleri kolaylaştırıyor, aşağıda bahsedeceğim mandallarla defterin soluna taktığınızda, paletin elinizi işgal etmesini önlemiş oluyorsunuz. Palet içerisinde yer alan tablet boyalar Daniel Smith'e ait, tüp halinde aldığım boyaları boş tabletlere sıkıp kullanıyorum. Başlangıçta tüp olarak fiyatlar yüksek gibi görünse de tablete göre çok daha ekonomik oluyor.

Kalemler


     İşte kalemlerim, ortada en az yedi yıldır kullandığım Faber Castell'e ait TK Fine Vario 0,5 uçlu kalemim, uç olarak Uni 2B 0,5 versiyonu ortaokuldan beri severek kullandığım yumuşak ve yeterli koyulukta bir uç. Ne yazık ki bu versiyonda artık üretilmiyor, bunu da yıllar önce yaptığım stoklardan tüketiyorum, son birkaç kutum kaldı, Onları da en gizli köşelerde saklıyorum.

     Sağ tarafta yer alan kalem Platinum Carbon dolma kalemi, bu kalemle alakalı detaylı birçok inceleme neredeyse tüm dünya bloglarında yazıldı, döküldü, bana söyleyecek fazla söz kalmadı, bu sebeple bende direkt linkini paylaşıp sıradaki ekipmana geçiyorum.

Solda yer alan kalemler ise aquarell, yani suda çözünebilen suluboya kalemleri, bunları da severek kullanıyoruz efenim.

Sulu Fırçalar


     Eğer çizim yapmaya giderken en az sayıda ekipmanla gitmek gibi bir derdiniz varsa sulu fırçalar hayat kurtaran ekipmanlar. Hem su şişelerinden kurtulmuş oluyorsunuz hemde çizim esnasında bir elde şişe bir elde fırça derdini elimine etmiş oluyorsunuz. Ben genelde üç adet fırça alıyorum yanıma aşağıda Derwent'in ince uçlusu, ortada Kuretake'nin orta kalınlıkta fırçası ve en üsttede Pentel'e ait, suya dayanıklı siyah mürekkepli fırça yer alıyor.

Klipsler ve Maşalar

Can kurtaran, şifalı ekipmanlarımız onlar, her türlü rüzgara, yerçekimine, çarpmalara sarsılmadan kıpırdamadan dayanan bu malzemelere değinmeden olmazdı, olamazdı. 



     Bu blogu açmaktaki asıl amacım asla ürün tanıtımı değil, fakat kullanıp çok sevdiğim, arazi şartlarında, çizim esnasında çok kullanışlı bulduğum yahut tam tersi üreticisini hayırla yad ettiğim ürünlerden ara ara bahsetmek istiyorum. Bu sebeple, bu yazıda yüzeysel olarak ele aldığım ekipman hususunu ilerleyen günlerde daha detaylı olarak ele almak istiyorum. 




9 Nisan 2016 Cumartesi

Durakta Beklerken...

 Edirnekapı Durağı

Kocatepe Metro Durağı

     Durakta beklerken vakit nakittir deyip, çıkarttım küçük defterimi. Ortaya böyle resimler çıktı. Durakta resim yapmanın belki de en zor yanı etrafta otobüs bekleyen insanların çizim açınıza yaptığı tacizler olabilir.