Bu blogun kıymetli takipçileri, hasta yatağımda acılar içinde kıvrandığım şu günlerde sizi çizimsiz bırakmamak adına, kışın yaptığım çalışmalardan birini paylaşıyorum. Hem de şu Kış mevsimi içerisinde yaptığım çizimler erisin yer açılsın diye, hazır çizim de yapamamışken elimde bulunan eskileri değerlendirdim. Bu paylaşımda aslında İstanbul Arkeoloji Müzesi olmalıydı fakat oradan atıldık.
Müzede deli danalar gibi oynayan, koşuşturan, müzede yer alan eserlerin her yanını kurcalayan bir sürü insan varken, müzenin dışarısında(binanın dışında) taburelerini yaya trafiğini kesinlikle engellemeyecek, hatta dikkatle bakılmadığında fark bile edilmeyecek kadar köşelere kurmuş bizler çizim yapıyor olmamız gerekçesiyle dışarı atıldık. Güvenlik görevlisi müzede oturarak çizim yapılmasının yasak olduğunu söyledi, bina içerisinde bunu anlıyorum, fakat bina dışında bu yasağın manası nedir hiç anlamadım. Buna ek olarak ayakta çizim yapmak içinse sadece Çarşamba günleri gelinebiliyormuş. Güvenlik görevlisi sanki tonlarca ağırlığında eserleri kaçırmayı amaçlıyormuşuzcasına "Oooooo! siz burda tezgahı kurmuşsunuz ama burada çizmek yasak!!!" şeklinde bir cümle de kurdu, tezgahtan kastı tabureler ve A4 boyutlarında bir defter. Müzenin içerisinde bu olay yaşansaydı gerçekten anlayabilirdim, bir hafta sonu elbette oturarak yaya akışını engellemek kötü bir durum fakat bina dışında, insanlarının yolunun hiç düşmediği bir noktada çizim yapmakta olan bu masum yerinde çizerlere bu davranış reva mıdır?
Bakınız bir yerinde çizer, nasıl da masum, nasıl da mütebessim, yazık değil mi bu insancıkları Arkeoloji Müzesi gibi bir müzeden alıkoymak.(Resimdeki zat Paul Heaston, bloguna mutlaka bakın, enfes bir adam)
Yurt dışında bazı müzelerin özellikle sanata insanları teşvik için müzelerde fotoğraf çekmek yerine, çizim yapmayı tercih edenlere küçük tatlı hediyeler vererek ödüllendirdiğini biliyorum, bunlar böyle büyük hediyeler değil belki, ekstra giriş bileti, içerde yer alan eserlerin kartpostalı gibi küçük hediyeler belki ama zihniyet farkını ortaya koymaya yetiyor bence.
Osman Hamdi Efendi gibi bir ressamın kuruluşunda onca emek sarfettiği bir müzede çizim yapmanın yasak olması üzücü olmanın dışında komik. Daha önce müze dışarısında yer alan lahit gibi objeleri çizen öğrencilere defalarca rastlamıştım, acaba onlarda içeri kabul edilmiyor, bizi geçtim bari sanat öğrencilerine bu hak tanınsa iyi olurdu.
Neyse bu lafı çok uzattım kusuruma bakmayın, bizde aldık başımızı Sultanahmet Meydanına, caminin arkasında bu binayı bulduk, oturduk çizmeye başladık, blogumuzun yeni yazarı Sümeyra Hanım da hemen aşağıdaki çizim yaptı.
Bu çizimde bendeniz'e ait