30 Aralık 2016 Cuma

Happy New Years!


     İşte 2016'nın defterleri. Bu yıl her ne kadar birçok insan gibi benim için de zorlu bir sene olsa da bu konuyu açıp yazıyı bulandırmak istemiyorum. Bunun yerine çizim adına kısa bir değerlendirme yapmayı daha uygun buluyorum.
     2016 son derece yoğun bir seneydi, buna rağmen bu kadar çizim yapmış olmak beni mutlu ediyor. Daha önce bahsetmiştim, bu sene yanımda daha fazla çizim yapabilmek adına küçük defterlerde taşımaya başlamıştım. Bu sayede yapmış olduğum çizimlere bakınca, senenin güzel bir özetini gördüm defterlerde, bu da beni mutlu eden diğer bir sebep oldu.
Bu yılı katlanılır kılan diğer bir olay da bu sayfalar oldu. Blogu açarken bu kadar yorucu olacağını hesap etmemiştim doğrusu. Yazmanız gereken bir blogunuz olduğunda daha fazla çalışıyormuşsunuz bunu da öğrenmiş oldum. Yazmaya başladığım Nisan ayından itibaren dokuz ay olmuş, bu süre zarfında 220 adet çizim paylaşmışım sizlerle. Paylaşılamayacak kadar kötü bir sürü çizimin de olduğunu varsayarsak, neredeyse her gün çizim yapmışım. Önümüzdeki sene yine aralıksız çizmek ve kendimi daha fazla geliştirmek niyetindeyim. Yerinde çizerlik yolunda azimli bir öğrenci olarak eksiklerimi gidermek ve daha fazla çizim yapmak ümidiyle, kendime ve tüm çizerlere sevdikleriyle beraber mutlu, huzurlu bir sene diliyorum. 

     Here is the sketchbooks of last year. This year was very hard for most of the people spreading all over the world. I don't want to make anyone sad with talking about that. Instead of that, i want to make a little evaluation about drawing.
     2016 year was very busy for me, despite that busy year, it's making me happy to finish that much sketchbook. As i mentioned before, this year i started to carry a pocket set with me. By the help of this kit, when i looking to sketchbooks, i can see a very detailed record of my last year and it's fascinating for me. Another think that made this year tolerable is these pages. Actually, i didn't estimate that blogging will made me this much tired. From the beginning, i counted 220 sketches that i shared in this blog, and there are lots of bad sketches that i didn't share here, with all of these sketches, i can easily say that, i drew nearly everyday, and that's another good part of this year. In 2017, i want to draw at least as much as this year. As an urban sketcher, i wish all of sketchers from different part of the world, happy and sketchy new years with your beloved ones.

Lviv Çizimleri-IV- ( Sketches From Lviv-IV)




     Soğuk havalarda ne kadar tembel olduğumdan daha önce bahsetmiştim. Lviv'de bulunduğumuz zaman diliminde de hava sıcaklıkları benim soğuk sınırımın bayağı altındaydı. Yinede çizeriniz yılmadı ve sayfalarını güzel çizimlerle doldurdu. Bu çizimlerden birisi de bu bina, üzerinde mutlaka binanın ne adı, sanı yazıyordur fakat Ukrayna'nın diline ve alfabesine yabancı olduğumuz için biz okuyamadık. Bina Dominikan Kilisesi'nin yan
sokağında bulunuyor. Soğuk havada belli bir süre sonra ellerim çalışmaz olduğu için bazı resimleri kurşun kalemle taslak çizimlerini yapmadan direkt serbest elle çalıştım, bu resimde onlardan birisi.

     In cold weathers, i told you before how i became a lazy human being. In the time period that we were in Lviv, weather was to much below under my cold level. Although this weather conditions, your sketcher filled his sketchbook with lots of drawing. Here is one of them. Maybe there was some information about building on it, but we couldn't read it because of it's language, so we don't know much things about this building. For anyone wondering the place of building, it's nearby Dominican Church. Because of cold weather, i drew some of these pictures with freehand technique, so that i lived some scaling problems when drawing.  

28 Aralık 2016 Çarşamba

Lviv Çizimleri-III-Arsenal Müzesi ( Sketches From Lviv-III Arsenal Museum )


     Bir şehrin tarihinde yolculuğa çıkmanın en kestirme yolu müzelerden geçiyor. Bu yüzden yeni bir şehri tanımak adına yapılacak güzel işlerden birisi de müze ziyaretleri. Lviv'de mutlaka uğramanız gereken müzelerden birisi Arsenal müzesi. En az mimarisi kadar envanteri de ilginç. Sizi 10. yüzyıla kadar götürüyor. Çok farklı kıtalarda yüzyıllar boyu savaşlarda kullanılmış bir çok silah bulunuyor müze içerisinde. Benim en çok hoşuma giden birkaç tanesini buraya taşımak istedim.

     Shortest way of a cities history is visiting it's museums. In Lviv city, there are lots of museums for visiters. This museum is Arsenal Museum. It's inventory is as interesting as it's architecture. It can tooks you to 10th century. There are lots of  different type of weapons spreading all over the world. I try to show you some of them.


Lviv Çizimleri - II -Havalanında ( Sketches From Lviv-II At The Airport )


     Aslında Lviv gezisi planımızda hiç yoktu. Planda olmayan bu gezi için eşim ve ben son derece heyecanlıydık. Uyanır uyanmaz soluğu havalananında aldık. Uçağın kalkışına daha uzun bir süre vardı ve ben beklerken bu güzel Boeing 737'yi çizmesem ona çok ayıp etmiş olurdum.Sonunda saatimiz geldi ve uçağa binebildik. Gayet sarsıntılı bir uçuşun sonunda gördüğünüz resim de tamamlanmış oldu.

     Actually our Lviv trip was totaly unscheduled. For this unplanned trip, me and my wife was so excited. After we woke up, immediately find the airport. It was a very long time to take off and when we are waiting, if i did not draw this Boeing 737, i behave very rudely to this beautiful plane. After hours, finally we got on plane and during our shaky flight, i finished my second sketch.  


23 Aralık 2016 Cuma

Lviv Çizimleri ( Sketches From Lviv - I )


     Ortalarda görünmediğim şu uzun zaman dilimi içerisine eşimle birlikte bir adet şehir gezisi ekledik. Buz gibi havaya rağmen geziden elbette elleri boş dönmedim ve yine bir sürü çizim yaptım. Bize gezimizde ev sahipliği yapan şehir, Ukrayna'nın Lviv şehri. Yakın zamanda fırsat bulur bulmaz çizimleri tarayıp paylaşmaya başlayacağım.

     In this very long time period that i wasn't here, me and my wife made a long trip to Ukranien, Lviv city. As a mediterrian person, even the cold weather, i drew lots of beautiful scenes. I will share my sketches soon. I couldn't find some time to scan them yet.



25 Kasım 2016 Cuma

Muradiye Camii'nde Çizim (Drawing In Muradiye Mosque)


     Manisa'da her daim huzur bulabileceğiniz mekanlardan biri Muradiye Camisinin bahçesidir. Sultan Camisi'ne pek yakın olması sebebiyle insanların pek de uğramadığı bu cami, çok sessiz ve tatlı bir bahçeye sahiptir. III: Murat adına Mimar Sinan tarafından projelendirilen bu cami; Manisa'ya yolunuz düşerse mutlaka uğramanız gereken duraklardan biri olmalıdır.

     For the one who is seeking peace, the most proper place in Manisa is garden of Muradiye Mosque. Because of a bigger mosque nearby it, most of people neglect that mosque, because of that, it's always silent and peaceful. One day, if you come to Manisa, Muradiye mosque must be one of your stations.

24 Kasım 2016 Perşembe

Naber Dergisi 6. Sayısı Çıktı!


     Her an, her saniye kararan ülke gündemine rağmen, arada güzel şeyler de olabiliyor. Naber dergisi 6. sayısı sonunda raflardaki yerini almış, bizlere de gidip almak düşüyor.

23 Kasım 2016 Çarşamba

Ege'de Zeytin Zamanı (Olive Time In Agea)

     Bugün sizlerle paylaşacağım resim birazcık memleket temalı olacak. Manisa'dan İstanbul'a dönüşte aracımız arıza yapınca, yol üstünde Manisa'nın Saruhanlı ilçesinde tamir molası vermek durumunda kaldık. Öğretmen bir ailenin oğlu olarak çocukluğumun hatırı sayılır bir dönemini geçirdiğim bu ilçede, tamir için beklerken, tamirhanede bekleyen bir traktörü çizdim. Bu mevsim Ege'de zeytinlerin toplanma mevsimine tekabül ediyor, bu sebepten, bu yorgun ve yaralı traktörlerin birini bu mevsimde kayıt altına almak güzel oldu. İşte traktörümüz ve sahipleri.


     In these times, especially in Agean neighborhood called as olive time for us. In this time period, we collect olives and produce olive oil from them. When doing this job, our best friends are tractors. Yesterday, when we turning back to İstanbul, we stopped in a small Agean town for fixing our car, when i waiting for process, i saw one of those tractors and recorded it to my sketchbook. Here the tractor and owners of it.



18 Kasım 2016 Cuma

Meeting With An Oldboy (İhtiyar Bir Delikanlıyla Karşılaşmak)


     Bir ikindi vakti, ansızın, sokağı dönünce yakaladım bu ihtiyarı. Onca yıla rağmen hala çalışır durumda.

     In an afternoon time, suddenly catch that old boy when i turned around the corner. Even decades, it's still working.




Eyüp Sultan Bulvarı (Eyup Sultan Boulevard)


     Havaların buz kestiği şu günlerde çizim yapmak günden güne zorlaşıyor, her ne kadar müsait de olsam dışarıya adım atmamayı tercih ediyorum. Bu hafta çizmiş olduğum iki resimden ilki işte bu resim oldu.

     In these cold winter days, it's very hard for me to draw outside the door. Even my entire free time, i couldn't find enough power to draw outside. Here one of my just two drawing which i drew that week.

8 Kasım 2016 Salı

Balıkçı Bakkal Sokak'tan Bir Sahne (A Scene From Balikci Bakkal Street)


     Kademeli çatılar ve merdivenleri defterimde ağırlamayı seviyorum, ailemin oturduğu çevrede bulunan bu sokak çizilmeyi hak ediyordu, bende buna direnmedim.

     I love to host graded rooftops and stairs in my sketchbook. When sitting my family home's neighbourhood, i think, that street deserves to draw and i didn't resist to it.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Eski Uzel Traktör Fabrikası (Uzel Tractor Factory Building)


     Garip çatıları, her taraftan fışkıran boruları ve su depoları ile fabrikalarda her zaman çizilecek bir şeyler oluyor. Bu yüzden bugün çizim yapmak için Demirkapı'da bulunan eski Uzel Traktör fabrikasını seçtim. 

     With exciting roofs, lots of spreading pipes and water tanks, factory buildings always serve me as a good drawing locations. Today, i choose a factory building in my route for sketching.    

6 Kasım 2016 Pazar

Arkeoloji Müzesinde Çizim (Drawing In Archeology Museum)


     Daha önce çizim yapmak üzere gittiğim İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden kovulma maceramdan bahsetmiştim. Geçenlerde yeniden yolum  bu muhteşem müzeye düştü. Şanslıydım ki kız kardeşim gibi bir sürü genç ödevlerini yapmak üzere buraya gelmiş sağda solda ödevlerini yapmaya çalışıyordu. Bende katıldım aralarına ve ayakta birkaç çizim yaptım. Yaşımdan küçük gösteriyor olmamın bazen böyle güzel avantajları olabiliyor.


     Some museums in most countries does not allow visiters to draw, one of them is İstanbul Archeology Museum. Last year, at one day, guards wanted from us to get out of museum and we couldn'y finish our works. This time, in same museum i meet some high school guys and they are trying to complete their term works. I sneaked inside them and because of my too much younger face, no one suspect. Then i made a few drawing. 

5 Kasım 2016 Cumartesi

Edhem Eldem - Osman Hamdi Bey İzlenimleri Kitabı Hakkında

     Bir defter benim için birinin iç dünyasına yolculuk etmek demektir. Bu sebepten ötürü; bilim ve sanat adamlarının defterlerine, özellikle de çizim defterlerine bu blogda her zaman
yer veriyorum. Bu yazıda da yine böyle bir defterden bahsedeceğim, fakat bu sefer defterden daha fazlası var. Bu yazı Osman Hamdi Efendi’ye ait iki defter ve bu defterler üzerine Edhem Eldem tarafından yazılmış olan bir kitap hakkında. Bu kitap Portakal Sanat ve Kültür Evi’nin 100. Yılı şerefine düzenlenen “Portakalın Yüzyılı” adlı seriye ait olan “Osman Hamdi Bey İzlenimleri”.

     Öncelikle kitabı böylesine güzel ve sade bir formatta bizlere sunanlara teşekkür ederek lafa girmek gerekiyor. Ne yazık ki; bu memleketteki her önemli adam gibi, Osman Hamdi hakkında da eli ayağı düzgün yazılmış kitap çok fazla değil. Yazılmış olan az sayıda kitap ise abartılı ve çoğunun içerdiği verilerin doğruluğu tartışılır. Bu yüzden bu kitap çok önemli bizim için. Kitabın içerisinde bulunan defterler, Osman Hamdi'nin çantasında uzun süre seyahat etmişler. 1869-1885 arası 16 yıllık süreçte Osman Hamdi’nin çantasında Bağdat’tan, Viyana’ya kadar uzun bir yol yol kat etmişler. Bu süreçte yalnızca bu iki defterle mi yetindi; yoksa ek defterler de var mıydı bu konuda herhangi bir bilgi bulunmuyor.

Neredeyse 150 yaşına gelmiş bu defterleri incelediğimde gözüme ilk çarpan husus, herhangi bir tasnif işleminin yapılmamış olmasıydı. Osman Hamdi bir sayfaya not alırken ertesi sayfaya bir portre çizmekte bir beis görmemiş. Çizimlerle notlar aynı defterde kimi zaman da aynı sayfalarda yer almış. Günlüğünü de çizimlerini de aynı deftere tutmuş. Notlarını ayrı, çizimlerini ayrı bir defterde toplama ihtiyacı hissetmemiş. Bu
durum bu on altı yıllık süreçte başka defterler olması ihtimalini azaltıyor. Demek ki; Osman Hamdi zaman zaman defterlerine yoğun bir biçimde sayfalar eklerken, aylarca dokunmadan da durabiliyordu, aksi takdirde bu kadar uzun bir zaman dilimine sadece iki defter sığmasının başka bir açıklaması bulunmuyor.

     Ben bu sayfada aslen konuya bir yerinde çizer gözüyle bakmak istiyorum. Osman Hamdi resim sanatı açısından Avrupa’ya nazaran çok farklı bir kültür birikimine sahip bir toplumun çocuğuydu. Bunun etkilerini defterlerde de gördüm. Yenidünyada ve Avrupa’da, o tarihlerin çok öncesinde bile; Turner, Sargent, Humboldt gibi ressamlar,  seyyahlar,  bilim adamları gördüklerini hızlı bir biçimde kâğıda dökme konusunda artık ustalaşmıştı. At sırtında bile seyyahlar, araştırmacılar durmadan, gördükleri sahneyi hızla deftere dökebiliyorlardı. Bu esnada da suluboya birçoğu için büyük kolaylık sağlıyordu. Ne yazık ki bizim kültürümüz bunlara hala yabancı. Osman Hamdi’yi ben en çok bu sebepten ötürü seviyorum, öncesi olmayan bir adamdı. Kitap elime geçtiğinde, seyahatleri esnasında yapılmış olan bir suluboya çalışması ile karşılaşırım ümidiyle tüm kitabı taradım fakat nafile; birkaç mürekkeplenmiş çizimi de saymazsak, tüm çizimler karakalem ile yapılmıştı.

     Kitapta, seyahatleri boyunca durmadan çizen Osman Hamdi’nin tanıştığı yöre insanlarının portrelerini, kıyafetlerini görürken, kimi zaman bu kişilere dair ayrıntılı bilgiler de okuyacaksınız. Senelerce evvel kaybolup giden bu insanların izlerini bulmak gerçekten muhteşem. Defterlerdeki diğer bir yerinde çizerlik unsuru da mimari çizimler. Ne yazık ki Osman Hamdi birçok sahneyi hiç tamamlamamış. Ne Avrupa seyahatleri esnasında yapılmış çizimler; ne de Bursa, İznik’te yapılmış olan çizimlerin hiçbiri tamamlanmamış. Bu sahneleri çizerken hangi kısıtlamalar nedeniyle çizimleri tamamlamadığını bilemiyoruz. Belki de sadece formları kaydetmekti istediği.



     Sonuç olarak kitap, pek değerli bir çalışma olmuş. Başucu kitaplığımda yerini şimdiden aldı. İlginin zaten az olduğu bir konuda, bu kadar spesifik bir kitabın basılıyor olması bile, bu zamanda beni çok şaşırttı. Büyük ihtimalle çok fazla basılmamış olan bu kitabı tükenmeden mutlaka edinmeniz tavsiyesinde bulunuyorum sizlere, çünkü çizim yapmayı seven her insan için değerli bir kitap olmuş.

Osman Hamdi Efendi, Nemrut Kazıları Esnasında

4 Kasım 2016 Cuma

Güneş Gözlüksüz Kalınca (Without Sun Glasses)


     Bugünlerde dışarı çıkarken sürekli güneş gözlüğümü unutuyorum, böyle olunca da görmeden resim yapmak durumunda kalıyorum. Kış güneşi ısıtmasa da insanın gözünü almaya yetiyor. Üsküdar sahilinde dün çizim yaparken de aynı şeyleri yaşadım, bu sebepten akşam gelir gelmez hemen çantama gözlüğümü ekledim.

     Nowadays, i always forgot my sunglasses at home, and i had to draw my sketches blindly. Even it's not enough for heating, winter sun is adequate for making your eyes blind. Today, when i drawing at Uskudar seaside, lived same problems, so that at night, i immediatelly put my sun glasses to my bag.

3 Kasım 2016 Perşembe

Karanlık Bir Sahneyi Çalışmak (Working On A Night Scene)


     Soğuk ve karanlık bir gecede Eyüp Sultan'da beklerken karşıdaki dükkanları çizmek istedim. Aslında amacım biraz da karanlık bir sahneyi çalışmaktı, İlk deneme için tüm ışık kaynaklarını aynı renkte aydınlatıyor olarak varsaydım.

     In a cold and dark night, when i waiting in Eyup Sultan, want to draw shops in front of me. Actually, i want to work on a night scene. For first trial, i assumed that all illumination sources are radiating same color of light rays.

27 Ekim 2016 Perşembe

Kısa Bir Aranın Ardından (After A While)


     Kısa bir aradan sonra yeniden beraberiz, bu aranın sebebi neydi diye soracak olursan eğer sevgili okur, maalesef bilgisayarımın başına gelen talihsiz şeylerden ötürü uzun bir bakım süreci oldu, bu yüzden de bu süre içerisinde çizdiklerimi paylaşamadım. Halledilen tamir probleminin ardından sizlerle ilk paylaşacağı resim, Eyüp'te kardeşimi beklerken defterime aktardığım bu sahne olacak. Sonbaharla birlikte kırmızı yapraklar defterlerimize de düşmeye başladı.

     After a while, we're together again. Because of some technical problems in my only computer, i couldn't share my works with you. After repairing, my first drawing that i'll share with you is from Eyup, which i drew when waiting for my lazy sister.


19 Ekim 2016 Çarşamba

Soğuklar Başlayınca (When The Cold Days Come)


     Daha önce bahsetmiştim, Kış mevsimi demek mümkün olduğunca dışarı hiç çıkmamak benim için. Bu sebepten çizim yapmak için dış mekanlardan ziyade iç mekanları tercih ediyorum. İşte burada da hergün baskı aldığım özaliti görüyorsunuz, oransal olarak mekan çok gerçeğine uymasa da defterimde hoş bir anı olarak bulunacak.

     I mentioned before, meaning of winter is, if it's possible, not going outside for me. So that i prefer indoors instead of outdoors. Here there is a special place for me, this place is my blueprint shop. Even this picture does not reflects proportions, it will stay as a good memory in my book. 

17 Ekim 2016 Pazartesi

Darülaceze Girişi (Entrance of Nursing Home)


     Bugün Darülaceze'nin önünden geçerken çizim yapmaya niyetlendim, niyet etmez olaydım, donmayan parmağım kalmadı elimde. Acılar içinde de olsa siz sevgili takipçilerime İstanbul'un başka bir köşesini aktarmak uğruna vazgeçmedim.

     Today, when i walking down this building, i decided to sketch, but the weather was to cold for me, when drawing none of my finger was unfrozen, then i remembered my blog, even these cold weather circumstances, for gathering scenes of İstanbul to you, did not give up and finished the sketch with my frozen hands.

13 Ekim 2016 Perşembe

Kamando Merdivenleri (Kamando Stairs)


Bu fotoğraf Henri Cartier Bresson'un, 1964 senesinde İstanbul'a geldiğinde çektiği resimlerden birisi. Bu sahneyi yakalamak için ne kadar zaman orda beklediğini düşünmeden edemedim çizim yaparken. Henri Cartier Bresson'un bu fotoğrafı çektiği yerin tam üzerinde maalesef bir araç park halinde olduğu için bende çizimimi biraz daha ileride yapmak durumunda kaldım. Yine her zamanki gibi yük kamyonları, şantiye kalıntıları arasında resmi tamamlamak için çabaladım. Buna rağmen böyle bir ustanın durduğu yerde durup çizim yapmak güzeldi.



     That photo taken by Henri Cartier Bresson in 1964, it's one of his İstanbul photos. I don't know how much he wait for capturing this scene. Because of a giant truck parked on the place that photographer take this photo, i had to draw my picture a few meters ahead. Even traffic and many other crowd conditions, i tried to capture the scene. Even the hard situations, i was very good for me to look and draw same scene with Henri Cartier Bresson.

11 Ekim 2016 Salı

İngiliz Bahriye Hastanesi (English Seaman's Hospital)


İstanbul mimari açıdan dünyanın küçültülmüş bir örneği gibi, bu dokunun içerisinde yıllardır dikkatimi en çok çeken binalardan biri olan eski İngiliz Bahriye Hastanesi, yeni Prof. Dr. Reşat Nuri Berger Araştırma ve Eğitim Hastanesi binası. Kırım savaşı esnasında tedaviye ihtiaç gören İngiliz askerlerin tedavisi amacıyla yapılmış olan bu bina, kuleleriyle, bir hastane binasından çok bir kaleyi andırıyor bana. Hastanenin giderleri İstanbul limanlarına yanaşan İngiliz gemilerinden alınan harçlar ile karşılanıyor. Bu sebepten limana giren gemileri gözlemek üzere yüksek bir kule bulunuyor binadan. İstanbul'un işgal yıllarında da yoğun olarak kullanıldığını düşündüğüm bu bina konusunda araştırmalara devam etmeyi düşünüyorum. Detaylı çizimlerimi ve çalışmalarımı sizlerle paylaşacağım şimdilik sizleri, defterime çalışırken çizmiş olduğum bir çizimini ve haftasonu binanın önünde oturup yapmış olduğum çizimiyle başbaşa bırakıyorum.

Istanbul is like a little pool with lots of architectural samples from all over the world. In this pool, one building took my attention more that others, it's old English Seaman's Hospital and new Prof. Dr. Reşat Nuri Bergen Research and Study Hospital. During the Crimmerian War, English'es constructed this building for healing the marines. With lots of little towers and a big observetion tower, this building reminds me castle. Expenses of the hospital obtaining from the English Ships which is landing to Constantinapol's port. Because of observationing these ships, they constructed main tower. I'll continue my researches and drawing later and share them with you, i believe lots of secret resting behind these wals. During the results of my research, yo can look at my sketches. First one is, a sketch that i drew before-but i cheated, i used a photo-reference for that sketch in my notebook- and second one is from last weekend, i drew it from in front of the hospital.






9 Ekim 2016 Pazar

Galata Kulesi (Galata Tower)


     "Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kainattan 7079 yıl, isa mesih’ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı."

     Diye başlıyor İhsan Oktay Anar'ın, Puslu Kıtalar Romanı, tüm romanları muhteşem olan zatın satırları bu şehri yaşanılır kılıyor. Kirin, pasın içinde, gürültülü sokaklarında gezerken Konstantinapol'ün, şantiyelerine, hafriyat kamyonlarına inat, ben bu şehri İhsan Oktay'ın romanlarındaki gibi görüyorum hala. Puslu Kıtalar Atlası işte tam burada başlıyor, Galata Kulesinde, gözcülerin Arab İhsan'ın yelkenlisini haliçe girerken görmesiyle, dolayısyla benim İhsan Efendiyle tanışma hikayem de. 

     This Saturday was a reminiscent of a summer day, so that we grab our gears and found ourselves near by Galata Tower. This old tower saw lots of stories and characters during the history in Constantinapol. As an person who falled in love with old towers, Galata Tower is a perfect object for me to draw. When i drawing the tower, noticed that, it's very hard for me to arrange perspective rules on a spherical shaped object. I think, i get used to draw cubic buildings and that made my hands lazy. Sometimes it is good to find different shaped buildings to move finger muscles. 

8 Ekim 2016 Cumartesi

Jules Verne'nin Yerinde Çizerleri (Location Sketchers of Jules Verne)

Mysterious Island-Gedeon Spillet
     Bir yerinde çizere nerede karşılaşsam selam verme gereği duyuyorum. Bu sefer de Jules Verne'nin kitaplarında karşılaştığım bazı yerinde çizerlerden bahsetmek istedim. Neredeyse her Jules Verne kitabında, karşılaştığı esrarengiz coğrafyayı, makineleri yahut olayları resmeden bir çizer bulunuyor. 
     Bunlardan ilk ve en önemlisi Esrarengiz Ada kitabının kahramanlarından biri olan Gedeon Spillet. Kendisi urban sketching faaliyetlerini ilk başlatan dostlarımız gibi bir gazeteci. Adanın ve adalıların gezileri esnasında adanın tasvirlerini, olayları ve dostlarımızın üretim faaliyetlerini medeniyete döndüklerinde raporlamak üzere sürekli bir çizim faaliyeti içerisinde. Kendisinin çizim esnasında bir illüstrasyonunu bulamadığım için bu resimle yetinmek durumunda kalacağız.

Wherever i met a location sketcher, i always say hello to him or her. That time, i met them in Jules Verne's books. Today i'll introduce you to them. First and most important of them is Gedeon Spillet -which is a journalist like Gabi Campanario- for me. In Mysterious Island book, our friends end up on a strange island and Gedeon Spillet always draws geography, occasions and production activities for reporting them after arriving civilisation.

Facing The Flag-Simon Hart
     İkinci karakterimize bugün Bayrağa Karşı kitabında rastladım. Bu zat bir mühendis olmasına rağmen görevi gereği aklını kaçırmış bir dahinin yanına kimlik değiştirerek, hasta bakıcı olarak yerleşiyor ve sonrasında dahinin icat ettiği üstün silahın sırlarını öğrenmek uğruna mücadele ediyor. Kitabın bir bölümünde dış dünyadan gizli bir sığınakta geçiyor ve bu esnada mühendisimiz baştan sona her şeyi yine özgürlüğüne kavuştuğunda rapor etmek üzere yerinde çizerek not ediyor. Gördüğünüz sahnede, mühendisimiz bir infilak sonrasında kayaların arasından çıkarılıyor, fakat hala o da ne, elinden kenara not defteri süzülüyor. 

     Today, I met our second character, Simon Hart. He is an engineer and because of his secret mission, he changes his identity for nursing a crazy genius that invented a super weapon. Part of the story continuing in a mysterious cave like an arsenal and our engineer, drawing all over the cave and taking notes for a better description. Even an explosion, as can be seen in the picture in the left, he still has a book nearby him for reporting. 

Chancellor-Young Andre
     Son örnek ise; Chancellor kitabında, yolları volkanik bir adaya düşen gemi yolcularımızdan biri olan Andre, bu volkanik adacığı, yandaki sahnede görüldüğü üzere, seyahat defterine çizerek kayıt altına alıyor.

     Last example is from Chancellor. A young and nobel man named as Andre. He loved travelling and always have a notebook for some sketches and notes. Here, he is exploring a volcanic island in the ocean and recording the island with sketches and descriptive notes.

     

7 Ekim 2016 Cuma

Jules Verne Severlere (For Those Who Love Jules Verne)


     Jules Verne sevenler biliyordur, İthaki yayınları geçtiğimiz senelerde Jules Verne'nin bir çok eserini Jules Verne kitaplığı adı altında yayınladı. Bu seri genel olarak anlatım bozukluğu ve bolca imla hatası içerse de piyasadaki en geniş ve sağlam çeviri. 
     Ülkemizde Jules Verne'nin kitaplarına çocuk kitabı muamelesi yapıldığı için sadeleştirme adı altında yayınevleri, kitabın kolunu, bacağını kopartmakta herhangi bir çekince göstermiyor. İsterdim ki bu adamın eserleri yurtdışında olduğu gibi; kaliteli kağıtlara, güzel ciltlere, güzel bir biçimde tercüme edilsin, en azından Ali İhsan Tokgöz'ün çevirdiği eserlere dokunulmasın, aynen yayınlansın, bununla birlikte Jules Verne'nin zamanında basılan kitaplarda olan illüstrasyonlar, haritalar kitaplara aynen konulsun, adam akıllı kitap basılsın. Burada yer alan bağlantıda Jules Verne'nin yazmış olduğu tüm kitaplara ait basılmış olan, orjinal illüstrasyonları bulacaksınız.
     
     Here there is aspecial link for Jules Verne fans. In my country, some of publishers don't want to add illustations to books, so that, i search for that and found a very useful website. (Here is the link). If you read a Jules Verne book without original illustrations, you must check this website.

5 Ekim 2016 Çarşamba

Lincoln Island Map


     Bir kitabı okumanın yanında, kitap hakkında araştırmalar yapmak da heyecan verici. Mesela karşınıza yazarın eskizleri, planları, karalamaları çıkabiliyor ansızın. Benim de karşıma böyle bir harita çıktı. Harita, geçenlerde okumuş olduğum Jules Verne'e ait Esrarlı Ada (L'Île mystérieuse) romanında kahramanlarımız misafir eden Lincoln adasını tasvir ediyor. Bu tasviri asıl ilginç yapan husus ise, haritanın bizzat Jules Verne tarafından çizilmiş olması. 

     Collecting some information about a book is as interesting and exciting as reading the book for me. For example, when researching process, you can meet some sketches, plans or hand notes coming from writer. A few days ago i found this map. Actually when i reading the book,-which is L'Île mystérieuse from Jules Verne- i thougt, Jules Verne must leave something for describing the island, a map or a sketch. Then i searched the internet and found this map. As i guess, this map drown by Jules Verne himself. Even he passed away, still sending some gifts for us.

4 Ekim 2016 Salı

İlk Sonbahar Sahnesi (First Autumn Scene)


     Bugün Avcılar civarında saatlerce beklemek durumunda kalınca, oturduğum bankta parkı çizmeye başladım. Sonradan geçte olsa Sonbahar'ın gelmiş olduğunu ve benim de artık paletimi mevsime göre düzenlemem gerektiğini fark ettim. 

     Today, i had to wait for hours without a reason. Because of this genereous gift of my life, i started to draw the park that i sat. After some hours, i noticed something, the Autumn has changed the colors, and as for that, i noticed that, i had to change my palette  .

3 Ekim 2016 Pazartesi

Sırrı Erinç'in Arazi Defteri (Field Book of Sırrı Erinç)


     Bu yazı için, Gökhan Tan'ın Atlas dergisinde (yıl 2002, sayı 110) Sırrı Erinç'in anısına yazmış olduğu yazının girişini aynen buraya aktarmayı kendi yazacağım girişe tercih ettim. Gökhan Tan, şu sözleri sarfediyor; 



     Coğrafyamızın belleği, modern yer bilimlerinin öncüsüydü. Sırrı Erinç’in ölümüyle Türkiye coğrafya hocasını yitirdi. 


Sırrı Hoca’yı bir çizgi roman kahramanına benzetiyorum. Başında fötr şapka, ağzında sigarası, uçsuz bucaksız arazinin ortasında takım elbiseyle dolaşan heybetli bir adam. “ Bir arazi kıyafeti bile edindiremedim” diyor eşi Vahide Erinç: “ O da elbise, bu da elbise derdi.” Belki de Sırrı Erinç’i gerçek kılan, o elbisenin altından çıkaracağı bir pelerininin olmaması. Bizden biri olması. Hoca’nın eski fotoğrafları arasında dolaşırken, zaman zaman Vahide hanım bile onu, arazide kendisine rehberlik eden Anadolu insanlarından ayırt etmekte zorlanıyor. İpucunu yine Hoca veriyor; istisnasız gülümsüyor tüm fotoğraflarda. Muzipçe bir gülüş bu. İnsanlığa faydalı yeni bir maceranın peşindeki kahramanın gülüşü. 




     Bilim ve sanat uğruna ömrünü harcamış olan Sırrı Erinç gibi insanların, arkalarında bıraktıkları en değerli hazinelerin arasındadır not defterleridir benim için. Celal Şengör'ün ifadesi ile bilim adamının zihninde arkeolojik kazılar yapabilme imkanı sunan sayfalardan bazılarına rastladım geçenlerde. Birazdan karşılaşacağınız sayfalar, internette dolanırken rast gelmiş olduğum, Sırrı Erinç Hoca'ya ait olan ve Celal Şengör'e bırakmış olduğu bir defterin bazı sayfaları. Sayfalarda hocanın çalışma notları, arazi çalışmaları esnasında yapmış olduğu çizimler ve notlar bulunuyor.


İlk sayfada Celal Hoca'ya yazdığı nota dikkat!










Kaynaklar
  • http://muhendislik.istanbul.edu.tr/jeofizik/wp-content/uploads/2015/05/Prof.Dr_.Celal%C5%9Eeng%C3%B6r-Semineri.pdf
  • http://www.tuba.gov.tr/anasayfa/tr/makale-317-TUBA-Asli-Uyesi-ProfDr-AM-Celal-------------ENGORun-yazisi