28 Kasım 2020 Cumartesi

2020'nin Güzelleri

      Senenin bitmesine çok az zaman kalmışken söyle bir hesaplarımı taradım ve bu sene yapmış olduğum modellerin küçük bir listesini çıkardım. Hazır listeyi de çıkarmışken kitler üzerine biraz konuşmak ve seneyi modelcilik açısından değerlendirmek istedim.  Tam bir incelemeden ziyade genel olarak kitlerden birkaç cümleyle bahsetmek ve belki de hangi kiti yapacağına karar veremeyenlere biraz yardımcı olmaya çalışmak olabilir bu yazının amacı. İlerledikçe göreceğiniz üzere tanklardan bahsetmedim çünkü pek alanım değil ve severek yaptığım şeyler de değiller. Bu girişin ardından hadi kitlere bakalım.

25 Kasım 2020 Çarşamba

Edirne'den Notlar - 2

 

     Üzerinden uzun yıllar geçse de savaşın izleri bir şehrin üzerinden kolay kolay silinmiyor. Zannediyorum bu yüzden Edirne'ye her gidişimde çok garip hissediyorum. Şehrin ıssız köşelerinde her zaman insanın ağzını açık bırakacak bir şeyler çıkıyor. Çok derinlerden gelen bir dürtüyle çizmek istiyorum gördüklerimi. Bu veya buna yakın duyguları çok çok az yerde hissettiğimi söylemem gerekiyor. Ömrümün bir kısmında Edirne'ye en az bir hafta verip yaya vaziyette tüm şehri gezmek ve kayıt altına almak istiyorum. 

16 Kasım 2020 Pazartesi

Edirne'den Notlar

 

     Geçtiğimiz günlerde diğer ekipteki arkadaşlara bir yardım eli uzatmak maksadıyla Edirne'ye gitmiştik. Arkadaşların o günkü görev yeri şehrin dışında uzun zamandır terkedilmiş halde bulunan bir çöp alanıydı. Alan çok yakın zamanda toprakla örtülmüş olduğundan herhalde çölün ortasında gibi hissetmeme neden oldu. Bu çizimdeki yapı alanın nispeten yeşil kısmında yer alıyordu. Biraz renklerle oynamak istedim ama kağıt çok izin vermedi. Açıkcası ben de çok koyu girdim birden sonuç pek istediğim gibi olmadı. Edirne Türkiye sınırları içerisinde en enteresan yapılara ev sahipliği yapan şehirlerden. Kesinlikle ilerleyen yıllarda buraya birkaç günlük bir eskiz seferi düzenlemek istiyorum.

15 Kasım 2020 Pazar

Değişmeyen Sorunlar Üzerine

     Yıllardır çiziyor olmama rağmen defter sorunum hala devam ediyor, bir türlü o anka kuşunu bulamadım. Denemediğim şey kalmadı. Hem not alabileceğim, hem de suluboyaya dayanacak bir defter denk gelmedi hiç. Bir de kağıt rengi meselesi var ki sormayın; fildişi rengi kağıt tutkum beni mahvetti. Not alırken çok tatlı duran fildişi kağıt üzerinde fırçalar gezinmeye kalkınca anasına küfredilmişçesine çıldırıp renkleri mahvediyor, huysuz ve sivilceli bir ergen gibi tavır alıyor. Bak çocuğum burası Türkiye, burada İsveç çakısı gibi olacaksın, her işe yaramazsan piyasada tutunamazsın, sevmezler seni dedim. Çizime ayrı, nota ayrı, boyamaya ayrı defter almaz burada kimse aklını kullan dedikçe aramız açıldı. Sanki kötülüğüne söylüyorum, ne hali varsa görsün canım banane dedirtti sonunda. Bu yeni jenerasyon kağıtları anlamak da çok zor iş.