Bu aralar sürekli arazide olduğum için iki hafta önceki buluşma postunun başına ancak oturabildim. İstanbul'un ormanlarını ilk defa gördüğüm zaman bayağı şaşırmıştım. Ege'de alıştığımız bitki örtüsü çok daha kuru, kısa boylu, haliyle normal olarak ormanların çoğu da çam ormanı. Yazın özellikle sıcak havalarda ormanların içi de dışarısı gibi sıcak oluyor. Bu taraflarda daha geniş yapraklı ağaçlar sağ olsun yaz günü orman içinde üşüme ihtimaliniz bile var, hatta orman içlerinde bazen neredeyse aydınlanma seviyesi karanlığa kadar düşebiliyor. Zemin sürekli yeşil. Bu ormanları umarım önümüzdeki yıllarda korumayı becerebiliriz.
Ne zamandır Blender'dan bahsetmiyorduk, hazır yeni bir şey öğrenmişken paylaşayım dedim. Bu sefer takip kamerası üzerinde çalıştım. Önceden birkaç farklı kısa sahne düşünmüş ama takip esnasında kameranın hızını bir türlü tutturamamıştım. Hızını tutturduğum zamanlarda ise geçişler bir türlü içime sinmemişti, kamera sahne içinde akıyor gibi değil de tutuk tutuk hiç de göze doğal görünmeyen bir biçimde hareket ediyordu. Bu çalışma esnasında böyle sahnelerde işimi kolaylaştıracak küçük birkaç şey öğrendim.
Yaptığım ilk hata işin en başında direkt hareket halindeki kameraya timeline üzerinde belli zaman dilimlerine keyframe atayarak hareket ettirmemmiş. Böyle olunca kamera sahne içinde doğal olmayan mantıksız bir düzensizlik içerisinde ilerliyor ve bazı periyotlarda yüksek hız sebebiyle her yer görünmeyecek derecede bulanık olabiliyordu. Bunu usta Ian Hubert şu şekilde çözmeyi salık veriyor: ilk ve son kareye daha en başta keyframe atayın. Yani kameranın sahne girişindeki ve çıkışındaki yerini önden işaretleyin, bunu yaptıktan sonra graph editor üzerinde hareketin parabolik değil lineer olmasını sağlayın. Bu sayede sahne boyunca kamera düzenli bir biçimde akacaktır.
Bağıl hız sadece fizik derslerinde değil burada da işe bayağı yarıyor. Bazen sadece zemini hareket ettirmek bile sahneye korkunç hız katabiliyor. Böyle bir sahnede eğer ihtiyacımız yüksek hız ihtiyacıysa elimizdeki her olanağı kullanmakta yarar var.
Odak uzaklığı da korkun derecede hız etkisini güçlendiren etkenlerden, eğer odak mesafesi hareket eden objeye çok yakın olursa algılanan hareket hissinin miktarında dramatik bir azalma olabiliyor, bunun yanında daha uzak, geniş bir alana bakan kameralarla hareket hissi daha etkili bir biçimde yakalanabiliyor. Bunun yanında kameranın hareket eden objelerle arasındaki mesafe, hareketi konumuna olan yüksekliği de aynı derecede etkili, kamera yere ne kadar yakın konumlanırsa o kadar hız etkisi de artacaktır.
Yaptığım her işte Blade Runner sevdamı göstermezsem olmaz, bu sebeple biraz ışıklarla oynadım, biraz kullandığım HDRI'ın renkleriyle oynadım ve kameram zemine yakın olduğu için biraz zeminin de yansıtıcılığını kullanmak istedim. İşin aslı başta sadece küp bloklarla kamera takibi denemsi yapacaktım ama sonradan bir ücretsiz bir motosiklet modeli bulmam ve ona biraz aydınlatma katmamla iş çığırından çıktı. Neyse zeminde kullandığım node dizilimi de şu şekilde, biraz bump map, biraz noise texture derken istediğim yüzey yansımalarını elde ettim.
Eskiden Blender'da oluşturduğum videoya direkt yine Blender'da ses ekler paylaşırdım. Artık araya mucizevi bir program daha girdi; DaVinci Resolve. Bu muhteşem program renklerle oynamayı inanılmaz kolaylaştırıyor, ses ekleme kısmında daha rahat editleme yapabiliyorum, Resolve yardımıyla sahneyi renklendirip biraz Chromatic Aberation da ekleyince video bayağı hoşuma gitti doğrusu. Keşke bu zamana kadar yaptığım çalışmaları doğru düzgün bir senaryo çerçevesinde yapsaymışım, yavaş yavaş üç beş dakikalık bir kısa film çıkarmış.
İnsan uzun süre arazide tek başına kalınca yeterince derine gömmediği konular birer birer yüzeye çıkabiliyor. Her türlü kuruntu, gereksiz bir sürü endişe, bir önceki hafta yapmayı unuttuğum saçma sapan işler. Bu zorlu düşünme parkurunu aştıktan sonraki dinginliğe ulaşabildiğim takdirde o gün araziden hayatın sırrını çözmüş bilge gibi dönüyorum, aksi halde ise durum bayağı feci oluyor. Bazı günler bu savaşı vermeye üşeniyorum veya zihinsel olarak yeterince kendimi güçlü hissedemiyorum, böyle günlerde bir defter ve bir kalem fevkalade kullanışlı oluyor. Özellikle böyle altınızda sonsuza doğru alabildiğine uzanan bir ova varsa.