21 Ağustos 2018 Salı

Das Boot 1981


      Uzun ve sıkıcı girişlerimden bana da artık gına geldiği için direkt konuya giriyorum. Konumuz Das Boot filmi. Film gelmiş geçmiş en güzel 2. Cihan Harbi filmi olabilir, filmi izledikten sonra bir süre daha yukarı doğru bakıp sonar seslerini duymaya çalışıp, fısıltıyla konuştuğuma şahit oldum. 
Das Boot filmi Type VII sınıfına dahil olan, Kriegsmarine'nin en dayanıklı ve manevra kabiliyeti yüksek denizaltılarından birinin hikayesini anlatıyor. (U-boot'lar hakkında daha fazla bilgi için www.uboat.net ve www.denizaltici.com




     En az filmi izlemek kadar güzel olan diğer bir şey varsa o da sahne arkasında cereyan eden olaylar hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bir çok sanat dalının ancak ve ancak bir arada ve uyum içinde çalışabilmesi sonucu ortaya bir film çıkabiliyor. Hal böyle olunca sahne arkası tam bir cümbüş yerine dönüşüyor. Özellikle bilgisayar teknolojilerinin köküne kadar kullanılmadığı 90 öncesi zamanlarda, bazı sahneleri çekebilmek için yoğun olarak kullanılan maketler ve bunlarla gerçeğin bir kopyasının nasıl yaratıldığı konusu çok eğlenceli bir süreç. Das Boot'un kamera arkası da kan, çile ve gözyaşı dolu.





     Filmde kullanılmak üzere üç farklı ölçekte U-96 yapılıyor, bunlar farklı sahnelerde kullanılacak olan 1/6, 1/12 ve 1/24 ölçekli modeller. Yüzey, dalış ve yüzeye çıkma sahnelerinin çekimleri boyunca, 1/6 ölçeğinde 11,2 metre olan en büyük model kullanılıyor. Başlangıçta model, içeride gizlenen biri tarafından kontrol edilse de, daha sonraları yaşanan deniz tutması sebebiyle maketin alttan başka bir botla çekilmesine karar veriliyor. Çekimler için her daim büyük dalgaların, fırtınanın eksik olmadığı Helgoland Adası açıkları lokasyon olarak seçilmiş, bazı günler dalga yüksekliklerinin 4.5 m'yi bulduğundan söz ediliyor. 





     Görsel olarak ölçek gerçekliğini yakalamak için kameranın hemen deniz seviyesinde bulunması gerekiyor, pratik olarak şöyle düşünebiliriz deniz seviyesinden 1/6 insan yüksekliği, sinema diliyle buna ne diyorlar bilmiyorum ama amaç bakış açımızı ve yüksekliğimizi de ölçeğe uydurmak. Bu yüzden bu sahnelerde kameramanların çekimleri suyun içinden yapması gerekiyordu. İki adet kameramana giydirilen can simidi ve yelekleriyle bu işin üstesinden gelmiş ekip, yani çekimler direkt suyun içinde yapılmış. Çekimler esnasında yelken üzerinde gözlem yapan ekip için bir zamanlar popüler olan Barbie bebeklerin erkek versiyonu olan Ken bebekler kullanılmış, geminin hareketine göre eğilip kalkabilmeleri için bunlara bir de radyo kontrollü teçhizatlar takılmış.



     Sualtı sahnelerinin çekimide ise 1/12 ölçekli model kullanılıyor. Stüdyo ortamında bir tankın içerisinde gerçekleştirilen bu çekimler esnasında modeli suya batırabilmek için iç kısmına bayağı yükleme yapılmış. Gerçekte böylesine uzun bir aracın gezdiği okyanuslarda, su altında görüş mesafesi üç metre civarında olduğu için bunu sağlamak amacıyla su ziyadesiyle bulanıklaştırılmış.
     En küçük ölçekli 1/24'lük olan model ise kalabalık ve uzaktan çekimlerde kullanılmış. Müttefik konvoyuna saldırı ve Cebelitarık'ta geçen sahnelerde bu model kullanılmış. 
    Bu ve bunun gibi filmlerde kullanılan gemilere ilişkin daha fazla yazı okumak isteyenler için Bkz. http://modelshipsinthecinema.com/wp/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder