30 Temmuz 2024 Salı

Revell B-17F "Memphis Belle" (1/72) İncelemesi

     Yıllar önce bir gün D&R'ın koridorlarında bu arkadaşla karşılaştık. O zamanlar daha maketçiliğe yeni yeni başlamışım, henüz daha ilk uçağımı yapabilir hale gelmek için gün sayıyorum. Bir anda bu Revell tarafından üretilen 1/72 ölçekli B-17 kitiyle burun buruna geldik. Koskoca bir B-17'nin küçültülmüş bir versiyonunu eve sığdırabiliyor olma düşüncesi içimde fırtınalar esmesine sebep oldu, zaten ezelden beridir 2. Dünya Savaşı bombardıman uçaklarına kaptırmış haldeydim gönlümü. Ne kadar cezbedici gelse de o gün B-17'yi almadım, henüz modelcilik konusunda emekleme çağlarındaydım ve iç detayları görünce bu kiti bitirebileceğime ihtimal vermedim. Yıllar sonra aldığım kiti bayağı bir model yaptıktan sonra ancak geçtiğimiz günlerde çekine çekine açabildim. Kutuyu açtıktan sonra sizi devasa bir çerçeve poşeti karşılıyor olsa da bu sefer yenilmeye pek niyetim yoktu, artık bu kiti yapabiliyor olmam gerekiyordu. Revell'in alışılagelmiş plastiğiyle karşılaşınca nedense bir rahatlama hissediyorum, herhalde ilk yaptığım uçak modelleri çoğunluk Revell tezgahından çıktığı için böyle hissediyorum. Böylelikle yıllardır kenarda gözümü korkutan bu arkadaşla macera dolu yolculuğumuza başlamış olduk, şimdi belki aranızda bir B-17 yapmak isteyen olabilir düşüncesiyle biraz ön bilgi verme düşüncesiyle kite geçiyorum.

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Sirkeci Garı-Bekleme Salonu

    Love, Death and Robots serisinde Zima Blue diye bir bölüm vardı, ressamımız Zima tablolarının bir yerinde mavi bir kare bırakmaya başlar ve bu kare giderek tüm tabloyu kaplayacak boyutlara ulaşır. Kısa film boyunca biz de bu mavi karenin peşine düşeriz. Benim resimlerimdeki bu boşluk bırakmaların da böyle bir serüveni olacak gibi görünüyor, üşengeçlik seviyeme göre zamanla resmimin tamamını kaplayacak gibi. Normalde çizimi yaptığım gün garda WWI esnasında cepheden gönderilen ve asla sahiplerine ulaştırılamayan mektuplardan oluşan hüzünlü bir sergi vardı, biraz ondan bahsetmek isterken çizimin neredeyse 1/3'lük kısmını kaplayan şu boşluk sinirimi bozunca vazgeçtim sergiden. Sanırım bu resim itibariyle artık kendime bir çekidüzen vermem lazım.

25 Temmuz 2024 Perşembe

Afganistan'da Maket Yapmak(Barkın Bayoğlu)

     Temmuz aylarını biraz hüzünlü bulduğumu defalarca dile getirmişimdir bu blogda. Barkın Bayoğlu'nu da yedi sene önce bugün kaybettik. Üzerinden yedi koca sene geçmiş, sanki dün gibi Altınlı Gece yayınlarının başlamasını beklediğim günler. Kendisiyle birebirde tanışma fırsatı bulamamış olsam da çoğu dostumdan fazla vakit geçirmişimdir, sanırım bu da yeni bir tanışma türü sayılabilir. Hala wayback machine'den modelcilik yazılarını okurum, hala yeni bazı kitleri almak istediğimde "babuş bu kiti yapmış mıydı acaba?" diye bir kontrol ederim. Racingz'de benim de tekrar tekrar okuduğum, Türk modelciler için artık kültleşmiş bir modelcilik motivasyon yazısı vardı kendisinin, yıllardır yazının çoktan kaybolmuş görsellerine ulaşmaya çalışsam da başaramıyordum. Bugün Altın Elbiseli Adam'ın yıldönümünde Gökhan Eren bu yazıya ait olduğunu düşündüğüm iki fotoğraf paylaşmış, hem yazıyı tekrar hatırlamak, hem de fotoğrafların kaybolup gitmesini önlemek amacıyla buraya taşımayı doğru buldum. Bu kısa olmasını planladığım açıklama sonrası sizi yazıyla başbaşa bırakıyorum:

*** ««Image»» yazılı kısımlar kaybolan görselleri ifade etmektedir.

19 Temmuz 2024 Cuma

Yedikule Hisarı Buluşması(19.07.2024)

     Bir şeyler yazma konusunda bu sene epey sınıfta kaldım, ne defterlere ne de buralara bir şeyler karalayamadım. Pek çizim yaptığım da yok. Genel olarak diğer üretimlerim de pek yerinde değildi bu sene. Sanırım bu kadar hiç bir şeye ara vermemek lazım. En az altı yedi yıldır oyunlardan uzak duruyordum, bir anlık gafletin beni bu kadar uzaklara sürükleyeceğini düşünemedim. Şükür ki listemde olan oyunların büyük kısmı bitti, bitmeyenler için de pek enerjim kalmadı. Artık en kısa oyun elli saat sürüyor, elli saatlık maceralar için biraz yaşlanmışım.
     Bugün sondan geriye doğru buluşmaları bir toparlayayım dedim, yani bu zamana kadarki son yazım olan bu yazı serinin ilki olacak. Bugün size üçüncü Yedikule Hisarı buluşmamızdan bahsedeceğim. Bilmiyorum Dark Fantasy türünü sever misiniz? Yıllardır tanıdığınız üzere böyle bir türün tutkunu için Yedikule Hisarı gibi bir ortaçağ yapısı içinde gece saatlerinde gezinmekten güzel ne olabilir. Ben bu buluşmada pek çizemedim, başlamayı denedim en azından ama bitiremedim resmimi, o yüzden buluşmadan geriye bir anı kırıntısı bırakmak adına buraya not almayı yararlı buldum.

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Veli Efendi Hipodromu Bahçesi (30.06.2024)

     Etrafta çizecek bir şey yoksa hemen ağaçlara saldırabilirsiniz, her zaman garip renk tonlarını ve dokularını bünyelerinde barındırmayı başarabiliyorlar. Hem biraz sıcaktan bunalmış, hem de azıcık dinlenecek gölgelik bir yer ararken buldum bu ağacı Veli Efendi Hipodromu bahçesinde. Gideceğim biraz daha yolum vardı aslında ancak 110 gsm'lik kağıda bu kadar oluyormuş, insan nerede bırakacağını bilmeli diyerek resmi sonlandırdım, en azından sulu kısmını. sonra da kuruboyalarla yaptık bir şeyler, umarım beğenirsiniz.