29 Temmuz 2017 Cumartesi

Altın Elbiseli Adam'a Elveda (Goodbye To Man In Golden Suit)


Bu yazıyı defalarca yazdım, sildim. Söylemek istediklerimi bir türlü toparlayamadım, zaten toparlanacak gibi de değildiler. Daha önce de bahsettim, bu hafta Barkın Abi'yi kaybettik. Cenaze Allah'tan arazide olmadığım bir güne denk geldi ve izin alıp koşturdum Çengelköy mezarlığına. Bir zamanlar kanlı canlı savaşırken gördüğüm insanları dar, tahta bir tabut içerisinde görünce inanasım gelmiyor. Barkın Abi'de de öyle oldu. Hiç yüzyüze tanışıp, sohbet etmediği bir insanın ölümünün beni bu kadar huzursuz edebileceği ihtimalini hesaba katmamışım meğersem. Her gün bir olay bize bu ülkede o gün hayatta kalmamızın tamamen bir tesadüf olduğunu hatırlatıp duruyor. Sessiz sakin bir parkta müzik dinleyerek gezerken hafriyat kamyonunun altında kalıp ölebilirsiniz, patlayan bombalardan birinin hedefinde olabilirsiniz, kartopu oynarken bıçaklanabilirsiniz, yahut da gecenin köründe biri yolunuza atlayabilir ve ölebilirsiniz. O anda çizim yapmam pek mümkün değildi, akan bir kalabalık vardı ve henüz böyle bir sahneyi yerinde çizebilecek kadar usta değilim. Bu sebepten bu sahnenin yerinde çizilmediğini belirtmemde yarar var. Resmi merhumun naaşı defnedileceği mezara doğru taşınırken çektiğim bir fotoğrafı referans alarak yaptım. Böyle durumlarda söylenebilecek birşey de bulamıyorum, bu sebepten bu yazıyı kısa kesiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder