Okuyucuya Not: Bu yazı aslında okuyucudan çok kendim için yazmış olduğum yazılardan birisidir. Daha önce dediğim gibi burayı bir nevi günlük olarak da kullanmayı seviyorum, özellikle fotoğraflar ve videolarla birlikte bir şeyleri kayıt altına alabilmek teknolojinin en önemli güzelliklerinden.
Malumunuz geçtiğimiz hafta Atatürk Havalimanı Teknofest'e ev sahipliği yapmıştı. Bu festivale dair bir şeyler karalamak güzel olur diye düşündüm. Sanıyorum ömrüm boyunca bir daha kolay kolay göremeyeceğim kadar çok şeyi bir arada ve aktif vaziyette görme fırsatım oldu. Bu gördüğüm ve izlediğim şeyleri bir kayıt altına almak adına bol bol fotoğraf ve video çektim. Bunların bir kısmını aşağıya ekleyeceğim, kalanını Youtube kanalımda bulabilirsiniz. Bu görüntülerin arşivde küflenmesindense arayanların bulabileceği bir platformda bulunması daha güzel olacaktır.
Festivalin genel değerlendirmesini en sonda yapmayı planlıyorum, bu yüzden direkt festival maceralarımıza giriş yapıyorum. Malum festivalin benim için önemli iki yanı var: birincisi aktif halde hava kuvvetlerimizde kullanılan unsurları bir arada görebilmek, kıyaslamak ve bunları bizzat kullanan personel tarafından bilgi alabilmek, ikincisi ise havacılık gösterileri. Arama kurtarma tatbikatından akrobasi gösterilerine kadar birçok gösteriye imza atan silahlı kuvvetlerimizi tebrik ediyorum bir kere daha.
Solo Türk ve F-16C Block50+
Bu yazıya ilk olarak hava kuvvetlerimizin bel kemiği güzeller güzel F-16'larımızla başlamayı uygun buldum. Geçtiğimiz yıllarda birçok kereler havada ve yerde görmüş olmama rağmen her defasında sanki ilk defa görüyormuşçasına sarılasım geliyor bu uçaklara. Yalnız bu sefer Hava Kuvvetlerimiz bize bir sürpriz yapmış, gelen F-16 üzerinde konform yakıt tankları ve podlar takılı haldeydi. İlk defa üzerinde CFT ile bir F-16 gördüm canlı canlı. Bu beni bayağı heyecanlandırdı, fotoğraflarındaki hallerinden çok daha güzel duruyormuş keratanın üzerinde.
Elbette tek heyecanlandıran ilk gördüğüm F-16 olmadı, gösterileri izlemek için tribünlere doğru geçtiğimizde bir baktık ki gösteri yapacak tüm uçaklar yerde bizleri bekliyor. O anda sevinçten çıldıracak gibi olduk, yerde Türk Yıldızları, Solo Türk ve diğer bir sürü hava aracı. Normal zamanda bir hava üssünden kalkıp gösteri alanına gelip, gösteriyi yapıp alanı terk eden uçakları yerde taksi yaparken, kalkışta ve inişte görmek inanılmaz bir şeydi. Motor sesinden kulaklarım, yüreğim inledi tüm festival boyunca. Gözlerimi kapatıp motorun sesinde kaybolmak tarifsiz bir duydu. Bunu dört gün boyunca doya doya yaşadık.
Bu uçağa dair güzel bir video için:
Sukhoi Su-35S Super Flanker
Festivalin çok garip bir konuğu vardı. Festvalden bir iki gün önce geldiğini duymuştuk, viraller sağda solda geziyordu, onu izleyeceğimizi biliyorduk ancak yaşayacaklarımızdan habersizdik. Solo Türk çıktı efendi efendi gösterisini yaptı ve sahneyi terketti. Ardından mest olmuş halde tribünde otururken yeri göğü yaran bir ses duyuldu. Sağ tarafa doğru bakınca ancak yüce göklere sığabilecek bir mavi ejder gördük. Birileri "göklerden gelen bir haber var!" derken demek ki bunu kastediyordu. Rus uçaklarının ilk defa bir NATO ülkesinde gösteri yapıyor olması, bu uçağın Suriye'deki üsten kalkıp gelmiş olması ve Red52 adıyla 16 sorti yapmış olması, Rusya'nın bize attığı kazıklar vb. olaylar başka disiplinlerin konusu, ben konuya sadece bir havacılık tutkunu olarak bakıyorum.
Su-27 ile başlayan seri benim için her zaman özeldi. Her birinin defalarca videosunu izlemiştim, ne yapabileceklerini çok iyi biliyordum. Aslında Su-35'in konuk olarak geleceğini duyduğumda çok sevinmiştim, ama bu derece şaşırtacağını zannetmiyordum. Canlı izlerken ağzımız açık kaldı. Videolarda izlerken hareketlere belli bir hız ve ivme kazanınca girildiğini var sayıyor insan, ancak havada asılı halde bir manevradan diğerine geçerken seyredince insanın gözlerine inanası gelmiyor. Canlı canlı izlemek kadar olmasa da aşağıya çok güzel çekilmiş birkaç video ve kendi kayıtlarımı bıraktım, mutlaka izleyin derim.
Hakan Kılıç-Su-35 Röportajı
Maks 2013- Su-35 Gösterisi
Türk Yıldızları
Dünyadaki en iyi akrobasi takımlarından birisi olan yıldızlarımızı en son liseye giderken denk getirip izleyebilmiştim. Sanıyorum 2004, 2005 yılı falandı, üzerinden 15 yıl geçmiş. Ben izlediğimde hala eski stildeydi uçaklar, nedense halen daha o halleri daha güzel geliyor gözüme, belki de geçmişe özlemdendir kim bilir. F-5'leri yakın bir zamanda tedavülden çıkardık, bildiğim kadarıyla halen daha uçurmaya devam ettiğimiz tek F-5'lerimiz bu uçaklar. ABD ile olaylar bu hale gelmeden önce F-35'ler gelmeye başlayınca F-16'lara geçileceği gibi bir şeyler söyleniyordu, son durumda nasıl bir plan öngörüyorlar bilemiyorum. Tek bildiğim şey bu takımın sürekliliği için elimizden geleni yapmalıyız.
Festivalin son günü ilginç bir gelişme de oldu. Son Türk Yıldızları gösterisi sonrası uçaklardan biri arıza yaptı sanırım, bakım çadırının olduğu yere aldılar, motorunu söktüler, canlı canlı bakım da izlemiş olduk. Sahneye dahil olan Su-30SM'ler ve bir adet devasa IL-78 de olunca ayrı bir gösteriymiş gibi sahnede yerimizi aldık.
Russian Knights (Sukhoi Su-30SM)
Gösteri programında Russian Knights görünüyordu, ancak ilk gün ne uçaklar arasında ne de başka bir yerde onları göremedik. Heralde Su-35 gelince iptal oldu diye düşündük. İkinci gün gösteriler bittiğinde yerimizden hemen kalkmak istemedik, zulamızın dibinde kalanları atıştırırken bir yandan da yerdeki uçakları bekliyorduk. Birden gökler yarıldı ve başımı kaldırdığımda hayatımda normal şartlar aslında unutmamın neredeyse imkansız olduğu anlardan birini yaşadım. Kubinka üssünden yola çıkan uçaklar tam o anda üstümüzdeydi. Birer birer dağıldılar ve devamında inişlerini gerçekleştirdiler. Gelen uçaklar son yıllarda takıma dahil olan Su-30SM'lerdi. Aslında Russian Knights ekibi Su-27'lerden oluşuyordu, Su-30'lar daha birkaç sene önce ekibe dahil olan uçaklar. Daha önce bahsetmiş olduğum bu seri dünyanın belki de en güzel uçaklarını içeriyor. Mavinin tonlarında kamuflajlarıyla bunlardan birini havada görmek benim için hayal gibi bir şeydi. Sabah akşam Youtube'da videolarını izlemeye doyamadığım yarı tanrıları kanlı canlı görmek başkaymış. İnişlerini, kalkışlarını, olabildiğince uçuşlarını kayda almaya çalıştım, kanala ekledim tüm kayıtları, düşük kalite için sizden tekrardan özür diliyorum.
ILYUSHIN IL-76MD ve IL-78M Midas
Büyük uçaklara zaafı olan tek ben miyim bilmiyorum, ancak bir büyüğü nerede görsem koşarak ona sarılasım gelir. Kimisi tombul karnıyla, kimisi gıdısıyla, kimisi koca ağzıyla karşılar insanı. İkinci gün sabahtan kimse gelmeden rahat rahat gezelim derken pistin sonuna doğru alışılmadık bir kuyruk görünüyordu çadırların arka tarafında, o tarafa geçince bunun bir Ilyushin IL-76 olduğunu anlamamız çok sürmedi. Tabii yine hemen o tarafa koştuk. İnsan canlı canlı görmeyince boyutları canlandıramıyor. Ben hep bu uçağı C-17 Globemaster'la aynı ayarda olduğunu düşünüyordum ancak fark edilir derecede C-17'den büyük duruyordu. Bir de bonus IL-78 vardı, o da Pakistan hava kuvvetlerine geçtiğimiz günlerde teslim edilen ilk uçaktı, farklı bir bayrak altında da bu uçağı görmüş olmak büyük şans.
TAI T-129 ATAK Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri
Özellikle iki binli yıllarda yalvar yakar istediğimiz bir hava aracı vardır, güney doğudaki operasyonlarda dağlık alanlardaki görevleri yerine getirebilecek bir taarruz helikopteri olan AH-1 Cobra serisi helikopterlerdir bunlar. Ancak her konuda yardımıza ışık hızında koşmayı bilmiş müttefikimiz ABD bize bunları vermeye pek razı olmaz, yıllarca oyalar. Asla istediğimiz sayıda teslim yapılmaz. Teslim yapılsa da bildiğim kadarıyla üzerindeki sistemler tam olarak verilmez. Bunun üzerine TAI harekete geçer, kendini ispatlamış bir platform olan İtalyan Mangusta helikopterinin lisansı alınır. Bu platform güncel avioniklerle, güçlü motorlarla donatılır ve ortaya T-129 ATAK gibi başarılı bir helikopter ortaya çıkar. Bu canavarı da yakından görme fırsatım oldu. Hatta yerde görmekle kalmadım iki ATAK'ı aynı anda havada gördüm, yetmedi üstüne Kara Havacıların arama kurtarma tatbikatında Skorsky'lerle, Chinook'la, Cougar'la birlikte izledim.
Beriev BE-200ES Amfibik Yangın Söndürücü
Bazı zamanlar fotoğrafçılıktan azıcık olsun anlamak ve güzel bir makineye sahip olmak istiyorum. O anlardan birisi de bu devle karşılaştığımız günlerde oldu. Bu Rus uçaklarında doğal olmayan bir şeyler var. Koca koca uçaklar gökyüzüne çıktığında sülüne dönüşüyor. Şu koca devi gökyüzünde görseydiniz eminim sizler de hayranlıkla izlerdiniz. Hele bir de deposunun yarısı olan altı tonluk suyu boşalttıktan sonra... Hemen aşağıda yine bizzat şahsım tarafından kayıt altına alınmış gösteri videosu yer almakta.
CANADAIR CL-215 Amfibik Yangın Söndürme Uçağı
Onun için kuşlar motorlarına yuva yapmış dediler, yerinden kıpırdayamaz dediler, personel binmeye korkuyor artık hizmet edemez dediler. Böyle bir deve bu sözleri sarf edecek insanın mutlaka söz ağızdan çıkmadan önce beş defa düşünmesi gerekirdi. Ancak öyle olmadı, bunun karşılığı olarak bu asil dev o sözleri söyleyenlerin suratına çarpmasını da bildi. Uçamaz dedikleri hafta kalkıp yangın söndürme tatbikatı yaptı, yetmedi Teknofest'e de geldi, açıkcası bu uçağı nasıl festivale aldılar merak etmedim değil. Tüm uçaklar arasında en gururlusu oydu. Rengarenk, parıl parıldı. Bu koca devi görünce insanın gözleri buğulanıyor. Canadair'de bu uçaklar için bir modernizasyon programı da varmış sanırım. Üzerindeki piston motorlar sökülerek turboprop motorlarla değiştirilip verimleri çok daha yüksek düzeylere çıkartılıp, kullanım ömürleri de uzatılıyormuş. Umarız bu uçakların kaderi de jilet olmak olmaz.
CHINOOK CH-47 Ağır Nakliye Helikopteri
Son günlerde teslimatları yapılan hava araçlardan birisi de Chinook helikoterleri, hatta geçtiğimiz yaz aylarında teslim edildi son Chinook'lardan birisi. Bu hayvanın bir F-15'i taşıdığına şahit olunmuştur. Bir kamyonun üzerine iki adet rotor takılmış gibi bir görünüme sahip olan bu devimizi de yine havada, yerde, hatta indirme yaparken görmüş olmak büyük şans.
TAİ HÜRKUŞ-A ve KT-1
"Çen büyüdün de göşteri mi yapay oydun?" diye sorasınız gelmedi mi şu fotoğrafı görünce? Darısı TF_X'in başına.
Lockheed C-130 Hercules
Kıbrıs'ta 1960'lı yıllarda yaşanan gelişmelerle Türkiye harekat yapılması ihtimali doğması sonucu eldeki kargo uçaklarının bu iş için yeterli olmayacağını tespit eder. O zamanlar elimizde olan C-47, C-160 Transall'dan daha büyük bir şeye ihtiyacımız vardır ve o zamanki kurulun yaptığı değerlendirmeler, test uçuşları vs. aktivitelerle aradıkları uçağın C-130 olduğunu anlarlar. Devamında 5 uçaklık ilk sipariş verilir ve Türkiye'de bu devlerin hikayesi başlamış olur. Pek sevdiğim uçaklardan biri olan bu yaratığı daha önce İzmit semalarında birkaç defa görme fırsatım oldu, ancak yerde dokunabileceğim kadar mesafede görmek bu günlere kısmetmiş
Northtrop T-38 Talon
İlk defa yakından görme fırsatı yakaladığım bir diğer uçak da arılarımızdan birisi olan bu uçak oldu.
McDonnall Douglas F-4E 2020 PHANTOM II
Serviste 60 koca yılı deviren şu uçakları görüpte geçmek mümkün mü? 1974 yılından beri ülke semalarında görevlerini başarıyla gerçekleştirmiş olan bu uçakların ömürleri yavaş yavaş doldu. Elimizde kalan son birkaç filo da aslında F-35'lerin teslimatıyla görev dışı kalacaktı, ancak F-35'lerin hayal olmasıyla zorunlu olarak kullanmaya devam etmek durumunda kaldık. Normalde 2020'li yıllarda en geç servisten çıkartılacağı öngörülüyordu. F-35 alma ihtimalimiz kalmadığına göre bu uçakların yerine ne konulacağını bayağı merak ediyorum. Keşke F-15X gelse bu süreçte.
ve Altay...
Altay konusunda söylenecek çok şey var. Sen onca zaman ve kaynağını ayır, ardından seri üretim işini başkasına peşkeş çeksinler. Ne yazık ki ülkede hiçbir şeyi siyasetten bağımsız olarak düşünemiyorsunuz. Böyle bir projeyi %49'u başka bir ülkeye ait olan şirkete yaptırmak konusunda yorum bile yapamıyorum. Üstüne üstlük fabrika açsın diye binlerce dönüm yer vermek, onu da beceremeyince üstüne bir de tank palet fabrikasını vermek. Umarım yanılıyorumdur ve BMC beni şaşırtır, bu tankı envanterimizde görmeyi isterdim. Konuyu uzmanından okumak isterseniz buyurun efendim.
Airbus A400M Atlas "KOCA REİS"
Sene 2008-2009 olması lazım bu tombul arkadaşı ilk görüşüm, o zamanlar biz projeye yeni mi dahil olmuştuk, yoksa uçakların üretimine mi başlanmıştı hatırlayamıyorum, ancak ilk görüşte sevmiştim onu. F-35'le beraber beklemeye başlamıştım. Bize teslim edilecek olan ilk uçak fabrikadan çıktığında bayağı seviinmiştim, ancak test uçuşları sırasında o uçak ne yazık ki düştü. Biraz daha beklemek durumunda kaldık. Sonra gecikse de teslimatlar yapıldı. Geçtiğimiz aylarda da bir tane teslim aldık. Uzunca bir zaman bilgisayarımın, telefonumun ve hemen hemen kullandığım tüm ekranları süsleyen bu uçağa sonunda kavuşabildim. Pervanelerine dokundum, içine girebildim ve hatta birlikte bir üçyüz metre kadar yan yana yürüdük. Benim için her zaman yeri ayrı olacak bir uçak A400M.
Son Söz
Uzun bir aradan sonra Atatürk Havalimanı'nı görmek güzeldi. Biraz içimiz burkuldu boş peroları görünce. Aslında İstanbul için çok güzel bir fırsat doğmuş olabilir havalimanının taşınmasıyla, bu alanı bir havacılık merkezine dönüştürmek mümkün olabilirdi. İlk uçaklarımızın havalanmış olduğu bu bölgeyi çok güzel bir biçimde kullanabilirdik, ancak sanırım o şansı da kaçırdık, daha bu sabah bazı bölümler için yıkım ihalesine çıkıldı.
Böyle bir festival yapıp otobüs otobüs adam yığmanın mantığını hala anlayabilmiş değilim, altı günde bir buçuk milyon kişi geleceğine nitelikli yüz bin insan gelse ve bu fuar tüm dünyada tanınan fuarlardan olsa daha iyi değil mi? Önümde Su-35 neredeyse ağladım ağlayacağım milletin umurunda değil, tribünlere sadece yemek yemeye oturmuşlar ve çoğusu bir gösteriyi tamamen izlemedi diyebilirim
Festival esnasında farkettiğim diğer bir husus ise milletçe eğer bir kalabalık bir yere bakıyorsa oraya bir şekilde bakma hastalığı. İzleyicilerin çoğusu gösterileri baştan sona izlemese bile bir şekilde dağa taşa tırmanıp kalabalığın neye baktığını görmeye çalışıyordu.
Fuar, festival artık neyse, sonrasında internette diğer festivallerdeki hava gösterilerine bakıyordum, birden bir şimşek çaktı. İnsanlar bir şekilde çok daha sakin bir halde oturarak yahut ayakta izliyorlardı. Benim çektiğim videolarda neredeyse direkklerin tepesine kadar insanla dolu. İşin ilginç yanı sağımızdan, solumuzdan, hatta altımızdan geçip çadırlara, demirlere tırmanan bu güruhun çıktıktan beş dakika sonra inmek için ikinci defa rahatsız etmesi. Madem bir sürü insanı rahatsız edip oraya çıktın bari bekle gösteri bitsin öyle in aşağıya.
Daha söylenecek bir sürü şey var ancak günlerdir yazıyı bir araya getirmeye çalışmak yordu, zorunlu olarak kısa kesiyor ve yeni festivallerde görüşmek üzere diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder