Çocukluğumdan beri duya duya artık gerçekliğinden şüphe etmeyi aklımın ucundan bile geçirmediğim hikayelerin, düşünme biçimime ne kadar da çok etki ettiğini biraz geç fark etmiş biri olabilirim. Bu hikaye kahramanlarına zamanla kazandırılan tarihi dokunulmazlık kalkanı sayesinde bu zatları mantıklı bir zeminde ele alamamış olmam üzücü. Gerçi bu olaylara dair rivayetlerin aktarım şekli, güvenilirliği her zaman bir soru işareti. Bir de geriye dönük yapılmış olan tarih yazıcılığının etkisini de metinlerden ayırt etmek o kadar kolay değil. En azından benim için öyle. Resimde gördüğünüz giriş kapısı Arap Camii'ne ait. Camiinin hikayesi de biraz ilginç. Bir kısım tarihçi 717 yılında Mesleme Bin Abdülmelik tarafından yaptırıldığını iddia ediyor, rivayete göre bizans surlarına dayanan ordu yedi yıl içerisinde İstanbulda kaldığı süre içerisinde camiiyi tamamlıyor ve sonraında ordu Şam'a dönerken camii kiliseye çeviriliyor. Diğer bir kesim ise IV. Haçlı seferleri esnasında 1200'lü yıllarda yapıldığını söylüyor. İşler bu noktada biraz karışıyor. Ben Abdülmelik'in gayrimeşru çocuğu Mesleme'nin yaptırmış olabileceğine inanıyorum, en azından Halife Abdülmelik hakkında biraz araştırma yapınca bu fikir çok da mantıksız durmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder