16 Kasım 2024 Cumartesi

İskelede Beklerken

     Ne zaman çizdiğim konusunda fikrimin olmadığı hızlı çizimlerden biri daha, belli ki bu resim çizileli bayağı olmuş, üzerindeki lekelere ve renklerin solmasına bakılırsa. Her sayfayı dörde bölerek çizme alışkanlığım yüzünden bir süredir defterlerim bitmiyor ve böyle aynı defterin içinden birkaç senelik çizimler çıkabiliyor artık.

15 Kasım 2024 Cuma

ŞH. Kızıltoprak Vapuru

    Yakışıklı gemilerimizden bir diğeri de Kızıltoprak vapuru, bu resmi de yine Adalar İskelesi'nin üst katından çizmiştim. Sanırım çoğu vapuru izlemek için en güzel lokasyon orası olabilir. Bayağıdır aklımda bir vapur albümü oluşturma fikri var ancak harekete geçmeye yıllardır üşeniyorum. Bu iskeleden çizim yaparken bu albüm için de fotoğraflar çektim ancak bakalım kim bilir ne zamana başlayabileceğim.

9 Kasım 2024 Cumartesi

Küçük Ayasofya Camii Buluşması(09.11.2024)


     Şansımızın yaver gittiği buluşmalardan bir diğeri daha bu buluşma oldu. Normalde kara bulutların tahakkümü altında gri ve soğuk bir gökyüzüne bakarak çizim yapacağımızı düşünüyorduk buluşmayı planlarken, doğrusunu söylemek gerekirse buluşma sabahı yola çıkarken de deli gibi üşüyeceğimi düşünerek yola çıktım. Kış günü buluşup çizim yapma aşkıyla yanıp tutuşan arkadaşlarımıza çoğu zaman hayranlıkla bakıyorum, ne kadar zaman geçerse geçsin kışa alışma ihtimalim yok gibi, alışasım da yok doğrusu bu çileye. Ben yüreğimde güneşten kopmuş minik kor parçasıyla yazı beklerim seve seve. Neyse biz böyle yürek titreten bir soğuk beklerken Güneş Paşa'mın bize sürprizi varmış, bahardan da değil yazdan kalma son ışıklarını saklamış bize. İçimizi ısıttı buluşma günü, normalde çizesim yoktu ancak sırf güneş "boşa mı ısıttım lan koca gezegeni?" diye öfkelenir düşüncesiyle kağıda kaleme sarıldım. Ortaya da şöyle bir şeyler çıktı.

30 Ekim 2024 Çarşamba

Kayaköy, Fethiye Çizimleri

    Bu aralar genelde Fabriano Venezia A5 defterimi hep yanımda taşıyorum ancak son günlerde defter bir türlü bitmeyince farkettim ki her bir sayfayı ikiye bölüp defteri arkalı önlü kullanırsam zaten bitirme ihtimalim pek de yokmuş.48 yaprak defterin daha ancak 16 yaprağı dolmuş. Hal böyle olunca biraz soğudum Fabriano Venezia defterimden, bu aralar daha hızlı biter belki diye küçük sarı defterimle geziyorum. Kayaköy'de çizim yaparken de büyük defterle olan hesaplaşmam sürüyordu ve bu sebeple çıkartıp efendi efendi küçük defterime çizdim bir şeyler. İşte o günden geriye kalan bazı anlar...

29 Ekim 2024 Salı

Amynthas'ın Kaya Mezarı

    Tatilden kalan güzel anılardan biri de kaya mezarlarında gezinmek oldu. En güzeli elbette Amythas'ın kiydi, Karmati Arman'ın videolarında bir yerde Amynthas'ın isminin geçtiğine eminim ama hangi bölümde geçtiğine dair en ufak bir fikrim yok, başlıklarından da bulamadım. Kanal bir kaç defa kapandı açıldı derken sonunda bir sürü video sessize alındığı için arşive eski videolara dalmak farz oldu. Kayaların içine oyulmuş mezar yerini görünce hayran kalmamak elde değil, bayram günü ziyaretçi akını hemen öncesi alana vardığımız için hızlıca photo-scan edem dedim yapıyı ancak, turist akını fotoğraflarımı heba etmiş, sonuç beklediğim kadar iyi olmadı, tarama biraz başarısızlıkla sonuçlanmış gibi görünüyor. Şimdilik elimde sadece çizim ve bol miktarda fotoğraf var.



28 Ekim 2024 Pazartesi

Akyaka, Kadın Azmağı Çizimi

     Birkaç ay önce sanırım hayatımın bu bölümünü kapatıyorum gibi hissediyorum yazmıştım, insan geleceği göremese de bazı durumlarda hissedebiliyor demek ki. Yedi yıldan sonra meğerse çalıştığım iş yerini değiştiriyormuşum, bu uzun zamandır istediğim bir değişim olsa da yenilik her zaman bir miktar belirsizliği de bünyesinde barındırabiliyor. Normalde kendimi çok fazla çalıştığım iş üzerinden tanımlamayı tercih eden bir insan değilim ama normal bir günün üçte birini uykuya, üçte birini de işe gittiği için genelde işle alakalı değişimler insanın yaşantısına da büyük değişimler olarak etki edebiliyor. Şimdilik bir miktar heyecanlıyım, yapacağım işle alakalı da son derece heyecanlıyım, bayağıdır aynı şeyleri tekrarlıyordum eski iş yerimde, o parsel tutanaklarına biraz daha bakarsam delirecekmişim gibi hissetmeye başlamıştım. Gelecek ay başlayacak olmam haricinde şimdilik sorunsuz bir geçiş olacağa benziyor. Bakalım gelecek bize neler getiriyor?..

12 Ekim 2024 Cumartesi

Atatürk Kültür Merkezi Buluşması(12.10.2024)

 

     En yakınımızdaki yerler bazen en son ziyaret ettiklerimiz oluyor; Atatürk Kültür Merkezi de bizim için böyle bir yerdi. Mekanı merak etsek de çizecek bir şey bulamama ihtimali, bu buluşmayı bir süre ertelememize sebep oldu. Ancak "Acaba ne çizeceğiz?" diye düşünürken, kendimizi bir anda etkileyici bir perspektif yolculuğunun içinde bulduk. Yapının koridorları ve merdivenlerinde ufuk çizgilerimiz iç içe geçti; tek kaçışlı, üç kaçışlı derken farklı perspektif modellerini deneme şansı yakaladık. Çizerlerimizin ele aldığı sahneler perspektif açısından bir dizi zorluk barındırsa da her biriyle baş etmenin bir yolunu bulduk. Buluşma sonunda biraz üşümüş olsak da bu kadar çok kaçış noktasını başarıyla ele alabilmiş olmanın gururuyla günü tamamladık.

16 Eylül 2024 Pazartesi

St. Joseph Fransız Lisesi Buluşması(15.09.2024) - 2

     Bir doğa tarihi müzerine en çok yakışacak arkadaşlardan birisi de T-Rex maketidir diye düşünüyorsunuzdur sizler de eminim benim gibi. Bu maketi okulun öğrencileri yapmış o yüzden de daha değerli göründü gözüme, sonra acaba eve de benzer boyutlarda yapsam eşim ne der acaba falan diye düşündüm, derken aklıma eşimi ikna etme yolunda atılabilecek adımlar geldi. Sonunda önce elimdeki maketleri bitirmem gerektiği yönünde beni uyararak aklın yoluna davet eden iç sesime kulak verdim. Bu düşünceler elbette resimlerimi tamamladıktan sonra zihnime akın etmiş olan düşüncelerdi, bu sebeple sakın sizleri çizimsiz bırakacağımı düşünmeyin, işte müzeye girer girmez çizmiş olduğum Hipopotam kafatası ve çılgın karga.


15 Eylül 2024 Pazar

St. Joseph Fransız Lisesi Buluşması(15.09.2024)


    Buluşma yazılarını genellikle uzun bir süre sonra yazdığım için o güne dair hafızamda kalan detaylar sınırlı olabiliyor. Bu yazı da maalesef benzer bir durumda kalmış olabilir. Ancak St. Joseph Lisesi'nin her yıl düzenlediği Petit Pain Festivali'nde okulun Doğa Tarihi Müzesi'nin ziyarete açılacağı duyurulduğunda duyduğum heyecanı ve merakı hala hatırlıyorum. Yine de beklentilerimi fazla yükseltmemek adına kendimi biraz da olsa frenlemeye çalışmıştım.

    Buluşma günü, başka bir yerde vakit kaybetmeden doğrudan müze bölümüne yöneldim. Çizer arkadaşlarımın da müzeye dalıp gitmiş olduklarını fark ettim. Ben geç kalmış olmama rağmen herkes hala büyük bir hayranlıkla sergilenen tabiat eserlerini inceliyor ve çizmeye çalışıyordu. Tahnit edilmiş hayvanlar, iskeletler ve fosiller karşısında gözlerimizi alamadık.

    Bu alanın ne kadarının mevcut koleksiyonlardan oluştuğunu tam olarak bilmiyorum; ancak sergilenen her bir parçanın görülmeye ve incelenmeye değer olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu ilham verici müzede emeği olan her bir kahramanı tebrik etmek gerekir diye düşünüyorum.

14 Ağustos 2024 Çarşamba

ŞH. Beykoz Vapuru

    Farkında olmadan bayağı çizim birikmiş kenarda köşede, pek fazla çizmiyor olduğumu düşünürken defterim pek de öyle olmadığı konusunda beni biraz ikna eder gibi oldu. Resimlerden ilki bu çizim, büyük ihtimalle bir şehir hatları buluşmasında Kadıköy'deki Adalar İskelesi'nin üst katındaki kafeden çizilmiştir diye düşünüyorum.

12 Ağustos 2024 Pazartesi

JMSDF Shimakaze(DDG-172/TV-3521) ve Kashima(TV-3508) Liman Ziyareti (TR-ENG)

     Bu haftaki planımız Türk&Japon dostluğunun 100. yılı kutlamalarının bir parçası olarak Sarayburnu Limanı'na demirleyen JMSDF'ye ait Shimakaze ve Kashima gemilerini ziyaret etmekti. Sanırım ilk defa bir Japon savaş gemisini canlı canlı görmüş oldum böylelikle, daha önce hiç denk geldiğimi hatırlamıyorum. İki gemi de Deniz Aşırı eğitim seferleri için 20 Mayıs 2024'te başlamışlar seferlerine. Bazı haberlere göz gezdirince 15 senenin ardından Japon gemilerinin 8. liman ziyaretlerinin olduğunu öğrendim. Tümamiral Nishiyama Takahiro komutasındaki gemilerin ikisi de şu anda personel yetiştiren eğitim filosuna ait gemiler.

     Ziyaret ettiğimiz ilk gemi JS Kashima oldu, gemiye adım atar atmaz içimde varlığından bile haberdar olmadığım garip duygular depreşti. Gözüme sıcak pembe bir filtre indi, sakura yaprakları etrafta uçuşmaya başladı. İnanması güç gelse de telefonun kamerasına bile bir şeyler oldu, renk paleti değişti. Kashima'da yürürken ilk gözümüze çarpan şey geminin temizliği oldu, cidden o kadar şey arasında gözümüze ilk bu çarptı, aklımız almadı. Hadi yerleri falan yıkadınız temizlediniz, geminin yan duvarları bile pırıl pırıldı, inanamadık elimizi sürttük toz yoktu, şaşkınlıktan kalakaldık. Sonra öğrendik ki gemi sefere Mayıs sonunda başlamış, yine de tuzlu su biraz pas akıntısı falan yapmaz mı ya? Geminin kendisi gibi personeli de gayet disiplinli ve temiz görünüyordu. Kullanılan ekipmanlara kadar yıkamış herhalde deliler, halatlar bile öyle güzel toplanmıştı ki gemiden çıkasım gelmedi.

     İkinci gemimiz ise JS Shimakaze idi, bu gemi Hatazake Sınıfı'nın ikinci gemisi olarak hayatına başlasa da sonradan Çin Denizi'nde bir balıkçı gemisiyle yaşadığı bir çarpışma sonrasında 2021 yılında eğitim gemisi olarak devam ediyor. Gemi 4700 ton civarı çekiyor, 1000 ton bayağı fark ediyormuş dedim içimden bizim TCG Gayret'i düşünürken. Gemide bizim de bir zamanlar denizaltı harbinde kullandığımız ASROC bataryalarını görünce kısa bir de nostalji yaşadım. Bu gemi biraz daha iriceydi Kashima'dan, sadece bunda biraz pas akıntısı vardı ama o bile son derece makul seviyedeydi onca yol düşünüldüğünde. Yine bu gemi de ağzınızı açık bıraktıracak kadar temizdi. Bu devi bayağı sevdim, hala üzerinde İmparatorluk Donanması'ndan izler taşıdığını görmek ilginç hissettirdi. 

 Neden bilmiyorum ama bayağı Japon gemisi tanıyorum, adamlar anime karakterlerinden plastik kitlere o kadar güzel sahip çıkıyorlar ki donanmalarına. Bir de Japon Donanması'nı genel olarak hep maketlerden tanımış biri olarak o çıktılar, merdivenler falan adamların kendi gemilerinin kitlerini kalıplarken ne kadar yürekten yaptıklarını görmek ilham vericiydi. Bir yerlerden bulursam bir tane Hatazake kiti Shimakaze'yi patlatırım hemen. Sizleri de gemiye götürmek isterdim ancak bunun yerine gemiyi sizlere getirmeyi daha uygun buldum. Bu sefer öyle beş bin metre ilerden korkunç zoomlar yok. Kanalın ilk tur videosuyla geliyorum sizlere.

30 Temmuz 2024 Salı

Revell B-17F "Memphis Belle" (1/72) İncelemesi

     Yıllar önce bir gün D&R'ın koridorlarında bu arkadaşla karşılaştık. O zamanlar daha maketçiliğe yeni yeni başlamışım, henüz daha ilk uçağımı yapabilir hale gelmek için gün sayıyorum. Bir anda bu Revell tarafından üretilen 1/72 ölçekli B-17 kitiyle burun buruna geldik. Koskoca bir B-17'nin küçültülmüş bir versiyonunu eve sığdırabiliyor olma düşüncesi içimde fırtınalar esmesine sebep oldu, zaten ezelden beridir 2. Dünya Savaşı bombardıman uçaklarına kaptırmış haldeydim gönlümü. Ne kadar cezbedici gelse de o gün B-17'yi almadım, henüz modelcilik konusunda emekleme çağlarındaydım ve iç detayları görünce bu kiti bitirebileceğime ihtimal vermedim. Yıllar sonra aldığım kiti bayağı bir model yaptıktan sonra ancak geçtiğimiz günlerde çekine çekine açabildim. Kutuyu açtıktan sonra sizi devasa bir çerçeve poşeti karşılıyor olsa da bu sefer yenilmeye pek niyetim yoktu, artık bu kiti yapabiliyor olmam gerekiyordu. Revell'in alışılagelmiş plastiğiyle karşılaşınca nedense bir rahatlama hissediyorum, herhalde ilk yaptığım uçak modelleri çoğunluk Revell tezgahından çıktığı için böyle hissediyorum. Böylelikle yıllardır kenarda gözümü korkutan bu arkadaşla macera dolu yolculuğumuza başlamış olduk, şimdi belki aranızda bir B-17 yapmak isteyen olabilir düşüncesiyle biraz ön bilgi verme düşüncesiyle kite geçiyorum.

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Sirkeci Garı-Bekleme Salonu

    Love, Death and Robots serisinde Zima Blue diye bir bölüm vardı, ressamımız Zima tablolarının bir yerinde mavi bir kare bırakmaya başlar ve bu kare giderek tüm tabloyu kaplayacak boyutlara ulaşır. Kısa film boyunca biz de bu mavi karenin peşine düşeriz. Benim resimlerimdeki bu boşluk bırakmaların da böyle bir serüveni olacak gibi görünüyor, üşengeçlik seviyeme göre zamanla resmimin tamamını kaplayacak gibi. Normalde çizimi yaptığım gün garda WWI esnasında cepheden gönderilen ve asla sahiplerine ulaştırılamayan mektuplardan oluşan hüzünlü bir sergi vardı, biraz ondan bahsetmek isterken çizimin neredeyse 1/3'lük kısmını kaplayan şu boşluk sinirimi bozunca vazgeçtim sergiden. Sanırım bu resim itibariyle artık kendime bir çekidüzen vermem lazım.

25 Temmuz 2024 Perşembe

Afganistan'da Maket Yapmak(Barkın Bayoğlu)

     Temmuz aylarını biraz hüzünlü bulduğumu defalarca dile getirmişimdir bu blogda. Barkın Bayoğlu'nu da yedi sene önce bugün kaybettik. Üzerinden yedi koca sene geçmiş, sanki dün gibi Altınlı Gece yayınlarının başlamasını beklediğim günler. Kendisiyle birebirde tanışma fırsatı bulamamış olsam da çoğu dostumdan fazla vakit geçirmişimdir, sanırım bu da yeni bir tanışma türü sayılabilir. Hala wayback machine'den modelcilik yazılarını okurum, hala yeni bazı kitleri almak istediğimde "babuş bu kiti yapmış mıydı acaba?" diye bir kontrol ederim. Racingz'de benim de tekrar tekrar okuduğum, Türk modelciler için artık kültleşmiş bir modelcilik motivasyon yazısı vardı kendisinin, yıllardır yazının çoktan kaybolmuş görsellerine ulaşmaya çalışsam da başaramıyordum. Bugün Altın Elbiseli Adam'ın yıldönümünde Gökhan Eren bu yazıya ait olduğunu düşündüğüm iki fotoğraf paylaşmış, hem yazıyı tekrar hatırlamak, hem de fotoğrafların kaybolup gitmesini önlemek amacıyla buraya taşımayı doğru buldum. Bu kısa olmasını planladığım açıklama sonrası sizi yazıyla başbaşa bırakıyorum:

*** ««Image»» yazılı kısımlar kaybolan görselleri ifade etmektedir.

19 Temmuz 2024 Cuma

Yedikule Hisarı Buluşması(19.07.2024)

     Bir şeyler yazma konusunda bu sene epey sınıfta kaldım, ne defterlere ne de buralara bir şeyler karalayamadım. Pek çizim yaptığım da yok. Genel olarak diğer üretimlerim de pek yerinde değildi bu sene. Sanırım bu kadar hiç bir şeye ara vermemek lazım. En az altı yedi yıldır oyunlardan uzak duruyordum, bir anlık gafletin beni bu kadar uzaklara sürükleyeceğini düşünemedim. Şükür ki listemde olan oyunların büyük kısmı bitti, bitmeyenler için de pek enerjim kalmadı. Artık en kısa oyun elli saat sürüyor, elli saatlık maceralar için biraz yaşlanmışım.
     Bugün sondan geriye doğru buluşmaları bir toparlayayım dedim, yani bu zamana kadarki son yazım olan bu yazı serinin ilki olacak. Bugün size üçüncü Yedikule Hisarı buluşmamızdan bahsedeceğim. Bilmiyorum Dark Fantasy türünü sever misiniz? Yıllardır tanıdığınız üzere böyle bir türün tutkunu için Yedikule Hisarı gibi bir ortaçağ yapısı içinde gece saatlerinde gezinmekten güzel ne olabilir. Ben bu buluşmada pek çizemedim, başlamayı denedim en azından ama bitiremedim resmimi, o yüzden buluşmadan geriye bir anı kırıntısı bırakmak adına buraya not almayı yararlı buldum.

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Veli Efendi Hipodromu Bahçesi (30.06.2024)

     Etrafta çizecek bir şey yoksa hemen ağaçlara saldırabilirsiniz, her zaman garip renk tonlarını ve dokularını bünyelerinde barındırmayı başarabiliyorlar. Hem biraz sıcaktan bunalmış, hem de azıcık dinlenecek gölgelik bir yer ararken buldum bu ağacı Veli Efendi Hipodromu bahçesinde. Gideceğim biraz daha yolum vardı aslında ancak 110 gsm'lik kağıda bu kadar oluyormuş, insan nerede bırakacağını bilmeli diyerek resmi sonlandırdım, en azından sulu kısmını. sonra da kuruboyalarla yaptık bir şeyler, umarım beğenirsiniz.



30 Haziran 2024 Pazar

Gazi Koşusu Buluşması(30.06.2024)

 
Ne zamandır yapmak istediğimiz buluşmaların en başında Gazi Koşusu buluşmasını bir türlü yapamamıştık, bu planı yaptığımız günlerin üzerinden epey zaman geçmiş olduğunu farkedemedik bile. Derken tesadüfen internette Gazi Koşusu manşetlerini görünce hemen programımızı yaptık ve kendimizi Veli Efendi Hipodromuna attık. Biraz da geç kalmışız, baştan biraz pişman olur gibi olsak da ortamın atmosferi bizi etkisi altına alınca biraz kendimizden geçtiğimizi itiraf etmem gerekiyor. Başta bu sıcakta ayakta resim mi çizilir off-poff derken beş dk. sonra herkesin elinde defter çizime başlamıştı. Çizim yapmayanlar kalem kullanma kabiliyetlerini altılı ganyan gişelerinde denediklerini söylediler ancak koşu sonunda biletlerden yana pek yüzü gülen yok gibiydi.

14 Haziran 2024 Cuma

Yedikule Hisarı Buluşması(14.06.2024)

    Kışın buluşmalarda hava konusunda şanslı olduğumuzu söylemiştim değil mi? Yazları da durum biraz tam tersi olabiliyor, mesela bu buluşmamız biraz öyle oldu. Güzel, sakin bir gün batımı beklerken güzel ama dehşetli bir gün batımına tanık olduk. Yıldırım fırtınası eşliğinde yağan sağanak yağmur her ne kadar bizleri pes ettiremese de bir parça yormuş olabilir. Yine de bu günü birbirinden güzel bir sürü güzel çizimle kapatmış olmanın verdiği gururla bu yazıyı yazıyor olmak insanı mutlu ediyor.

16 Nisan 2024 Salı

Port Visit Of SPS Juan Carlos I(L-61)

Armada Espanola Amphibious Assault Ship (L-61) SPS Juan Carlos I arrived in Istanbul, Türkiye for a scheduled port visit on April 16, 2024.

     Belki gözden kaçmış olabilir diye buraya da ekleme gereği duydum, insan hayatında ilk defa bir Harrier görünce kameraya almadan duramıyor. Düşününüz ki bir de bu jetler Juan Carlos gemisinin üzerinde. Neredeyse sevinçten ağlayacak noktaya geldiğim ender karşılaşmalardan birisiydi bu karşılaşma benim için. I-300 özentisi bu videomun kusuruna bakmazsınız umarım.


22 Mart 2024 Cuma

Hasegawa Antarktika Gözlem Gemisi Soya Özlemi

     Geçtiğimiz günlerde yine deli dana gibi Soya Soya diye gezerken şu görsele rastladım, modeli kim yapmıştır, nasıl yapmıştır bilmiyorum. Ölçeği 1/700 bile değil ama böyle model çalışmaları görünce kendime pek hakim olduğumu söyleyemem. Soya kitinin fiyatı hiçbir zaman ucuz olmadı ama 2000 lira edecek kadar da ne var kutuda çok merak ediyorum(şimdiden söyleyeyim seneye 4000 diye güncellememi beklemeyin). Bu görseli ararken arşivde eski bir buluşmadan fotoğrafa denk geldim, kim bilir hangi buluşma dönüşü Ekin'in analog makinasıyla çekilmişiz. Arkamızda Paşabahçe Vapuru var, şu geminin plastik kitini yapacak bir tane delikanlı modelcilik firması yok mu arkadaş ya?


9 Mart 2024 Cumartesi

USk İstanbul Art İstanbul Feshane Buluşması(09 Mart 2024)

Art İstanbul Feshane'deydik son buluşmamızda, memleket günlerinin yapıldığı binayı sergi alanı olarak görmek güzeldi doğrusu. Sonra Kafe alanına oturduk, tavandaki metal iskelet ve havalandırma boruları güzel görünüyordu, tam çizime başladım biraz zaman geçti üzerinden yine hemen çat diye bir kafe görevlisi geldi kaldırmak için. Yine abicim üslubuyla konuşmalar, konuşurken bir şefkat gösterisi olarak omuza dokunmlar falan. Bu sefer çıkmadık ama kafeden, güvenlik etrafımızda bin tur attı, dayanamadılar başka bir yere aldılar. Şu belediyeye ait tesislerin kafesini illa böyle insanlara mı vermek gerekiyor ya, belediye kendisi işletemiyor mu buraları çok mu zor? Ülkede insan gibi muamele görmek hayal oldu artık ya. Adama sonunda ben bu şikayetimi gerekli yerlere yazacağım dedim, kime yazarsan yaz dedi, sonra düşündüm hakikaten kime yazarsan yaz bir halt olduğu yok ülkede.



24 Şubat 2024 Cumartesi

Salt Galata Mini Buluşması(24.02.2024)

     Hazır olun çünkü yine alakasız bir çizim ve konudan bağımsız bir yazı geliyor. Çok saçma gelebilir ama ortaokulda ilkçağ, ortaçağ vs. dönemlere çok sonraları isim verildiği, yaşarken kimsenin bırakın umurunda olmayı farkında bile olmadığı gerçeğiyle yüzleşmem çok zor olmuştu. O büyük değişimleri yaşayan insanlar bunun farkında bile değildi, sonradan biz vermiştik o dönem isimlerini. Ne derseniz deyin bunu kabullenmek her çocuk için o kadar kolay olmayabiliyor, düşünsenize ortaçağı kapatmışsınız haberiniz olmadan. Bu aralar kendi adıma bir böyle bir dönemi kapattığımı sanırım sonunda anladım ve daha zoru kabullenmeye başladım. Geçen artık giyemediğim pantolonlardan tamamen kurtuldum, tekrar 70 kilolara dönerim umuduyla dolabın bir kenarında yıllardır duruyorlardı. Eşim binlerce defa kurtul şunlardan dese de ben bir gün tekrardan içlerine girebileceğim hayaline sıkı sıkıya sarılmıştım. Mesela bu davranışım böyle bir dönemin bitimine dair bir ipucu olabilir. Değişimi kabul etmek ve ileriye doğru adım atmak o kadar kolay olmayabiliyor. Onca senenin alışkanlıkları, bir yandan da güvenli hissettiğin sınırların dışına çıkma korkusu vücutta kan akışını hızlandırabiliyor. Bu sene birbirinden bağımsız bir sürü insanla benzer şeyleri konuştum, belki içinde bulunduğumuz yaş aralığıyla alakalıdır. Herkesin beklediği ve ürktüğü bir değişiklik var gibi etrafımda, bu yolların nereye çıkacağını merak etmemek pek mümkün görünmüyor doğrusu. Yalnız eğer bu bir dönem bitimine ait işaret olarak kabul edilebilecek bir şeyse şuna ne diyorsunuz: yıllardır yolda belde gezmekten mahvolmuş ayaklarım sebebiyle giyemediğim ayakkabıları tekrardan giyer oldum, bu da bir işaret değilse nedir öyleyse? Şuraya hiçliğin ortasında bir adet yerindeçizer ve silah arkadaşı bırakıyorum, böyle saçma anlamlandırma çalışmalarının sebebi de daha iyi anlaşılmış olur. İyi bir rüzgarda, bomboş ovanın çamurlu zemininde yeterince yürürseniz mesihliğinizi bile ilan edebilirsiniz. Kullanıla kullanıla biraz anlamını yitirmiş olsa da Nietzsche'nin "Uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar" sözü doğrulanabiliyor zaman zaman. Neşeli mevsimlerde çiçek böcek derken yol bitse de kışın kilometrelerce sürülmüş boş tarla manzarası insanda bir yerden sonra karadeliğe dönüşebiliyor.



18 Şubat 2024 Pazar

USk İstanbul Sultanahmet Buluşması(18 Şubat 2024)


     Şu obeliskin üzerindeki sembolleri ne kadar uğraşırsam uğraşayım sığmıyor, bu kaçıncı denemem. Bir gün elbet başaracağım, hissediyorum bunu ta en derinlerimde, o zamana kadar çizmeye devam. Şaka bir yana ilk Urban Sketching denememi de yine Sultanahmet Meydanı'nda yapmıştım, o zaman Ayasofya'yı çizmiştim, geçenlerde denk geldim yine eski defterlere bakarken, buraya da eklemeyi düşünürken aklımdan çıkıp gitmiş, şimdi hatırladım tekrardan. Yalnız son buluşmalarda çizim yapmaya aşladım gibi tekrardan hadi hayırlısı...



13 Ocak 2024 Cumartesi

USk İstanbul Kuzguncuk Buluşması Harici Her Şey(13.01.2024)

     Kürkçü dükkanına iddialı bir giriş yapmayı planlıyordum ancak sonrasında kenarda köşede bu iddianın içini dolduracak kadar çizim vs. birikmediğini fark ettim. İddiamdan vazgeçmem kendi yararıma daha iyi olacak gibi. Böyle günler sonra yazınca da insan çizimi yaptığı güne dair pek bir şey hatırlayamıyor doğal olarak. Tahminim eşimle eski dostum Covid'i de aynı gün kaptık, annemin geçmek bilmeyen soğuk algınlığı şikayeti ve ailede pek rastlanmayan tansiyon şikayeti konusunda şüphelenmekte haklıymışım, iki sene sonra tekrardan Covid olduk. Hiç özlememişim kendisini, aşılardan sonra atlatması ilk sefer kadar zor olmadı ancak hala daha toplayabilmiş sayılmam, nedense bende hastalığın en kötü etkisi vücudu kurutması oluyor, gün içinde litrelerce su içsem de hala vücudumda kuruluğu hissediyorum. Mevzu resimden nerelere geldi diye düşünenler için aslında çizdiğimiz her resim kristalize olmuş bir anı parçası olarak ele alınabilir, bu kristalin içinden de bu anım çıktı.