Bu postu adı sanı bilinmeyen yüzlerce diorama, maket vs. ustasına adanmıştır.
Bugün buluşma yerimiz son zamanlarda insanların sosyal medya platformlarında paylaşmalara doyamadığı bir galeriydi. Galeri içerisinde geçirdiğim vakitte; neyin sanattan sayılıp, neyin sayılamayacağı üzerine uzun uzun düşündüm. Garip bir biçimde sanki birileri bizi sanat ayağına kandırıyormuş gibi hissediyorum birkaç yıldır. Birkaç asistan tut istediğini yaptır, kalanını da çocuğu markete gönder aldır, yap yapıştır, tak takıştır tadında eserleri gördükçe ne düşüneceğimi bilemiyorum. "Fikir nasıl olsa benden çıkıyor eser de benimdir, orada emek eden çoluk çocuk zaten maaşını alıyor, merak etmeyin, siz işinize bakın!" yaklaşımını da pek sevemiyorum. Bu çalışmalara sanat eseri gözüyle bakamıyorum. Bu konuda biraz eski kafalı olabilirim, bunu kabul ediyorum. Belki olayları bu noktaya getiren insanların tüketim çılgınlığı olabilir. Çıldırmışçasına tüketiyoruz her şeyi. Eskiden internetin saatlik ücretinin bir günlük okul harçlığıma denk geldiği zamanlarda DeviantArt üzerinden indirdiğim resimlere saatlerce bakardım bazen. Şimdi Instagram'da bir resime çok istisnai olmadığı sürece beş saniye bile ayırmıyorum. Belki bu yüzden sanat camiası da talebi karşılayabilmek adına seri üretime geçme kararı aldı ve artık bu sebepten fikir yavaş yavaş eriyip eserden aşağıya akarken geriye abartılı, süper ötesi görsellik kaldı. Hal böyle olunca hikayelerden geriye de pek bir şey kalmadı. Asıl kötü olan ise bu yaklaşımın her alanda kendini göstermesi.