28 Ağustos 2022 Pazar

Inverse Kinematics ve Bone Constraints Belası - II


     Bu bölümde hazırlamış olduğum iki adet Rig sistemi içerisinde kullandığım Bone Constraint özelliklerinden bahsedeceğim. Bir tanesi standart bir masa lambası, öteki ise Ian Hubert tutoriallerinden oluşturduğum yukarıdaki tren teker-piston sistemi, ikisinin de eğer incelemek isterseniz diye Blend dosyalarını aşağıya bırakıyorum. Birazdan bahsedeceklerim aşama aşama bu sistemlerin nasıl oluşturulduğu olmayacak, zaten temelde hepsi de Inverse Kinematics'le oluşturduğumuz şeyler, bu yazıda daha piston gibi alt sistemlerde neler hangi özelliklere başvurabileceğimize dair küçük notlar olacak.

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Sadabad Camii Çizimi ve GoPro Hero Ön İncelemesi


    Birkaç post önce hatırlarsanız çizerken video çekme denemeleri yapmak istediğimden bahsetmiştim. Cuma günü iş çıkışı bayağıdır listemde yer işgal eden çizim lokasyonlarından biri olan Sadabad Camii'ne doğru yola çıktım. Zaman zaman kokudan yanına yaklaşamayacağınız bir dere kenarında bile olsa bana hala İstanbul'un bir zamanlar ne kadar güzel bir yer olduğunu hatırlatmaya yetiyor, ancak aynı zamanda birkaç yüzyıl önce cennetten bir köşe olan bu dere kenarlarını nasıl bu kadar zamanda, bu kadar saçma sapan bir yere çevirebildiğimiz sorularını da beraberinde getiriyor. 

24 Ağustos 2022 Çarşamba

Blender 3D Rigging Notları(Inverse Kinematics'e Giriş)


     Sonunda o gün geldi çattı, ne yazık ki bu sınırlarda pek dolaşmak istemesem de kader ensemden yakaladığı gibi bu topraklara fırlattı beni. Konumuz Rigging, deli gibi tutorial izleyip onları tekrardan yapıp notlar hazırladım, bu kısımdaki bilgiler daha kapının eşiğiyle bile ifade edilemeyecek türden olsa da benim bayağı işime yaradı, konuyu uzatmadan notlara başlıyorum.

***Not: Bir kez daha hatırlatmakta fayda var, bu yazılarda kullandığım obje isimlerinin her ne kadar dilimizde Türkçe karşılığı olsa da kelimeleri programda kullanıldığı haliyle yazıyorum notlara, aksi takdirde üzerinden zaman geçince notlara bakarken daha hızlı aradığımı bulabilmem zorlaşıyor.

23 Ağustos 2022 Salı

Envanterin Yeni Yıldızı: GoPro 3

     Bildiğiniz üzere birkaç ay önce bilgisayarımı değiştirdim, eski bilgisayarımla ne kadar mutlu olsam da bazı şeyleri yapmama izin vermiyordu. Özellikle görüntü düzenleme işlerine hiç yanaşmıyordu, bu durumda ne kadar istesem de bu tür içerikler üretemiyordum. PC yenilenince yavaş yavaş o tarafa da bakmaya başladım tekrardan, ne zamandır almak istediğim GoPro kameralardan bir tane edindim. Yeni bir alanda çalışmak istediğimde genelde o alanda orta seviye olarak kullanılan ekipmanları tercih ediyorum çünkü çoğu durumda en iyi olduğu varsayılan ürün aslında en çok övülen ürün olmuyor. Bu konuda da aynı şekilde hareket ettim, yeni jenerasyon GoPro'lar yerine Hero 3 modelinden yana tavır aldım. Doğrusu başta gönlüm Sony'nin aksiyon kameralarından yanaydı ancak GoPro, Protune farkıyla öne geçti. İlk denemeyi bisiklet turunda yapmış olsam da asıl amacım çizim yaparken bir şeyler çekebilmek. Son yıllarda aynalı aynasız bin türlü çılgın makine çıksa da ben kompaktlık konusundaki takıntımdan kurtulamıyorum, koca koca lensli makinalara bir türlü ısınamıyorum yer probleminden, her daim çantada ağırlık etmeden taşınabilir ürünleri seviyorum. 

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Iohan Gueorguiev'in Anısına...

     Youtube her ne kadar çoğu insan için çöp içeriklerle dolu bir platform olarak görülse de benim için hep güzel bir yerdi. Dünyanın herhangi bir noktasında asla denk gelme imkanım olmayan bir sürü insanla tanışma, buluşma mekanım oldu hep, bir sürü şeyi uzmanından öğrenmemi sağladı, saçma sapan insanlara ihtiyaç duymadan yeni yeni hobiler edindim. Bir ara oturup derli toplu bu insanları belki bir gün birilerinin işine yarar düşüncesiyle toparlamak istiyorum ancak bu başka bir zamana kalmak durumunda. Bugün sadece de o insanlardan birinden bahsedeceğim. 

   Bahsimize konu olacak kişi Iohan Gueorguiev, soyadını yazmakta her zaman zorlanıyorum. Kendisini 2018 yılında yine tesadüfen Youtube'da gezerken bulmuştum. Kapalı bir kış günü önüme Alaska videoları düştü. Hikayesini merak edip biraz kanalda gezinince bisikletle Amerika'nın en kuzeyinden başlayıp Arjantin'e kadar inmeyi planladığını öğrendim. O ara aralıksız videolarını izledim, bu esnada bir miktar da gaza gelip birkaç uzun tura da çıktığımı reddedemeyeceğim. Kuzey'in o acımasız kışında verdiği mücadeleyi görüp gaza gelmemek ne mümkün.

    Ne yazık ki Iohan'ı kaybettik, geçtiğimiz sene Eylül ayında Twitter'da çok alakasız bir şekilde vefat haberine denk geldim, intihardan falan bahsedilince inanamadım. Kontrol etmek istesem de kaynak bulamadım, ertesi gün ancak doğru dürüst bilgiler edinebildim. Meğersem Iohan 19 Ağustos'ta intihar etmiş, uzun süredir uyku apnesi kaynaklı uykusuzluk problemleri yaşıyormuş, ölümünü bu sebebe bağlıyorlar, zaten başka da bir şey yazılmadı konuyla alakalı. Tek başına kaldığı evinde günler sonra ölü bulunmuş. İnsan bir sürü plan yaparken de böyle işlere kalkışabiliyormuş demek ki. Bu sene vefat yıldönümünde küçük de olsa bir şeyler yapmak istedim, en sevdiğim İstanbul rotasında bir sonraki postta paylaşacağım turu yapmaya karar verdim. Bu güne dair defterde de bir şeyler kalsın  diye kısa bir eskiz yaptım vapurda. Eğer göz atmak isterseniz Iohan'ın sitesini ve Youtube kanalını aşağıya bırakıyorum.

Iohan Gueorguiev'in Youtube kanalı

Bike Wanderer Websitesi

Phill Tippett's MAD GOD Üzerine

    Nedense başlı başına Stop-Motion'a Amerikan sineması çoğunlukla çocuk filmlerinde  yer veriyor, burada kastettiğim şey CGI öncesi zamanda filmlerde kullanılan efektlerden ziyade baştan sonra Stop-Motion ile yapılan filmler. Aslında belki sadece Stop-Motion'a değil çizgi film veya animasyon tekniklerini de Hollywood neredeyse hep bu şekilde kullanmış. Çoğu zaman animelerde gördüğümüz yetişkin içeriği spektrumu ne yazık ki Amerikan çizgi filmlerinde veya animasyonlarında yok. Düşüncelerimi doğru anlatabildim mi bilmiyorum ama bugün size Mad God filminden bahsedeceğim.

14 Ağustos 2022 Pazar

Blender'da ilk Fizik Simülasyonu

    Ne kadar kaçmaya çalışsam da sonunda yolum işin fizik simülasyonları kısmına düştü. 3D'de tam bir şeyler öğreniyorum derken öyle şeyler çıkıyor ki insanın karşısına o bir anlık çok şey öğrenmişsiniz hissini tokat gibi suratınızın ortasına savurabiliyor, en azından benim tecrübem böyle. Hala Ian Hubert'in tutorialleri üzerinden devam ediyorum. Son bir buçuk haftada o kadar basit sorunlar beni o kadar çok oyaladı ki buraya bazı notlar eklemenin iyi olacağını düşündüm. Yanımda sürekli defter taşımaktansa telefondan blogu açmak daha kolay geldiği için blogda tutuyorum notlarımı, belki birilerinin de işine yarar. Şimdi bu videoyu hazırlarken aşama aşama yaptıklarıma geçiyorum.

8 Ağustos 2022 Pazartesi

Heybeli Ada, Elektrik Panosu

 


     Bazı sokak objeleri insana yerinden dolayı ne kadar memnuniyetsiz olduğunu hissettirebiliyor. Bazı rögar kapaklarının ağız kısmı tam oturmuyor, ızgara yol seviyesinden yukarıda olabiliyor veya daracık kaldırımdaki aydınlatma direği her an düşecekmiş gibi size bakabiliyor. Bu elektrik panosunu üşendiğim veya kolaya kaçtığım için çizdiğimi düşünürseniz açıkçası ilk aşamada sizleri suçlayamam ancak aramızın biraz limoni olmayacağının garantisini de veremem. Panoyu asıl çizme sebebim bulunduğu yerde son derece huzurlu ve sakin görünmesiydi. Üstünde incir yaprakları, yanlarında sarmaşıklar ve çevresinde küçük otlarla gayet memnundu halinden. Ne kadar zamandır orada olduğu konusunda herhangi bir fikrim yok ancak nedense kendime biraz yakın hissettim.

7 Ağustos 2022 Pazar

USk İstanbul Heybeliada Buluşması

 

     USk İstanbul'u ilk kurduğumuz günden bu yana Adalar'da buluşma yapmak istiyor ancak buna bayağı bir üşeniyorduk. Bir anlık gaza geliş sonrası yapalım artık dedik ve açıkçası ben pek de katılımın olmayacağı bir buluşma beklentisi içerisindeydim. Derken buluşma günü 14 cesur insanla birlikte gemideydik. Hatırlayamadığım kadar uzun bir süre sonra ilk defa bir buluşmada üç resim çizebildim. Blogda son günlerde yaşadığımız bombardımanın da sebebi işte budur. Bir itirafında vakti gelmiş gibi duruyor şu anda, adada ada temalı resimler çizmek isterken adayla zerre alakası olmayan resimler yapıp geldim. Aşağıda göreceğiniz resimde de hemen hemen ülkenin here yanında benzerini görebileceğiniz bu binaları çizdim. Bir de sonraki postta paylaşacağım bir elektrik panosu var. 

     Bu buluşmanın ilginç yanı ilk defa bir blog okuyucusuyla denk gelmem oldu, bir kişi de bir kişidir. Yazılı kısımlara kimse bakmıyor diye rahat rahat atıp tutuyordum, Suzan Hanım sizin blogunuzu takip ediyorum dediğinde ne kadar utandım anlatamam. Kim bilir ne rezilliklere şahit oldu. 



6 Ağustos 2022 Cumartesi

Şantiye Öncesi

 

     Art arda post paylaşınca kendimi albümünü gösteren yaşlı amcalar gibi hissediyorum, bu resmi paylaşmakla paylaşmamak arasında gidip gelirken düşüncelerim bir şekilde onlara biraz kulak tıkadım ve bu da sonuçta bir anıdır deyip paylaşmanın daha doğru olduğu sonucuna vardım. Sanırım baharın ilk günlerindeydi Gülhane buluşmamız, o zaman bu resmi çizdiğimiz Sarayburnu'nda göz kanatan şantiye konteynerleri ve çitleri yoktu.

5 Ağustos 2022 Cuma

Nora Restoran Çizimi

 

     Yol kenarlarında köpük türevi, strafor gibi malzemelerle dekore edilmiş, terkedilmiş görünümü veren lokanta, restoran veya otel binalarına bayılıyorum. Yollarımızın kenarında böyle bir sürü uğrayanı olmayan meşhur köfteci, bilmem ne kebapçısı var. Bu tür yapıları ilk yapıldıkları haliyle pek sevmiyorum, ben daha çok bu hafif malzemelerin zamanla oluşturduğu eskimiş görüntüyü seviyorum. En kötü eskiyen binalar genelde bu tarz dekore edilmiş binalar oluyor, öyle yığma taş binalar gibi anlı şanlı eskiyemiyorlar. Saçma sapan yırtılmalar, muz kabuğu gibi yapıdan soyulmalar, içerden yalıtım malzemelerinin fışkırdığı yarıklar şeklinde gerçekleşiyor çoğu zaman bu eskime. Benim yıllar geçtikçe eskiyip sonunda parçalanarak çöpü boylayan strafor diorama zeminlerinden beter oluyorlar. Şile yolu üzerinde Ömerli civarında çizdiğim bu binayı yeni sayabiliriz aslında şu anda, belki yıllar sonra iyice eskidiğinde o görüntüyü de kağıda döker ve ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim bir gün.

4 Ağustos 2022 Perşembe

Fenerbahçe Buluşmasından Bir Resim Daha


     Bu aralar şanslısınız çok fazla resim olduğu için çene çalamıyorum, bir de bir sürü şey olsa da aklımda yazana kadar uçup gidiyor. Arada not alsam sonradan kullanmak için güzel olabilir aslında ancak bunun için biraz daha az üşenmek gerekiyor. Neyse şimdilik çenemi kapatıyor ve geçen Fenerbahçe Buluşması'nda yapmış olduğum ikinci resimle sizi baş başa bırakıyorum.

3 Ağustos 2022 Çarşamba

Fenerbahçe Parkı buluşması

 

     Bu ara bayağı çizim birikti nasıl olduysa, son buluşmalarda kötü de olsa çizim yapmak için uğraşıyorum. Bunları bugün paylaşırım yarın paylaşırım derken de çarpıntı yapmaya yetecek kadar resim birikmiş. Nedense geride bir şeyler bırakınca fiziksel olarak da kötü oluyorum, çok geçmeden çarpıntı başlıyor. Bazen zar zor hatırlamadığım şeyler bile mahvetmeye yetiyor, oturup düşünüp geriye dönük o sorunu halletmem gerekiyor.

     Konuyu daha fazla uzatmadan konuya gelelim. Bu buluşmamız iki hafta önceydi aslında, Fenerbahçe parkında gerçekleştirmiştik. Oskarnello'nun Matzerath'ın mezarı başında kendi kendini sorgulaması gibi ben de boş defter karşısında "çizmeli miyim? çizmemeli miyim?" diye kendimi sorguladıktan sonra elime defteri kalemi alıp yaptığım bir buluşma oldu bayağı bir aradan sonra. Bir değil iki tane resim çizdim.

2 Ağustos 2022 Salı

Bazı Türlerle Garip Yakınlaşmalar...


     Kuşlara dinozorları düşünmeden bakamıyorum, hele de böylesi iri sayılabilecek kuşlara. Geçtiğimiz hafta Heybeliada'da gerçekleştirdiğimiz buluşmada Ruhban Okulu'nun bahçesinde bu arkadaş vardı. Ne yapacağını görmek için elimdeki yer fıstığından bir parça uzattım ve hemen atladığını gözlemledim, sonrasında hayvanı çizebilmek için beslemeye devam ettim. Bir yerden sonra görevi çizer bir arkadaşım devraldı ve kuşu çizene kadar oyaladı. 

     Hayvan elimdeki fıstığı almak için her gaga vuruşunda damarlarında hala çağlar öncesinden de olsa atalarının kanını taşıdığını gösteriyordu. Çizerken de bir yandan da aklıma şu soru geldi, acaba dinozorlarda da erkekler böyle rengarenk miydi? 

     Böyle böyle düşünürken resmi tamamladım, sonra pek hoşuma gitmedi-hala canlı varlıkları çizmekte zorlanıyorum-arka plandaki ağacı ve çalıları da ekledim sahneye. Böylesi bir güzelliğe bu kadar yakın olmak nefes kesiciydi. Kim bilir bir İspermeçeti veya Orcayı canlı canlı görsem ne yapardım? Bunu düşününce de aklıma yine Melville geldi, acaba o modern tekniklerle elde ettiğimiz bu canavarların su altı görüntülerini görse, seslerini ve onlar hakkında öğrendiğimiz yeni bilgileri duysa neler yapardı? Çizim biterken bu sorular da yavaş yavaş yerini ayrı bir dinginliğe bıraktı, sorasında kuş geriye doğru dönerken kuyruğunun ucundaki tüyleri yüzüme sakince sürüp olay yerini terk etti.