28 Kasım 2020 Cumartesi

2020'nin Güzelleri

      Senenin bitmesine çok az zaman kalmışken söyle bir hesaplarımı taradım ve bu sene yapmış olduğum modellerin küçük bir listesini çıkardım. Hazır listeyi de çıkarmışken kitler üzerine biraz konuşmak ve seneyi modelcilik açısından değerlendirmek istedim.  Tam bir incelemeden ziyade genel olarak kitlerden birkaç cümleyle bahsetmek ve belki de hangi kiti yapacağına karar veremeyenlere biraz yardımcı olmaya çalışmak olabilir bu yazının amacı. İlerledikçe göreceğiniz üzere tanklardan bahsetmedim çünkü pek alanım değil ve severek yaptığım şeyler de değiller. Bu girişin ardından hadi kitlere bakalım.

25 Kasım 2020 Çarşamba

Edirne'den Notlar - 2

 

     Üzerinden uzun yıllar geçse de savaşın izleri bir şehrin üzerinden kolay kolay silinmiyor. Zannediyorum bu yüzden Edirne'ye her gidişimde çok garip hissediyorum. Şehrin ıssız köşelerinde her zaman insanın ağzını açık bırakacak bir şeyler çıkıyor. Çok derinlerden gelen bir dürtüyle çizmek istiyorum gördüklerimi. Bu veya buna yakın duyguları çok çok az yerde hissettiğimi söylemem gerekiyor. Ömrümün bir kısmında Edirne'ye en az bir hafta verip yaya vaziyette tüm şehri gezmek ve kayıt altına almak istiyorum. 

16 Kasım 2020 Pazartesi

Edirne'den Notlar

 

     Geçtiğimiz günlerde diğer ekipteki arkadaşlara bir yardım eli uzatmak maksadıyla Edirne'ye gitmiştik. Arkadaşların o günkü görev yeri şehrin dışında uzun zamandır terkedilmiş halde bulunan bir çöp alanıydı. Alan çok yakın zamanda toprakla örtülmüş olduğundan herhalde çölün ortasında gibi hissetmeme neden oldu. Bu çizimdeki yapı alanın nispeten yeşil kısmında yer alıyordu. Biraz renklerle oynamak istedim ama kağıt çok izin vermedi. Açıkcası ben de çok koyu girdim birden sonuç pek istediğim gibi olmadı. Edirne Türkiye sınırları içerisinde en enteresan yapılara ev sahipliği yapan şehirlerden. Kesinlikle ilerleyen yıllarda buraya birkaç günlük bir eskiz seferi düzenlemek istiyorum.

15 Kasım 2020 Pazar

Değişmeyen Sorunlar Üzerine

     Yıllardır çiziyor olmama rağmen defter sorunum hala devam ediyor, bir türlü o anka kuşunu bulamadım. Denemediğim şey kalmadı. Hem not alabileceğim, hem de suluboyaya dayanacak bir defter denk gelmedi hiç. Bir de kağıt rengi meselesi var ki sormayın; fildişi rengi kağıt tutkum beni mahvetti. Not alırken çok tatlı duran fildişi kağıt üzerinde fırçalar gezinmeye kalkınca anasına küfredilmişçesine çıldırıp renkleri mahvediyor, huysuz ve sivilceli bir ergen gibi tavır alıyor. Bak çocuğum burası Türkiye, burada İsveç çakısı gibi olacaksın, her işe yaramazsan piyasada tutunamazsın, sevmezler seni dedim. Çizime ayrı, nota ayrı, boyamaya ayrı defter almaz burada kimse aklını kullan dedikçe aramız açıldı. Sanki kötülüğüne söylüyorum, ne hali varsa görsün canım banane dedirtti sonunda. Bu yeni jenerasyon kağıtları anlamak da çok zor iş.

30 Ekim 2020 Cuma

Zvezda Russian Naval Fighter Sukhoi Su-33 Flanker-D Kiti İncelemesi (1/72)

1996 yılında USS San Jacinto gemisinden  askerlerin Kuznetsov'u ziyaretleri esnasında bir Su-33
-Tarihçe-
    Bugün sizlere henüz tamamlamış olduğum bir kitten bahsetmek istiyorum. Daha önce burada bazı Doğu bloku ülkeleri tarafından kullanılmakta olan Sukhoi Su-27SM uçağının yine Zvezda tarafından kalıplanan ve Revell tarafından da yeniden kutulanan kitini incelemiştik. Bu sefer bahsedeceğimiz kit yine bir Flanker varyantı olan Su-27K Naval Flanker, yani Su-33 Flanker D. Soğuk savaş sonlarına doğru Sovyetler ellerindeki gemilerde kullandıkları uçaklardan yana dertlidir ve yeni gemilerinde kullanılmak üzere yeni bir donanma uçağı istemektedirler. Bu görev için sıfırdan bir uçak tasarlamak yerine ekonomik nedenlerden ötürü mevcut durumda elde bulunan Su-27 ve Mig-29'ların uçak gemisine uygun hale getirilmesine karar veriliyor. Su-27 halihazırda kendini defalarca kanıtlamış bir uçak olsa da uçak gemilerinde görev yapacak hale gelebilmesi için bir sürü değişikliğe ihtiyaç duymaktadır, ancak bunlardan bahsetmeden önce denizlerin bahtsız uçak gemisi Amiral Kuznetsov gemisine biraz değinelim.

27 Ekim 2020 Salı

Hafifleyen Resimlerin Hikayesi

 

     Sanırım yavaş yavaş çizimi mürekkebe boğma takıntımdan sıyrılıyorum. Biraz da üşengeçlikten olacak, sahneyi kağıda oturtup biraz detaylar ortaya çıkmaya başlayınca fırçaya sarılmak istiyorum hemen. Eskiden bu işler böyle değildi, taslağı çizdikten sonra çok dikkat isteyen ve benim gibi sakar ve dağınık bünyeleri mahveden bir mürekkepleme sahfası başlardı. Ardından çizgiye boğulmuş sayfa silinir ve renklendirme aşamasına geçilirdi. Mürekkeplemeden bu şekilde sıvışacağımı hiç düşünmemiştim, ben uzun ve yorucu yıllar sonunda sayfalarımdaki çizgiler bir bir eksilecek ve sonunda öyle resimler yapacaktım ki ne bir eksik, ne bir fazla sayıda cizgi ve fırça darbesi olacaktı resmimde diye hayal ederdim hep. Muhtemelen yüzlerce kez şu İbranı atasözünü duymuşsunuzdur: Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset. İşte benim planlarım da bu şekilde son buldu. Bir sanat güneşi olmak varken yine üşengeç bir sokak çizeri olarak yaşamaya devam edeceğim.



22 Ekim 2020 Perşembe

#uskistchallenge

 


  Usk İstanbul’da işin nerelere varabileceğini kestirmek çok zor. Yerin altında ve üstünde her türlü ortamda çizmeye hazırdım ancak ne istediler dersiniz; yemeğizi çizmeyi. Eşimin sevgiyle yaptığı yemeklere hunharca saldırmak varken biz tabagın karsisina oturup efendi efendi cizdik. Ne diyecegimi bilemiyorum

Usk Istanbul Maltepe Buluşması

 


     Bildiğiniz üzere Usk Istanbul olarak aylardır buluşamıyorduk, en son Mart ayında bir buluşma yapmıştık yanılmıyorsam. Bu süre zarfında kimseyi riske atmamak adına buluşma yapmadık, fakat bir süre sonra birlikte çizmeyi ne kadar özlediğimizi fark ettik. Küçücük de olsa bir buluşma ayarladık kendi aramızda ve bayağıdır yapmadığımız buluşmamızı gerçekleştirdik. Evde çizim yapmayı pek sevmediğimi daha önce sizlere anlatmıştım. Haliyle şu ortamda dışarıya çıkmak da insanı biraz korkutuyor. Bir de üstüne soğuk mevsimler kapıya dayanmışken eskisi gibi çıkıp dışarıda çizim yapmak eskisi kadar kolay olmayacak sanırım. 


14 Eylül 2020 Pazartesi

Swift - Artesania Latina


     Bu senenin ilk yarısı benim için çok ilginçti desem kimse için şaşırtıcı olmaz herhalde. Anketlerden anladığım kadarıyla geleceğe dair ümidi giderek azalan tek ben değilim. Çoğu insanın ileriye baktığında gördüğü manzara en az benimkisi kadar karanlık. Belki de bu yüzden bayağıdır derinden motivasyon eksikliği hissediyorum. Ne resim çizme isteği var içimde, ne maket ne de başka bir şey. Giderek tembel bir yaratığa dönüşmeye başladım. Bu süreçte farklı şeyler denemenin güzel olabileceğini düşünerek ahşap modelcilik işine bir gireyim dedim. Bir tane başarısız kayık denemesi sonrası bu gördüğünüz modele başlamaya niyetlendim. Kiti maketçilerde ararken Letgo'da gayet uygun bir fiyata görünce kaçırmadım, hemen almak istedim. Adettendir, biri bir maket kitini yarı fiyatına satıyorsa "Maketi mi bırakıyorsun hocam?" diye sorulur.

17 Haziran 2020 Çarşamba

Verlinden Productions, 1:32 HMS Victory Gun Deck Kiti İncelemesi

     Bugün yine bir kit incelemiz var, bu sefer ki inceleme benim için biraz duygusal olacak. Kit yukarıda başlıkta da göreceğiniz üzere Verlinden Productions üretimi HMS Victory Gun Deck resin kiti. Açıkcası bu bir inceleme yazısından çok benim kit hakkındaki hislerim olacak. 

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Duyar Kasıcılık Üzerine



     Eskiden geleceğe dair insanların daha hoşgörülü olacağına dair iyimser bir düşüncem vardı. Zaman geçtikçe bu görüşüm çok radikal bir biçimde değişti, fakat bunun sebebi aklınıza ilk gelen kişi ve kurumlar değil. Aksine kendini demokrat ve düşünce özgürlüğünden yana konumlandırdığını düşünen insanlar. Bu doğruluğun ve adaletin temsilcisi yüce insanlar tarafından linç edilmeden bir şeyler üretmek pek de mümkün değil günümüzde. Bu gereksiz duyarlara rağmen hala insanlar nasıl üretmeye devam ediyor pek anlayamıyorum doğrusu. Yukarıdaki çizimle konumuzun pek alakası yok aslınca ancak bu günlerde sabah akşam birilerinin sosyal medyada gereksiz yere linç edildiğini görünce konuya girişim de böyle oldu. Bu küçük ekosistem de tamamen maketçiliğin ürünü. Bir dioramadan kalan farklı çeşitlerde yosunları içinde biraz kum bulunan vernik şişesine koyunca böyle bir dünya oluştu. Önceleri iki ana yosun türü birbirini yiyordu. Sonra birden her yanı küf sarmaya başladı. Şu anda yosunlar yaşıyor mu emin değilim, küf korkusundan kapağı da açmak istemiyorum, bakalım ilerleyen günlerde neler olacak?

19 Mayıs 2020 Salı

Silikon İle Parça Kopyalama Denemesi



     Geçtiğimiz günlerde elime rahmetli Francois Verlinden'in şimdilerde üretilmeyen muhteşem bir kiti geçti. Kit hakkında daha uzun ve güzel bir yazı yazmayı planladığım için şimdilik sadece ismini söyleyerek konuyu geçiştireceğim. Bahsi geçen kit Verlinden Productions tarafından üretilen HMS Victory gemisine ait topçu güvertesi seti. Araştırdığım kadarıyla online platformlarda da pek fazla bulunabilen bir kit değil. Son birkaç tanesini ebay'de 200-300 dolar fiyata gördüm. Kitimiz tam bir sanat eseri ve aynı zamanda artık maketçilik tarihi açısından önemli bir eser konumunda olduğu için orjinalini saklayıp resim kopyasını çıkarıp yapmayı planlıyorum. Bu yüzden geç de olsa kalıplama ve döküm işlerini öğrenmem gerekiyor. İlk olarak evde "RTV kalıp silikonu olmadığı için çekomastik silikonla ne kadar bu iş yapılabilir?" denemesini gerçekleştirmek istedim. Parçalara silikonun tamamen yapışması riskine karşı bulaşık deterjanı ile kapladım ve silikonu parçaların etrafına boca ettim. Malzemenin kuruması birkaç gün aldı. Sonrasında "polyester reçine yerine acaba epoksi reçine kullansam nasıl olur acaba?" diyerek kalıpların içine epoksiyi bastım. Sonucu görmek için sabırsızlanıyordum. Ancak döküm esnasında şahit olduğum bazı olaylar sonuç konusunda beni umutsuzluğa düşürmüştü çoktan. Silikon içerisinde ne kadar dikkat etsem de hava kabarcıkları kalmış ve döküm esnasında kimi kalıplardan akan epoksi masamı mahvetmişti. 

12 Mayıs 2020 Salı

Penceredeki Misafirler


     Her gün pencerelerinizde beliren kuşların geçmişte yaşamış olan devasa yırtıcıların akrabaları olduğunu fark ettiğinizde siz de hafiften irkiliyor musunuz? Düşünsenize bu karşılaşma bizler ve onların milyonlarca yıl önceki halleri arasında olsa ne gibi maceralar yaşanırdı. Bu resimde de günümüz dinozorlarından biri var aslında. Birkaç kere kuluçkaya yatma denemesi oldu yapraklar arasında, ancak her seferinde kargaların tacizine uğradı ve yumurtalarını kaybetti. Son seferde üç yumurta yapmıştı ancak bunlar da kargaya yem olmuş. Sonrasında bir daha denemediler. 

5 Mayıs 2020 Salı

Kutularda Birikenler



     Bugün yine depresif bir yerden konuya giriyorum. Sebebi özetle şu: bayağıdır aradığım bir kit vardı. Üretici firma kapanalı yıllar olmuş, hatta firma sahipleri dahi geçtiğimiz senelerde çoktan terk-i diyar eylemişlerdi. Kiti ararken eski bir maketçinin zulasında buldum ve aldım, henüz teslim alamamış olsam da en azından kiti bulabilmiş olmanın verdiği sevinçle yetiniyorum şimdilik. Eski bir maketçi diyorum çünkü bu abimiz koleksiyonuna bakılırsa yılların maketçisi. Tarafımdan aranmakta olan kit eskiden de fazlaca talep edilen ürünlerden biri olduğu için eminim severek aldı ve belki de hiç dokunamadı. Yukarıdaki çizmiş olduğum resme bağlanacağımız nokta işte tam da burası. Bu kutular içerisinde de benim yıllardır bir şekilde toplamakta olduğum ıvır zıvırlar bulunuyor. Artık çekmeceler, masa altları, dolaplar almadığı için kutulayıp depoya sallıyorum bir çok şeyi. Böyle giderse beş on seneye evde adım atacak yer kalmayacak. Sanırım bir yaşa gelince insan zorunlu olarak malzemeleri elden çıkarıyor. Umarız tüm bu biriktirilen malzemeler ileride hakettikleri yeri bulurlar.



18 Nisan 2020 Cumartesi

Taklitlerle Aslını Yaşatmaca - 01


Dün David Roberts'ın resimlerini paylaşırken aklıma bir fikir geldi. Yeni şeyler öğrenmek için ustaların resimlerini taklit etmek iyidir derler, o yüzden ben de yeni defterime bir David Roberts resmini taklit ederek başlayayım dedim. Yeni defterim konusunda ilerleyen günlerde bir yazı yazmayı planlıyorum. Benim için ilginç bir deneyim oldu. Bu defteri tamamen Eski Mısır resimleri ile mi doldursam diye düşünüyorum. Her neyse seçmiş olduğum resim aslında taş baskı bir resimdi, bu sebepten aslında hangi teknikle nasıl boyamış görmek benim gibiler için çok da kolay değil. Elden geldiğince benzetmeye çalışarak ve bir miktar da resmin orjinalini sadeleştirerek yukarıdaki resmi yapmış oldum. Bu tür çalışmaların bir sürü yararı oluyor, öncelikle insan kompozisyon oluşturmayı ve hangi unsurları nasıl ele almak gerektiğini öğreniyor. Aslında herkesin düşündüğünün aksine en güzel resimler en güzel sahnelerden çıkmıyor. En güzel sahne diye nitelendirdiğimiz şeylerin resimleri genelde birbirinin kopyası ve hiçbir çekiciliği olmayan karelere dönüşüyor. O yüzden bakmayı ve kağıda uygun sahneyi bulmak çok önemli.

17 Nisan 2020 Cuma

David Roberts Üzerine

     Bugünlerde sürekli eskiden bakmaktan zevk aldığım ve tekrardan bakmak istediğim tabloları, resimleri arayıp bulamamaktan yana problem yaşıyorum. Fark ettiğiniz üzere blogu kişisel not defterim gibi kullandığım için bu bahsettiğim resimleri ve ressamlarını da buraya kaydetsem mi diye düşünüyordum ne zamandır. Zaten duvarlar arasına kısılı kaldığımız bu günlerde kendi çizimlerimi ne yazık ki paylaşamıyorum malum sebeplerden. Evde çizim yapmak dışarıda çizim yapmak kadar zevkli değil ne yazık ki. Blogun bugünkü konuğu David Roberts. Eski Mısır sevdalısı her bireyin gözü mutlaka Roberts'ın litografik baskıyla üretilmiş gravürlerine aşinadır. Şimdi biraz David Roberts'tan bahsedip sizi benim çok sevdiğim birkaç eseri ile başbaşa bırakacağım.

11 Nisan 2020 Cumartesi

Her Zaman Dağınık...




     Hayatının büyük bir çoğunluğunu masada geçiren benim gibi birinin şu anda kullandığı masayı görüyorsunuz. Uzun bir zamandır bu masayı kullanıyorum. Masanın alanı ne kadar büyürse büyüsün değişmeyen tek bir bir durum var, o da yer yetmezliği. Ne kadar geniş masam olursa o kadar az yerim kalıyor. Bu masanın da normalde yerleşim düzeni bu şekilde değildi. Yazıcı yukarıda ve alt tarafı da boştu. Sonradan maket ölçekleri değişince kutular daha fazla yer kaplamaya başladı ve gördüğünüz gibi alt taraflar da doldu. Şu anda bilgisayarın önünde 40 cm'lik bir çalışma alanım var, bu kısmı olabildiğince boş tutmaya çalışsam da çoğu zaman başaramıyorum. Ne yazık ki bu resmi boynum tamamen tutulmuş vaziyette çizdim, maketten yahut bilgisayardan uzak kalabilmemin tek yolu buydu. Ancak baş ne eğik vaziyette uzun süre durmak da hiç iyi gelmedi, acılar içerisinde tamamlanmış bir resim var karşınızda.

     Konu dışı ancak kaşla göz arası bloggler'a yine güncelleme gelmiş, saçma sapan bir hal almış. Yazmayalım diye mi yapıyorlar bunu anlamıyorum. Bir şeyi günden güne nasıl daha kullanışsız ve yavaş hale getiririz öğrenmek istiyorsanız rehberiniz Blogger olmalı. 

14 Mart 2020 Cumartesi

COVID-19 ve Urban Sketching


     Virüs korkusunun tüm tüm dünyayı sardığı şu günlerde yerel USk grupları da buluşmalarını iptal etmiş durumda. Biz de USk İstanbul olarak garip bir buluşma yöntemi denedik. Buluşmamızı sanal olarak gerçekleştirdik. Her çizer evinde yahut oturduğu yerde aynı zaman zarfında çizimini yaparak bunları paylaştı. Yukarıda gördüğünüz çizim de bendenizin çizimidir. Hazır öğrenciler yokken soluğu yine Santral İstanbul'da aldım.

Kötü Kağıt Pişmanlıktır!


     Başlıktaki kötü kağıt meselesi aslında kalitesizlikten ziyade amaca yönelik olmayan manasında kullanılmıştır. Geçtiğimiz gün eşimi beklerken vakti değerlendirmek adına çizecek bir şeyler arayışına girdim. Mevsimsel alerji ile birlikte kontur yetersizliği de baş gösterdiği için uygun sahne bulmak kolay olmadı. Çizim sonrası çizgisiz teknikte biraz daha fazla katmanla çalışmak gerektiği için kağıdı fazlaca yordum zannediyorum. Sahne güzel olsa da renkler iyice kaydı. Kağıdın buruşukluğuna bir de renklerin homojen biçimde dağılmaması eklenince resim kafamda kurduğumdan çok daha uzaklara koşar adımlarla gitti. Bu da bana üç milyon beşyüz elli bin üçyüzotuzuncu ders olsun.

12 Mart 2020 Perşembe

Baharla Gelen Garip Hisler


     Yine bir bahar ayı ve yine ben çizgisiz resim çalışmalarına başlamış durumdayım. Yılın bu bölümü beni hep aynı istek yakıp kavuruyor. Bu tarz çalışmalara bakıp bakıp kuduruyorum. Bu aralar içimde apayrı bir resim yapma isteği var, sanırım yeterince çizim yapamamaktan kaynaklanıyor bu durum. Biraz para kazandırdığı için maketlere tüm zamanımı ayırmak durumunda kalmamdan ötürü gönlümce çizemiyorum, oysa uzun zamandır aradığım ideal defteri bulmuş gibiyim. Tez zamanda eski günlere dönebilmeyi isterdim. Bazı şeylere farkında olmadan o kadar bağlanmışım ki. Henüz güneşin ışıklarının ulaşmadığı bir benzin istasyonunda arabadan inince insanın nefesini kesen soğuğu çok özledim. Bitkiler ortalıkta yokken kilometrelerce alanda çırılçıplak uzanan topografyayı izlemeyi özledim. Şimdi beynimde sürekli birbirinden bağımsız, bölük pörçük anılar dolanıyor. Adını hatırlamadığım bir yerde ve zamanda geçen şeyler. Dişimi fırçalarken, not alırken, ayakkabımı çıkarırken hep aklıma geliyorlar. Sanırım kapalı alan bana yaramıyor. En çok hasta olduğum senem bu seneydi, ne iyileşebildim ne de düzgün hasta olabildim. Hep her şey arafta. 



9 Mart 2020 Pazartesi

Usk Istanbul Santral İstanbul Buluşması


     Uzun zamandan sonra İstanbul'da ilk defa bir banka yahut masaya oturup resim yapabildim. Bu hissi yıllardır yaşamamıştım. Sebebi de belediyenin üç kuruş getirme ihtimali olan her yeri birilerine kiralaması. Ne yazık ki bu durumun siyasi partilerle de çok alakası olmadığını gördük. Kim gelirse gelsin düşünce aynı. Ülkenin büyük çoğunluğu asgari ücretlere çalışırken belediyenin bu bakış açısı sinir bozucu. İnsanlar da bu duruma nedense çok alışkın, kimse de garipsemiyor. Hadi diyelim berbat bir kahveye yirmi lira vermeye de razısınız, yine yeterli değil. Mekan işletmecilerinin derdi yüksek devinim, yani sizin bir masaya oturup çizim yapmanız demek adamın müşteri kaybetmesi demek. Bu yüzden özellikle haftasonu manzaralı bir yerde oturup çizim yapmaya kalkışırsanız başınıza geleceklere hazır olmanız gerekiyor. Bu sebeplerden ötürü bu şehirde hala böyle yerlerin bulunabiliyor olması bir mucize oldu bizim için. 

16 Şubat 2020 Pazar

Kısmet'le Bir Gün


     Bazen birkaç cümle beni gerçeklikten koparmaya yetebiliyor, bu sistem nasıl işliyor bilmiyorum. Saniyeler içerisinde bulunduğum duruma tamamen yabancılaşabiliyorum. Yorumlama kabiliyetim sönümleniyor, bunda biraz panik atak bir bünyeye sahip olmamın da katkısı büyük. İnsanın aklına sahip olabilmesi büyük meziyet, delirmemek imkan sınırlarının çok dışarısında. Yine o berbat heyecan sarıyor, nabzım sapıtmış halde ne olduğunu anlamaya çabalıyorum. Bu durumda ne yapmam gerektiğini hala öğrenebilmiş değilim, çabalıyorum bunun için. Geçtiğimiz günlerde sürekli artan dozda deniz içeren filmler izledim, oyun oynadım, bir şeyler okudum. Bir de bugün Rahmi Koç Müzesi'nde gemileri görünce aklım hepten gitti.

8 Şubat 2020 Cumartesi

Haliç Sahili, Makbul İbrahim Paşa Camii Yan Sokağı Çizim Çalışması


     Gördüğünüz üzere çizeriniz dur durak bilmeden çiziyor bu sene, ancak yapmaması gereken hataları da yapmaya devam etmiyor değil. Bu resimde aslında çok güzel bir resim olması gerekirken plansızlık ve öngörüsüzlük sebebiyle bir türlü bitmeyen ve sonrasında çileye dönüşen resimler arasına ilk sıralardan giriş yaptı. Sebebi şu, resmi çizerken bir şekilde kontursuz devam edeceğimi düşünerek detaylara dikkat etmedim ve sonrasında ise bunu unutup mürekkeplemeye başladım. Resim büyük olunca detaylara da sonradan girmeye üşendim ve aslında çok güzel doku örneklerini yansıtamadım, neticede ortaya -en azından bir kısmı için- detaysız böyle bir şey çıktı. Ben kompozisyonu beğensem de işleme tarzımı beğenmedim, bakalım sizler ne düşüneceksiniz.

7 Şubat 2020 Cuma

Yeni Defterim ve İlginç Boyama Denemeleri


     Hiç bilinçsizce çok güzel yaptığınız şeyler oluyor mu? Ben bu haftasonu hiç farkında olmadan garip bir çalışmaya imza attım. Süreç şöyle başladı, buluşa yerimiz Perşembe Pazarı idi ve haftasonu hava gayet iyi görünüyordu. Havanın güneşli olacağını öğrenince daha çok gölgelere odaklanacağım az renk kullanarak oluşturacağım bir resme odaklanmak istedim. Bu yüzden buluşma öncesinde gece defterimin bir sayfasını belirlediğim bir renge tamamen boyadım ve altlık olarak bu rengi kullanmaya karar verdim. Arazide çizimleri yapıp boyadım ve sonrasında eve döndüğümde resmi taradım. Resmin bu hali gayet hoşuma gitse de resim üzerinde oynamaya devam ettim ve çok ilginç bir şey oldu, resim değerleriyle oynarken aslında çizmek istediğim resim ortaya çıktı ve bu resmi de tekrardan aşağıda sizlerle paylaştım. Yeni defterimle çok ilginç şeyler yapabiliyor olmak beni bayağı mutlu etti. Yakın zamanda sanırım bu defter için bir inceleme gelecek gibi duruyor.



6 Şubat 2020 Perşembe

Kinetic 1/48 US Navy E-2C Hawkeye Kit İncelemesi

Boxart E-2C Hawkeye K48013 Kinetic

     Bugün blogumuzun konuğu Kinetic tarafından üretilmekte olan 1/48 ölçekli E-2C US Navy Hawkeye kiti. Uçağın kendisi hakkında açık kaynaklarda zibille bilgi bulunabileceği için ben hemen inceleme faslına geçiyorum.

24 Ocak 2020 Cuma

Vardı Benim de Yıkık Yerlerim

Karaköy Tünel Çıkışı Karşısı Yıkık Bina
     Çocukken uzun bir zaman günlük tutmaya çalıştım, bu sanırım liseye kadar da sürdü. Halihazırda meraklı kardeş kontenjanları da dolu olunca sürekli bu günlükler birileri tarafından gizli gizli okunur ve yeri geldiğinde okuyucular tarafından acımasız şakalara konu edilir, en iyi ihtimalle üçüncü şahısların önünde şantaj amaçlı inceden birkaç kelime söylenir gibi yapılıp sus payı istenirdi. İlerleyen yıllarda bu alışkanlığımdan zorunlu olarak vazgeçmek durumunda kaldım. Ne yazık ki her seviyeden aile üyelerim bu notların bağımlısıydı. Ardından bir dört beş yıl kadar önce burayı açtım. Çizim blogu olsa da ben burayı günlük gibi kullandım, genelde resim çizerken insanın düşünecek çok zamanı oluyor. Bu düşünceler genelde o esnadaki dinginliği fırsat bilip zihnin karanlık köşelerinden fırladıkları için genelde beni götürecekleri yeri bilemiyorum ve vardığım yer çok karanlık olabiliyor. Buna rağmen gelecekte bir gün bu düşüncelere yeniden dalmak isteyebilirim diye kısa kısa notlar alıyorum. Buna rağmen sanırım aile fertlerimden kimse eskisi gibi düzenli bu  yeni formdaki günlüğümü okumuyor. Bazen çok derinlere de daldığım oluyor ama ilginç bir şekilde eskisi kadar ilgi çekmiyor. Halbuki önlerine bir defter koysam eminim odadan çıkar çıkmaz defterin her satırını ayrı ayrı tararlar. Gerçi kim bilir, belki artık bu durum da değişmiştir. Belki zaman bu duruma da bir el atmıştır.

23 Ocak 2020 Perşembe

Su Birikintisi

     Hiç ağaç diplerine dikkat eder misiniz? Çok küçük dünyalar sizi karşılayabilir. Mesela sürekli damlayan bir klima borusundan, yahut bozuk bir su kaynağından dolayı yer etmiş bir su birikintisinin etrafındaki küçük bir ekosistem çıkabilir birden önünüze. Yosunlar, ağaç mantarları ve diğer bitkilerle güzel bir görüntü yakalayabilirsiniz. Özellikle ağaç mantarları bu mevsimlerde çok ilgi çekici olabiliyor. Buna bir de ağaç kabuklarının dokusu, yansımalar eklenince kenar köşedeki bir su birikintisinin etrafı küçük bir orman kesitine dönüşebiliyor. Hal böyle olunca çizmesem olmaz deyip kağıda kaleme sarılıyorsunuz, sonuçta ortaya böyle bir resim çıkıyor. Ne dersiniz? Sizce de güzel bir sahne değil mi?

21 Ocak 2020 Salı

Arap Camii Ana Giriş Kapısı

     Çocukluğumdan beri duya duya artık gerçekliğinden şüphe etmeyi aklımın ucundan bile geçirmediğim hikayelerin, düşünme biçimime ne kadar da çok etki ettiğini biraz geç fark etmiş biri olabilirim. Bu hikaye kahramanlarına zamanla kazandırılan tarihi dokunulmazlık kalkanı sayesinde bu zatları mantıklı bir zeminde ele alamamış olmam üzücü. Gerçi bu olaylara dair rivayetlerin aktarım şekli, güvenilirliği her zaman bir soru işareti. Bir de geriye dönük yapılmış olan tarih yazıcılığının etkisini de metinlerden ayırt etmek o kadar kolay değil. En azından benim için öyle. Resimde gördüğünüz giriş kapısı Arap Camii'ne ait. Camiinin hikayesi de biraz ilginç. Bir kısım tarihçi 717 yılında Mesleme Bin Abdülmelik tarafından yaptırıldığını iddia ediyor, rivayete göre bizans surlarına dayanan ordu yedi yıl içerisinde İstanbulda kaldığı süre içerisinde camiiyi tamamlıyor ve sonraında ordu Şam'a dönerken camii kiliseye çeviriliyor. Diğer bir kesim ise IV. Haçlı seferleri esnasında 1200'lü yıllarda yapıldığını söylüyor. İşler bu noktada biraz karışıyor. Ben Abdülmelik'in gayrimeşru çocuğu Mesleme'nin yaptırmış olabileceğine inanıyorum, en azından Halife Abdülmelik hakkında biraz araştırma yapınca bu fikir çok da mantıksız durmuyor.

20 Ocak 2020 Pazartesi

Hoca Hanım Sk. No:15

     Her insanın hayatında çok büyük hayallerle başlayıp sonrasında mahvettiği işler olmuştur. Bu resmin hikayesinin özeti bu benim için. Sahne mükemmeldi. Arap Camii yanında, bir hurdacının önünde hurda arabaları ve bir adet havada asılı halde ağır, ne olduğunu anlayamadığım bir makine. Çizimini önce yan sayfada planladım, birkaç defa resmi kurguladıktan sonra en iyi versiyonu çizmeye başladım. Sonrasında mürekkepleyip boyama aşamasına geçmem gerekiyordu. Zaman yetişmeyince boyamayı eve bıraktım. Büyük umutlarla başladığım boyama serüveni nedense çok kötü sonuçlandı. Birbirine yakın tonlar resmin içerisinde bu kadar büyük bir alan işgal edince ve sanırım bir de bulutlu, gölgesiz havanın etkisiyle herşey birbirine girdi. Düzeltmek için yaptığım hiçbir şey işe yaramadı. Keşke mürekkeplenmiş halini önceden tarasaymışım. 

6 Ocak 2020 Pazartesi

M/S Istanbul-9(Eski Şehit Sami Akbulut) Vapuru

     Bu ülkede anlayamadığım şeylerden biri de isim değiştirme aşkı. Bu iş yeri geldiğinde çok ilginç yerlere kadar varabiliyor. Bunun son örneklerinden birine memleketim Manisa'da şahit oldum. Lise yıllarımda Manisa'nın Yunan işgalinden kurtuluşu olan 8 Eylül anısına şehrin meydanlarından birine yapılmış olan büyük bir havuz ve havuzun ortasında da günün anlam ve önemine binaen sekiz şeklinde bir heykel yapılmıştı. Geçtiğimiz günlerde Manisa sokaklarında gezerken yolumuzbu meydana düştü ve bir de ne göreyim havuzun üzerine 15 Temmuz Meydanı yazılmış. Bari sekiz şeklindeki bir havuzun üzerine yazmasaydınız. Bu kadar kolaycılığa kaçmak yerine o günü ve insanları onurlandıracak bir sürü şey yapılabilirdi diye düşünüyorum. Kamu nezdinde önemli günlerin, şahısların veya olayların yaşatılması güzel, ancak bunun yolu bu olmamalı. Çizimini yaptığım vapurun da eski ismi Şehit Sami Akbulut, şimdiki ismi ise Istanbul-9 olmuş. Şu anda Kıbrız şehidimizin ismi sadece can simitlerinin üzerinde yazıyor.

5 Ocak 2020 Pazar

Modelcilik Eleştirileri Üzerine

     Düşünmeye en çok vaktimin olduğu yerlerden birisi de sanırım banyodur. Giderde oluşmakta olan küçük girdaba bakarken aklımdan geçen düşünceleri tahmin bile edemezsiniz. Büyük ihtimalle bu birçoğumuz için böyle, bugün de aklıma şimdilerde yavaş yavaş kapanmakta olan maket forumları geldi. Her ne kadar çoğu kapanmış olsa da arşiv sitelerinden kimine ulaşmak mümkün. Haşlanmış acemi maketçilerin iniltilerini, çığlıklarını bugün bile rahatlıkla işitebilirsiniz. Nereye gidersem gideyim şu alfa "Bilmem Ne Abiler"den kurtulamıyorum. Bir şekilde her türlü platformda, ortamda varlar. Belki de ben asla öyle olamadığım için bile olabilir, bilmiyorum, ama onları bir türlü sevemiyorum. 

3 Ocak 2020 Cuma

U-292 Type VIIC/41 Denizaltı Maketi (1/144-Revell)

     Geçtiğimiz günlerden birinde sevdiğim bir arkadaşımla Kadıköy sokaklarında yürüyorduk, karnımızın açlığı giderek daha hissedilir bir hal alınca konuşmamıza bir yerlere oturup, açlığımızı gidererek devam etmeye karar verdik. Yemekten sonra oturmaya devam edip, masa işgal etme cürmünü gösterenlere yapılan muamele aklıma geldiği için ben zincir hamburgercilerden birine gidelim dedim; kendisi esnafı yaşatma, kapitalizm düşmanlığı vb. sebeplerden ötürü o civardaki lokantalardan birine girmeyi tercih etti. Yemeğimizi yedik ve planımız yemekten sonra birer çay içip sonra yola devam etmekti. Mekanda yemeğini bitiren hemen kalksın diye zaten çay hiç uğramamıştı. Her neyse garsonlar ters ters bakarken arkadaşıma: "Haydi kalkalım artık!" dedim, onun sırtı garsonlara dönük olduğu için sebebini anlamadı ve muhabbete devam etti. Sonrasında garsonlar kalkmadığımızı görünce tekrardan servis açmaya, masaya bir şeyler koyup kaldırmaya başladılar ve sonunda mesajımızı aldık deyip kalktık. Bir kere daha aynı şeyi yaşamış oldum. Belki yediğimiz şeylerin kalitesi bahsettiğim hamburgercilerden iyiydi, ancak her zamanki gibi insan muamelesi görmekten çok uzaktı. Starbucks, Burger King gibi mekanları lafa geldi mi gömsek de kimse insanı darlamıyor. Sipariş vermeseniz de kaldıran eden yok. Diğer tarafta normalin üç katı fiyata yemek yedikten sonra bir nefeslenmek için beş dakika bile oturamamak çok acı. Aynı şey ülkenin her yanında ne yazık ki var.

1 Ocak 2020 Çarşamba

Gölgeler

     Yeni yıla başlarken üzülmeli mi, sevinmeli mi karar veremiyorum. Her sene birbiri ardına o kadar çok sürprizle karşılaşıyorum ki, artık her yeni gelen yıla şüpheyle bakıyorum. Özünde yaşadıklarımız birbirine çok benzese de bünyedeki etkileri aynı olmuyor. Aynı olaylar yaşayanların sayısınca farklı etki bırakıyor. Zaman geçtikçe görüntülerin zihinde çağrıştırdıkları değişiyor. Kuşkular, akılda kalan sorular hep değişiyor. Daha doğrusu düşüncelere konu olan şeyler sabit kalsa bile üzerine sorulan sorular aynı kalmıyor, onlar da değişiyor. Değişmeyen şey bir şekilde sürekli kendimi zihinsel olarak aynı bataklıkta bulmak. Her şeye rağmen aklımdaki sorulara cevap bulabildiğim, net bir yıldı 2019. Bu yıla bir resim paylaşarak başlamak istedim. Yazdıklarım çoğu zaman resimle alakasız gibi görünse de aslında resmi yaparken düşündüklerimi yazmaya çalışıyorum genelde. Bu karalamayı yaparken aklımdaki soru şu oldu: Gerçek mi, gölge mi, şablon mu?