29 Temmuz 2018 Pazar

Atatürk Arboretumu Çizimleri


     Su üzerindeki ağaçlar, havada asılı kalmış kayalıklarla aynı etkiyi yaratıyor bende. Neden bilmiyorum biraz korkutucu ama aynı zamanda son derece çekici geliyor. Bir de ağaçların birbirinden bağımsız ve üçgen formlu olmaları bendeki bu etkiyi kuvvetlendirdi. Ortamın sessizliğini hiç bozmadan, bu kayıp ruhları tedirgin etmeden defterimizi açtık ve çizmeye başladık. Tanrıları kızdırmış olacağız ki yağmur başladı. Ancak son derece tatlı yağan bu yağmur en ufak bir şüphemizi bile çekmedi. Isınan bir tencereye atılan kurbağa gibi, önce hoşumuza gitti göle düşen damlaları izlemek. İyice rahatlamışken öyle bir bastırdı ki yağmur, yağmurluklarımızı yanımıza aldığımıza şükrettik. Apar topar çantalarımızı toplayıp kaçtık bir gölgeye.





28 Temmuz 2018 Cumartesi

#USKISTCHALLENGE

     Usk Istanbul'da bir gün olsun sular durulmuyor. Bu sefer de bir challenge başlatmışlar, neymiş efendim penceremizden bakacakmışız da resim çizecekmişiz. Nereden akıllarına geliyor böyle fikirler anlamıyorum. Artık ne yapalım oflaya puflaya aldık elimize malzemeyi, geçtik pencere kenarına, başladık çizmeye. Neymiş efendim İstanbul'da çizilmedik yer kalmayacakmış, her yer çizilecekmiş. Ne zormuş Usk Istanbul çizeri olmak. Koca şehir çiz çiz biter mi yahu?

24 Temmuz 2018 Salı

Usk Istanbul Haliç Köprüsü Buluşması



     Sıcak havalarda bünyeye en iyi gelen şey çizim yapmak. Hele bir de püfür püfür esen bir köprünün üzerinden yapılan birkaç çizim gibisi yok bu mevsimde. Ancak bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu var ki, daha önce bu durumu hiç bu kadar derinden yaşamamıştım. Hafta sonu, Usk Istanbul buluşmamızda yine halkımız bizi sağ olsunlar yalnız bırakmadılar. Daha önce defalarca laf atan, çizimleri küçümseyen insanla karşılaşmıştık ve bunların bir çoğu kalem ile kürek arasında kalsa küreği tercih edecek türden insanlardı. Resim konusunda hiçbir iddiamız olmamasına, bu işi sırf sevdiğimiz için yapmamıza rağmen nedendir bilinmez herkes üzerine vazife biliyor ve eleştiri yağmuruna tutmaya başlıyor. Bunlar zaten hep yaşaya yaşaya alıştığımız şeyler. Bu seferki en kötüsüydü. Haliç Metro Köprüsünde çizim yaparken çizdiğiniz manzarada bu köprü neden görünmüyor? sorusundan sonra benim için sorulacak soru kalmadı. Gün boyu bu soruyu düşündüm. Aslında aynı arkadaşlar tarafından yapılmış daha birçok saçma sapan eleştiri var ancak onları buraya taşımayacağım. Usandım bu insanlardan. Herkes her konuda fikir sahibi ancak üreten kim var diye bakınca ortalıkta kimse yok. Eleştirmeyi o kadar seven arkadaşlara "Düzeltmek için tavsiyen var mı dostum?" diye sorulduğunda gelen tepki boş mağaradaki yankıyla aynı. İşin garip tarafı birçok insanın iletişime geçme şekli bu, laf atmak. Gelip yanınıza "Siz ne yapıyorsunuz? Merak ettim" demek varken, "Bak o pencerenin pervazının altından geçen kablo direğe daha yukarıdan saplanıyor", "Ben daha iyi yaparım", "ilkokul resmine benzemiş" tarzı saçma sapan laflar atarak konuşmaya çalışıyorlar. Ben şahsen hep böyle insanlar arasında büyüdüğüm için artık bu mantık dışı eleştirilere kulak tıkıyorum. Ancak oraya çizim yapmaya gelen bir sürü genç insan var, bunlar belki de sadece rahatlamaya gelen insanlar. Takdir etmek, motive etmek varken bu eleştiriler niye? Kaldı ki gelen insanların çoğusu gerçekten eleştiriye aç insanlar, övülmekten ziyade hatalarının söylenmesi için yalvaran insanlar. Bu kadar çalışıp, çizip halktan aldıkları tepkinin bu olması beni çok yaralıyor. Bu uzun ve baş ağrıtıcı yazı için sizlerden özür dilerim. Vakit geç oldu ve tekrardan düzeltecek vaktim olmadığı için olduğu gibi yayınlıyorum. Eşimle birlikte ilk defa yaptığımız bir aktivite konusunda daha mutlu bir yazı yazmak isterdim ancak bırakmadılar.







17 Temmuz 2018 Salı

Su Kabı Tavsiyesi

     Çoluğun çocuğun rızkını yemeye doyamayanla'rda bugün de ben varım. Ancak bugün tamamen çizimsel amaçlara hizmet etmek için onca yavrunun günahına giriyorum. Biliyorsunuz, burası inceleme yazanların pek sevilmediği, hatta piyasadaki beşyüz metre öteden ürünü görüp dokunmadan, kullanmadan inceleme yazanlardan, yahut da daha ürünü görmeden, paketinden bile çıkarmadan inceleme yazma potansiyeline ulaşmış, ermiş insanlardan uzak durmayı başarmış bir mekan olma özelliğini bir süredir korumaktadır. Ancak gel gelelim geçtiğimiz günlerde marketten aldığım alelade bir ürünün hayatımı değiştireceğini ben nereden bilebilirdim. Ekmek almaya gittiğim o nemli ve sıcak günde başıma gelecekleri nasıl tahmin edebilirdim. ("Yeter be amma uzattın, sadede gel!" dediğinizi duyar gibi oluyorum) 


     Bakkaldan alacaklarımı aldıktan sonra buzlukta gözüm çoğu zaman olduğu gibi meyveli yoğurt bölümüne kaydı. Ben başka bir şey ararken karşıma bu paker çıktı. İçerisindeki gıda maddesini tükettikten sonra atmak yerine yıkayıp su kabı yapmayı denedim. İnanılmaz derecede kullanışlı bir su kabım daha oldu. İçindeki su bittikten sonra çantada hiç yer kaplamıyor. İki yahut üç su hazneli fırçayı doldurmaya yetiyor. Şimdiye kadar kapağı su sızdırmadı. Ayakta çizim yaparken su haznenizi doldurması inanılmaz derecede kolaylaşıyor. Belki sizlerin de işini kolaylaştırabilir diye burada yer vermeyi yararlı buldum. Çok ucuza erişebileceğiniz bu poşet düşündüğünüzden çok daha fazla iş görecek.

13 Temmuz 2018 Cuma

Usk Istanbul Kuzguncuk Buluşması


     Hayatın akışı içerisinde insan bazen kaybolup gidiyor,  saçma sapan işlerden kendine vakit ayıramayabiliyor. Hafta sonları gelince de dinlenme isteği, hafta içinden kalan işler derken geçip gidiyor ve bu durumda kendi adımıza hiçbir şey yapmadan haftayı kapatmış oluyoruz. Şükürler olsun ki Usk Istanbul gibi bir oluşumun üyesiyim ve iki haftada bir de olsa başımı kaldırıp etrafımda olan biteni gözlemleme ve çizme gayretine sahibim. Yine böyle bir buluşma günü, Kuzguncuk'ta ortaya işte bu resimler çıktı.




6 Temmuz 2018 Cuma

Eosen Kireç Taşları


          Usk Istanbul'da farklı farklı insanları tanıdıkça, bu insanların çizim yapma sebepleri de ilgimi çekmeye başladı. Kimisi benim gibi kayıt altına almak, kimisi kendisiyle iletişime geçmek, kimisi rahatlamak, kimisi çeşitli gözlemlerini görsel olarak not almak, kimisi kendini anlamak için yapıyordu. Benim grubumda olan insanlar için çizmek için bahane bulmak daha kolay sanırım, kayıt altına her şeyi alabiliriz, varlığı olduğu kadar yokluğu da kayıt altına alabiliriz. Bu hafta çok özel bir şeyi kayıt altına almak istedim. İstanbul ili, Şile ilçesi, Şuayipli köyü yakınlarında, sahil kenarında gözlemlediğim dikine kireç taşlarını defterime kaydetmek istedim. Eosen yaşlı bu kireçtaşlarının tabakalanma şekli son derece ilgimi çekti. Bir de bunlar denizellik etkisiyle çözülüp, parçalanınca manzara inanılmaz bir hal almış. E böyle bir sahne yakalayınca çizmeden olmazdı, ben de aldım elime defterimi ve ortaya bu resim çıktı.

3 Temmuz 2018 Salı

Türkiye'nin İlk Kuş Gözlemciliği Youtube Kanalı Açıldı!



     İnsanoğlu her şeye alışıyor. Gözlerimizin önünde cereyan eden onca mucizeye alışıyoruz, güneşin doğup batışına, nefes alıp verebilmemize, bir bardak suya ve kuşlara hiç şaşırmıyoruz. Hiç düşündünüz mü ufacık bir hareketinizde hemen uçuşan o kuşların geçmişte yaşamış olan dinozorlarla akraba olduğunu? Şu anda en ufak kıpırtıya tepki veren kuşların uzaktan da olsa yüreğinizi titretecek olan Tyrannasourus'larla akraba olduğunu düşününce ne hissediyorsunuz? Gündelik hayatın akışında o kadar çok şeyi görmezden geliyoruz ki. Bugün görmezden geldiklerimizi bize hatırlatan kahramanlardan birinden bahsedeceğim. 




     Kahramanımız Tora Benzeyen, kendisi yıllarını kuşlara ve onları gözlemlemeye, kaydetmeye ayırmış birisi. Son buluşmamızda oldu kendisiyle tanışmamız. Gerçek bir kuş gözlemcisi gibi bu işi hayat tarzı haline getirmiş. Günlerini aylarını yıllarını vermiş. Eğitim almış, programlara katılmış. İş hayatını bile bu işe göre şekillendirmiş. Tam zamanlı işini bırakmış ve serbest çalışmanın bir yolunu bulmuş.  Buraya kadar anlatmış olduğum verilerden yola çıkarak bir adamın yaptığı şeye ne kadar önem verdiğini anlayabiliriz. 


     Gelelim asıl konumuza: Tora kuş gözlemciliğini insanlara anlatabilmek ve bunun daha da yaygın bir hale gelmesini sağlamak için geçtiğimiz günlerde bir Youtube kanalı açtı. Yılların birikimini bizlerle paylaşabilmek için güzel bir adım attı. Saçma sapan challenge videolarının arasında Tora'nın videoları çiçek gibi açtı. Gündelik hayatın içinden kuşlara ait beşer onar dakikalık kısa ve akıcı videoları var. İlerleyen günlerde çok daha güzel olacak bu kanal şimdiden kuşlarla dolup taşmış vaziyette. Her yaş düzeyine uygun videolar barındıran bu kanalı özellikle çocuklarınızla mutlaka tanıştırmalısınız. Küçük yaşlarda kuş gözlemciliği insana araştırmayı, düşünmeyi, bir şeyin peşine düşmeyi, onu kaydetmeyi ve daha bir sürü şeyi öğretiyor. 




     Ülkemizde hiç de yaygın olmayan kuş gözlemciliği konusunda son zamanlarda atılmış olan bu değerli adımı desteklememiz gerekiyor. Onu buraya asıl taşıma amacım da tamamen kendisine destek olmak, bazı şeyleri sürdürebilmek için insanın motivasyona ve desteğe ihtiyacı olabiliyor. Üreten bir insanın mutluluğu ancak paylaşacak bir insan olduğu zaman tam anlamıyla gerçekleşiyor. Bu sebepten ötürü hazır böyle bir insan bulmuşken kaçırmayalım ve takip edebileceğimiz her platformdan mutlaka takip edelim. O da evlerimize dünyanın dört bir yanından türlü türlü kuşu getirebilsin. 

Tora Benzeyen'i aşağıdaki hesaplardan takip edebilirsiniz:

1-Youtube Kanalı
2-Instagram Hesabı
3-Kişisel Blogu
4-Trakus Profili








1 Temmuz 2018 Pazar

Usk IStanbul Maçka Parkı Buluşması


     Bu hafta da çizeriniz köpeklere musallat oldu, gerçi onlara musallat olmadığım bir zaman dilimi yok gibi. Bu İstanbul beyefendisi de yanımıza gelip sokulunca tüm güzellikler anlamını kaybetti benim için ve kalemim adeta yalvardı onları çizme için. Çizdiğim bir çok resimde başarısız oldum. Ancak gözlem yaptıkça köpeklerin hatlarına biraz daha hakim olacağımı görmüş oldum. Aşağıdaki resim çizdiklerim arasında en güzele yakını. Diğer resimde Maçka Parkı'ndan gördüğüm Beton Plenti.





Hipodrom Meydanı Dikilitaş Çizim Günü


     Fena halde çizemek isteyim çizemediğim o kadar şey var ki. Mesela birisi bu obelisk, bir gün tek tek oturup  dört yüzünü de ayrı ayrı kaydetmek istiyorum. Tabii ki kayıt için çizmeye ne gerek var sorusu insanın aklına gelebilir ancak defterlerime her zaman daha fazla güveniyorum.