18 Nisan 2020 Cumartesi

Taklitlerle Aslını Yaşatmaca - 01


Dün David Roberts'ın resimlerini paylaşırken aklıma bir fikir geldi. Yeni şeyler öğrenmek için ustaların resimlerini taklit etmek iyidir derler, o yüzden ben de yeni defterime bir David Roberts resmini taklit ederek başlayayım dedim. Yeni defterim konusunda ilerleyen günlerde bir yazı yazmayı planlıyorum. Benim için ilginç bir deneyim oldu. Bu defteri tamamen Eski Mısır resimleri ile mi doldursam diye düşünüyorum. Her neyse seçmiş olduğum resim aslında taş baskı bir resimdi, bu sebepten aslında hangi teknikle nasıl boyamış görmek benim gibiler için çok da kolay değil. Elden geldiğince benzetmeye çalışarak ve bir miktar da resmin orjinalini sadeleştirerek yukarıdaki resmi yapmış oldum. Bu tür çalışmaların bir sürü yararı oluyor, öncelikle insan kompozisyon oluşturmayı ve hangi unsurları nasıl ele almak gerektiğini öğreniyor. Aslında herkesin düşündüğünün aksine en güzel resimler en güzel sahnelerden çıkmıyor. En güzel sahne diye nitelendirdiğimiz şeylerin resimleri genelde birbirinin kopyası ve hiçbir çekiciliği olmayan karelere dönüşüyor. O yüzden bakmayı ve kağıda uygun sahneyi bulmak çok önemli.

17 Nisan 2020 Cuma

David Roberts Üzerine

     Bugünlerde sürekli eskiden bakmaktan zevk aldığım ve tekrardan bakmak istediğim tabloları, resimleri arayıp bulamamaktan yana problem yaşıyorum. Fark ettiğiniz üzere blogu kişisel not defterim gibi kullandığım için bu bahsettiğim resimleri ve ressamlarını da buraya kaydetsem mi diye düşünüyordum ne zamandır. Zaten duvarlar arasına kısılı kaldığımız bu günlerde kendi çizimlerimi ne yazık ki paylaşamıyorum malum sebeplerden. Evde çizim yapmak dışarıda çizim yapmak kadar zevkli değil ne yazık ki. Blogun bugünkü konuğu David Roberts. Eski Mısır sevdalısı her bireyin gözü mutlaka Roberts'ın litografik baskıyla üretilmiş gravürlerine aşinadır. Şimdi biraz David Roberts'tan bahsedip sizi benim çok sevdiğim birkaç eseri ile başbaşa bırakacağım.

11 Nisan 2020 Cumartesi

Her Zaman Dağınık...




     Hayatının büyük bir çoğunluğunu masada geçiren benim gibi birinin şu anda kullandığı masayı görüyorsunuz. Uzun bir zamandır bu masayı kullanıyorum. Masanın alanı ne kadar büyürse büyüsün değişmeyen tek bir bir durum var, o da yer yetmezliği. Ne kadar geniş masam olursa o kadar az yerim kalıyor. Bu masanın da normalde yerleşim düzeni bu şekilde değildi. Yazıcı yukarıda ve alt tarafı da boştu. Sonradan maket ölçekleri değişince kutular daha fazla yer kaplamaya başladı ve gördüğünüz gibi alt taraflar da doldu. Şu anda bilgisayarın önünde 40 cm'lik bir çalışma alanım var, bu kısmı olabildiğince boş tutmaya çalışsam da çoğu zaman başaramıyorum. Ne yazık ki bu resmi boynum tamamen tutulmuş vaziyette çizdim, maketten yahut bilgisayardan uzak kalabilmemin tek yolu buydu. Ancak baş ne eğik vaziyette uzun süre durmak da hiç iyi gelmedi, acılar içerisinde tamamlanmış bir resim var karşınızda.

     Konu dışı ancak kaşla göz arası bloggler'a yine güncelleme gelmiş, saçma sapan bir hal almış. Yazmayalım diye mi yapıyorlar bunu anlamıyorum. Bir şeyi günden güne nasıl daha kullanışsız ve yavaş hale getiririz öğrenmek istiyorsanız rehberiniz Blogger olmalı.