27 Ekim 2020 Salı

Hafifleyen Resimlerin Hikayesi

 

     Sanırım yavaş yavaş çizimi mürekkebe boğma takıntımdan sıyrılıyorum. Biraz da üşengeçlikten olacak, sahneyi kağıda oturtup biraz detaylar ortaya çıkmaya başlayınca fırçaya sarılmak istiyorum hemen. Eskiden bu işler böyle değildi, taslağı çizdikten sonra çok dikkat isteyen ve benim gibi sakar ve dağınık bünyeleri mahveden bir mürekkepleme sahfası başlardı. Ardından çizgiye boğulmuş sayfa silinir ve renklendirme aşamasına geçilirdi. Mürekkeplemeden bu şekilde sıvışacağımı hiç düşünmemiştim, ben uzun ve yorucu yıllar sonunda sayfalarımdaki çizgiler bir bir eksilecek ve sonunda öyle resimler yapacaktım ki ne bir eksik, ne bir fazla sayıda cizgi ve fırça darbesi olacaktı resmimde diye hayal ederdim hep. Muhtemelen yüzlerce kez şu İbranı atasözünü duymuşsunuzdur: Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset. İşte benim planlarım da bu şekilde son buldu. Bir sanat güneşi olmak varken yine üşengeç bir sokak çizeri olarak yaşamaya devam edeceğim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder