Buluşmalarda İstanbul'u gezdikçe sinir oluyorum, bu güzel şehri batırmak için neden bu kadar çabaladığımızı anlayamıyorum. Anlayamadığım diğer bir konu da İstanbul'un hala nasıl direnebildiği, ben olsam herhalde en fazla 20. yüzyılı görebilirdim. İstanbul romantizminden nefret ediyorum, bu sözleri de bu çerçevede söylemiyorum. Bildiğim kadarıyla Yarımburgaz Mağara'sını İstanbul'un ilk yerleşim yeri olarak düşünebiliriz, bu doğrultuda 40-50 bin yıllık bir tarihi var üzerinde tepindiğimiz bu kentin. Buna rağmen sağını solunu traşlamaya, yok etmeye inatla devam ediyoruz. Son buluşmamızda Zeyrek Camii'ne bakarken bu düşünceler sayesinde sinir küpü oldum, hele aşağı tarafa doğru yürüdükçe karşı sırtlardaki manzara iyice sinirimi bozdu. Yine de son zamanların en kalabalık buluşmalarından birini gerçekleştiriyor olmanın verdiği hisle biraz teselli buldum. Kim bilir belki ilerde biz de öğreniriz bu şehircilik denen naneyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder