Başlığı bu şekilde atmak istemezdim ama "Scratch building" tabirini karşılayacak Türkçe bir kelime veya kelime grubu bilmiyorum, sıfırdan yapmak denilebilir belki ancak bu tabire de konseptimiz açısından ısınamadığımı ifade etmek isterim. Konumuza gelecek olursak Erebus ve Terror Jules Verne manyağı her çocuğun isimlerini ezbere bildiği gemilerdendir ancak Nautilus'tan farklı olarak bu gemiler gerçekten büyük maceralara atılmış ve nihayetinde böyle bir sefer esnasında gemi personeliyle birlikte 200 sene boyunca kayıplara karışmışlardır. Bugün şimdilik geminin hikayesine çok girmeden biraz kendi Terror projemden bahsetmek istiyorum.
Erebus ve Terror hemen hemen aynı gemiler olmasına karşın neden Terror'ü tercih ettiğim konusunda sorular sorulacak olunursa: Terror'le biraz daha içli dışlı oldum diyebilirim, hatta yardımcı kaptanların yazdığı narrativeleri okudum uzun uzun, Terror'ün maceralarına daha aşinayım. Bir de Ross seferi sonrasında iki gemi üzerinde yapılan majör değişiklikler sonrası geminin bizim hepimizin bildiği siyah-beyaz şemayla boyanması da bunda etkili olmadı desem yalan söylemiş olurum kuşkusuz. E bir de Francis Crozier gibi bir kaptanımız da olunca başka seçenek kalmıyor geriye. Değişiklikler demişken eski illüstrasyonlara ve planlara bakınca cidden ne kadar çok şeyin değiştiğini anlıyorsunuz. Yukarıdaki illüstrasyon Owen Stanley tarafından Terror'ün 1838 yılında çıktığı Arctic Seferi esnasındaki halini gösteren güzel bir çizim. (Bu ve bunun gibi bir sürü Owen Stanley eskizine ulaşmak için tıklayınız.) Geminin iki farklı halini düşününce bu iki geminin aynı gemi olduğunu düşünmek bir hayli güç.
https://buildingterror.blogspot.com/2013/08/hms-terror-1845-inboard-profile-as.html |
Gemilerde yapılan belki de en önemli değişiklik ise iki gemiye Greenwich Railway steam locomotives 'ten alınan iki adet buhar motorunun adapte edilmesi oldu. Bu motorlar sayesinde iki gemi de rüzgar yardımı olmadan 4 knot hıza erişebiliyordu. Sanırım Kraliyet Donanması'nda uskur pervane kullanımı ilk bu iki gemide oluyor. Diğer bir değişiklik de demir plakalarla geminin bazı bölümlerinin kaplanması, Owen Stanley'in çizimlerinde bu fark da gayet net görünüyor, baş kısımda herhangi bir kaplama yapılmamış önceki versiyonlarda. Gemilere sonradan mı eklendi bilmiyorum ama iki gemide de temiz su elde etme makinasıyla birlikte ısı değişimi makinası adıyla çok ilkel bir buzdolabı sistemi de bulunuyormuş. Son zamanlarda Franklin seferinin aslında gemilerin bu kadar iyi olması sebebiyle böyle bir sona maruz kaldığına dair de düşünceler yoğun olarak konuşulmaya başlandı. Önceki seferlerde gemi personeli hayatta kalmak için zorunlu olarak dış dünyaya açılıyor ve o ortamda hayatta kalmanın yollarını öğreniyordu deniliyor. Haliyle gemilerde yaşanan bahtsızlıklara rağmen hayatta kalan sayısı daha fazla oluyordu. Bu son seferde gemiler o kadar iyiydi ki tayfa dış dünyayı tanıma ihtiyacı hissetmedi ve Nunavut'ların bir şekilde yaşamayı başardığı o coğrafyada soğuk bir ölümün kucağına atladırlar. (Why Ross Survived When Franklin Died: Arctic Explorers and the Inuit, 1829–1848 /Nicholas Bayne)
İki gemi de 200 yıla yakın bir süredir derinliklerde kayıp bir biçimde yatıyordu, aslında üç aşağı beş yukarı terk edildikleri yerler belliydi. King William Adası'nın kuzeyinde Victory Point civarında terk edildikleri düşünülüyordu fakat bir türlü bulunamadılar kısa bir süre öncesine kadar. İngiliz hükümetinden alınan kazı izinleriyle yapılan çalışmalarda gemilerin batıklarına çok daha güneyde, terk edildikleri noktadan 150 km güneyde bulundular. İlk bulunan Erebus oldu, 2014 yılında Wilmot and Crampton Körfezi'nde hemen denizin 11 m altında bir batık bulunuyor ve sonrasında araştırmalar sonucunda bunun doğru gemi olduğu anlaşıldı. Terror ise çok daha kuzeyde King William Adası'nın güneyindeki Terror Körfezi'nde 2016 yılında, Erebus'tan daha derinde 30 m civarında bir noktada bulundu. Erebus'tan daha derinde olduğu için iklimsel etkilerden çok daha iyi korunmuş bir halde derinlerde yatmaya devam ediyor kendisi. Terror batığında kaydedilen bir videoyu yukarıya ekledim. Erebus çok daha yüzeyde olduğu için yüzeyden bile görülebiliyormuş. (Erebus'un yüzeyden çok güzel bir fotoğrafı vardı ancak hangi cehennemdeyse bulamadım yazıyı yazarken) (Aşağıda Terror'ün bulunması için yürütülen çalışmalar esnasında yapılan deniz dibi taraması sonucu elde edilen görüntüyü görebilirsiniz.)
Yine konu dağıldıkça dağıldı, Terror'ü yapma fikri 2018 yılında Occre markasının kiti çıkarmasıyla birlikte aklıma kazındı, ahşap model yapımı konusunda en ufak fikrim olmasa da kiti alelacele aldım, internetten ikinci el başka gemi modelleri de aldım acemiliğimi atmak için ama beceremedim. Ev talaş dolmasın diye çırpınırken zor oluyormuş model yapmak. Bir de benim kötü işçiliğim eklenince mevzuya ev mahvoldu, ikinci denemeden sonra töbe ettim ahşap modelciliğe. Ardından aldığım tüm ahşap kitleri sattım, en son Terror'ün de kitini yüreğim parçalanarak sattım. Derken bu yaz yine içim yangın yerine döndü, modelci kardeşlerim anlayacaktır; bazen bazı gemiler, uçaklar yüreğinizi yakabilir, deliler gibi sabah akşam gözünüzün önünden gitmezler, kalp çarpıntınız başlar Yine böyle bir günde Terror'ü satmış olduğum arkadaşa geri satar belki düşüncesiyle yazdım, daha önce bayağı bir alışveriş yapmışlığımız olduğu için belki makul bir fiyattan geri alırım ümidiyle ama kitin fiyatı 7.000 tl'ye yaklaşınca arkadaş pek yanaşmadı. Ardından vazgeçer gibi oluyorum derken interneti araştırmaya başladım, sonra Occre'nin kitinini fotopraflarını buldum. Fotoğrafları incelerken kendime "Hadi be oğlum yaparsın sen mühendis adamsın diye" bol bol gaz verdim. Yaklaşık olarak Autocad yardımıyla parçaları çizip endazeden hiza almaya çalıştım. Bazı postalar büyük geldi, bazısı fazla küçük. Onları tekrar çizdim, tekrar kestim. Aslında lazer kesim yaptırsam çok rahat biçimde halledermişim ama evin hemen yanındaki lazer kesimciyi çok sonra buldum. Defalarca kıl testerenin ucunu kırdıktan sonra nihayetinde postalar ve omurga parçaları birbirine oturdu. Mühendislik tecrübelerimi kullandığım ilk modelim bu model olabilir.
Şimdilik gövdeyi tamamladım, bundan sonrasını nasıl yapacağıma dair en ufak fikrim olmamakla birlikte elimden geldiğince devam etmek istiyorum. Öyle veya böyle bu iş artık namus meselesi oldu. Yıllardır Terror diye sayıklamaktan yoruldum bitakin düştüm, bu sefer bu mevzuyu çözmeye and içtim. Önümüzdeki günlerde eğer vakit bulabilirsem en baştan proje sürecini anlatmak istiyorum aşama aşama ama bir yandan da telifle alakalı sıkıntılar yaşanır mı yaşanmaz mı emin de olamıyorum. Her ne kadar Occre'nin kitini baz almış olsam da hemen hemen her şeyin ölçüsü başka, bin türlü deneme sonrası tutturdum ölçüleri, bunu kar elde etmek amacıyla da yapmadığım düşünülürse belki biraz da bahsedebilirim sizlere süreçlerden. Bu arada Franklin seferi ve bu iki gemiyle alakalı araştırma yapmak isterseniz başlangıç aşamasında çok işinize yarayacak linkleri de aşağıya bırakıyorum:
-Building Terror Blog - Matthew Betts
-Erebus&Terror Files - Peter Carney
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder