Bulunabilen en eski belgeler çerçevesinde düşünülecek olursa, İstanbul'daki tek odalı evlerin, bütüne oranı 15. yy sonunda Fatih Vakfiyesi'ndeki kayıtlara göre ise %66 gözüküyor. "İstanbul Vakıf Tahrir Defteri"ndeki verilere bakılırsa, İstanbul'daki konutların 16.yy ortalarında (1546-47'de) neredeyse %38'inin tek odalı, %37'sinin iki odalı evlerden oluştuğu kestirilebiliyor. Bunun üstüne "hüceyrat" adı verilen, genellikle vakıfların sahibi olduğu tek odalı dizi konutlar da eklenecek olursa, bu oran daha da artıyor. Dolayısıyla, İstanbul nüfusunun kayda değer bir kesimi 16. yy'da tek odalı evlerde yaşıyordu.
Daha detaylı olarak incelemek isterseniz, ayrıntıları Uğur Tanyeli'nin yazmış olduğu, Akın Nalça serisinden çıkan "İstanbul'da Mekan Mahremiyetinin İhlali ve Teşhiri" ve "Sınır Aşımı Metinleri" adlı kitaplarda bulabilirsiniz. İşte bu evlerden çok az miktarda olanı hala ayakta, yukarıda sizlerle paylaştığım çizimde sırt sırta vaziyette bulunan minik evlerde bu geleneğin ürünü zannediyorum.
Bu eski ahşap evleri resmetmeniz de çok takdire şayan. Şehrin bir tür envanteri, kaba rölövesi çıkartılmış oluyor. Aslında çok kıymetli bir şey yapıyorsunuz.
YanıtlaSilTebrik ederim.
İşin aslı en çok da bu sebepten çiziyorum. Birileri tarihi ihya etmek için hergün İStanbul'un bir kısmını tarumar ederken, geride ne kadar hatıra kalırsa o kadar güzel. Büyük camiler, medreseler, köprüler bir şekilde korunuyor ama şu gariplerim kimsenin umrunda olmadan sessizce siliniyor şehrin yüzünden.
Sil