25 Kasım 2018 Pazar

Önyargılarımız ve Büyücüler


     Doksanlara kadar olan korku, canavar filmleri her zaman en sevdiğim filmler olarak kalacaklar. Bunda en büyük etken bilgisayar destekli animasyon teknolojilerinin henüz bu tür filmlerde kullanılmaya başlanmamış olmasıdır. Her ne kadar günümüz sahneleri gerçekçilik açısından o zamanlardan çok çok daha ileri olsalar da gerek hikaye açısından, gerekse ruhsuzlukları dolayısıyla bahsettiğimiz filmlerin gerisinde kalmaktadırlar. Şimdilerde tekrar tekrar eski filmleri seyrederken arada o filmlerin etkisiyle ortaya eğlenceli şeyler çıkabiliyor. Bu çalışma da onlardan birisi oldu sanırım.


     Hafta içi straforları bir küp haline getirip biraz kafatası çalışmak istedim. Farklı kesitlerden çizimlere bakarak kafatasının üst bölümlerini oydum. Özellikle çalışmak istediğim gözler ve şakak bölgesiydi. Ancak ortaya beklediğimden daha güzel birşey çıktı ve hal böyle olunca bu parçayı bir yerde değerlendirmek istedim. 

     Sonrasında yukarıdaki sayfanın da dahil olduğu bir dizi eskiz yaptım. Ben tam kafatasının yanında bir şeyler tasarlarken eşim geldi ve "Kafatası üstte mi olsa ya?" gibisinden bir şeyler söyledi. Elbette bu bir emir mi yoksa fikir mi anlamak o kadar kolay değildi. Sonrasında dibi görünmeyen derin, karanlık sularda yüzmektense bu fikri değerlendirmenin daha mantıklı olacağını düşünmemden ötürü sanırım uygulamayı tamamen plan dışı olarak değiştirdim. Baştan yeniden eskizler çizip plan yapmak biraz zor geldiği için hiç uğraşmadım ve direkt işe giriştim. Oymuş olduğum ikinci kaya yapısı üzerine kafatasını oturtunca bunun yüksek bir tepenin zirvesinde yaşayan korkunç bir büyücünün evi olabileceğini düşündüm ve yüksekliği biraz daha arttırmak için birkaç katman daha strafor ekledim. Gerektiği şekilde straforu işledim. Sonrasında kayalık bir tepenin üzerindeki lanetli büyücü evi için tahta karıştırıcılardan bir kapı, kürdanlardan korkuluk, pipetten baca ve Şile kumundan küçük bir patika yaptım. Devamında bildiğiniz aşamalar, boyama yıkama vs. Birazcık yeşillik de eklenince diorama iyice güzelleşti. Aslında çok daha karanlık ve pis bir ortam hayal ederken bayağı huzur verici bir şey oldu. Bunun sebebi biraz plansız hareket etmek kesinlikle. 
     Sonradan aklıma gelen şeyler olsa da eklemek için artık çok geç olmuştu. Açıkçası bu huzurlu şey hoşuma da gitti. Kötü ama düzgün bir hayat yaşamayı tercih eden bir büyücü neden olmasın? Bir insan sırf büyücü diye harabede mi yaşamalı. Belki temizlik hastası takıntılı bir büyücü var karşımızda. Neden tüm büyücülere hep dağınık insanlarmış gibi ön yargıyla yaklaşıyoruz? Bu durum ne yazık ki ülkenin tamamına yayılmış, belki de onları bu bataklığa bu önyargılarımız yüzünden biz sürüklüyoruz. Hayatından mutlu olan hangi insan kendini harabeye kapatır ve kötü olacağım diye uğraşır? Hiç kapısını çalıp derdini dinledik mi bu insanların? Özellikle cadı avından hoşlanan insanlara sesleniyorum. Büyücüler bizim maddi manevi değerlerimiz. Ne olur onlara sadece büyü yaptırmak için gitmeyelim. Onların da birer insan olduğunu ve mahallemizin bir ferdi olduklarını hatırlayalım. Rampadır, uzaktır demeyelim ve bayramlarda ellerini öpelim, hayır dualarını alalım.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder