Taksim Meydan'ında daha önce defalarca çizim yapmış olmama rağmen meydanın sembolü olan Cumhuriyet Anıt'ını hiç çizememiştim. Sonradan anıtın daha önce hep diğer tarafında çizim yaptığımı farkettim ve o anda neden anıtı çizmeye girişmediğim sorusunun cevabı zihnimde şekillenmedi desem yalan olur. Bu hafta yine buluşma yerine erken gittim ve planladığım gibi anıtı çizmeye koyuldum. Anıtı çizerken orada anıta çelenk bırakmaya gelen DSP'li insanlar vardı, sonra beyaz güvercinli mavi bayrakları görünce çocukluk yıllarına döndüm. Meğerse hala DSP siyasi hayatını sürdürüyormuş. Herneyse fazla düşüncelere dalmadan çizime devam ettim, Taksim'in ruhu resmin her yanına iyice sinsin diye resmi yaparken maksemden doldurduğum suyu kullandım. Nihayetinde bol miktarda bariz hata barındırsa da artık defterimde anıta ait bir resim bulunmakta. Açıkçası böyle uzun zaman çizmek isteyip çizemediğim resimleri çizince biraz hüzünleniyorum, ömrümden bir sayfa daha gitmiş gibi hissediyorum. Sanki geride ne kadar çok çizilecek resim bırakırsam o kadar uzun yaşayacakmışım gibi. Kendi kendimi gaza getirme konusunda ne kadar mahir olduğumdan daha önce bahsetmiştim, madalyonun diğer tarafında da böyle saçmalıklar var işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder