Her türlü metali yüksek teknoloji ürünü ocaklarda ergitebildiğimiz, sonrasında çılgınlar gibi istediğimiz hassasiyette işleyebildiğimiz şu mesut günlerde hala 1800-1900'lerin metal işçiliğine özeniyor olmam garip mi bilmiyorum. Henüz bilgisayar teknolojilerinin her türlü üretim sürecine dahil olmadığı daha analog teknolojilerin bile emekleme çağı olan o günlerin ürünlerine bakarken onlara sarılmak geliyor içimden. Eski, o dev perçinlerle dolu, bacası dumandan kapkara olmuş, çeliğin o en güzel ürünü devasa zırhlıların siyah-beyaz fotoğraflarını görünce hangimiz kendimizden geçmiyoruz ki? Gazhane'deki bu devasa metal yığınını görünce de benzer şeyler hissettim, çizmezsem çok ayıp olur diye düşündüm ve ardından işe koyuldum Keşke bu endüstriyel müzeciliğimiz biraz gelişmiş olsaydı da bu tesisleri bir bütün halinde koruyabilseydik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder