15 Aralık 2022 Perşembe

Başlamak Bitirmenin Yarısı Değilmiş...

     Geçtiğimiz sene Şubat ayında başlamıştım Blender çalışmaya, programın open source olduğunu duyunca biraz araştırmış ve yığınla kaynak bulunca hemen atlamıştım. O günden bu güne yüzlerce saatim geçti ekran başında. Hiç bilmediğiniz bir konuda çalışırken süreç ne yazık ki lineer bir biçimde ilerlemiyor, bazen günlerce yaptığınız çok basit bir hata veya girdiğiniz yanlış bir paremetre yüzünden kitlenip kalabiliyorsunuz. Böyle böyle şu anda bulunduğum noktaya kadar geldim, biraz biraz diğer yardımcı programları da öğrenmeye başladığım şu günlerde artık sanki ortaya bir kısa film çıkartmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. İşte işlerin karışmaya başladığı kısım da tam burası, kafama göre bir sahnenin istediğim bölümünü yapıp fırlatmak bayağı kolaydı. İki hafta kadar önce bayağıdır ertelediğim kısa film yapma sürecini artık başlatmaya karar verdim. 

     Elimde herhangi bir senaryo yok ve henüz daha bir senedir bu işle uğraşıyorum. Henüz daha kapının eşiğinde bile değilimdir belki, bu sebeple biraz "kervan yolda düzülür" prensibini uygulayacağım. Film için düşündüğüm süre eğer başarabilirsem en fazla 4-5 dakika, bu sürede hikayenim geçtiği yerde bir şehir turu ve bir de kovalamaca sahnesi yapmayı planlıyorum. Bu zamana kadar çoğunlukla Ian Hubert'in tutorialleri üzerinden çalıştığım için böyle bir tercih yaptım, şu ana kadar tamamladığım kısımda genelde Hyperball filmi esnasında ürettiği şeyler olması sebebiyle böyle bir tercihte bulundum. Pod racer tarzı bir şeyler yapabilirim belki, veya daha önce yaptığım motorlu kovalamacası benzeri bir şeyler de olabilir.

    Filmin yapımını %70-80 oranında şu ana kadarki öğrendiklerimle sınırlamak istiyorum, bunun sebebi bu süreçte sıfırdan yeni bir şeyler öğrenmek için bu aşamada vakit kaybetmemek, Şubat sonuna kadar bu süreci tamamlamayı düşünüyorum, bu sebeple olabildiğince mevcut durumda öğrendiklerimden yararlanacağım.

     Hikayeyi oluştururken bir sürü sınırlamam olacağını biliyordum ancak doğrusu bu kadarını da beklemiyordum, her ne kadar aşama aşama planlı gitmek istesem de şu aşamada bunun olamayacağını anladım, bu sebeple hikaye ve mekan birlikte şekillenecek gibi duruyor. Yapım sürecine başlamadan önce hastası olduğum ve böyle bir filmde referans olarak alabileceğim Blade Runner gibi filmleri oturup tekrardan izledim, sahne sahne durdurup bazen hangi planı ne kadar karede çektiklerine kadar incelemeyi denedim. Bu filmleri tekrardan izlerken aslında kabak gibi gözümün önünde olan ancak bir film yapmaya başlayana kadar hiç umursamadığım iki önemli gerçeğin farkına vardım, filmin geçtiği mekanlar da aslında hikayenin bir parçası, onlar da  hikayeden bağımsız değiller, filmin diline olan etkileri korkunç. Fark ettiğim diğer bir konu da dekoru ne kadar verimli kullandıkları. Ben film boyu kahramanlarımız elli tane sokakta fink atıyor derken meğerse aynı sokağın başı sonu ortasını bir güzel kullanıyorlarmış. Hollywood'da bile işler böyle yürüyorsa ben pekala kendi kısa filmimde bunu uygulayabilirim.

     Senaryo konusunda düşünerek vakit kaybetmektense bir şeyler yapmaya başlamayı uygun buldum ve binalardan başladım işe. Başta tamamen hayali bir şehir kurmak gibi bir düşüncem vardı, kafama göre takılacaktım ancak sonradan içeride çok derinlerde yatan bir düşünce buna engel oldu. Bir dil oluşturmak ve önümüzdeki projelerde anlatacaklarımı bu dili kullanarak anlatmak istediğimi fark ettim. Sahneler biraz insana kendini Karaköy sokaklarında geziyormuş gibi hissettirsin istedim. Sıfırdan bir şeyler üretmeye kalktığımda genellikle izlediğim filmlerden kitaplardan çok fazla etkilendiğimi çok geç anladım. Bu kararımın geri dönüşü nasıl olacak bilmiyorum ancak izleyenlere yaşadıkları şehirlerden çok daha tanıdık gelecek, Türkçe tabelaların, yol işaretlerinin olduğu her gün yürüdüğümüz sokaklarda geçen bir film yapmanın daha doğru olacağını düşündüm. Bu doğrultuda son birkaç haftasonu hep keşif turlarıyla geçti. Bol bol fotoğraf çekip bunları fSpy ile işleyip Blender'da modellemeye hazır hale getiriyorum. Yine Karaköy civarında farklı cephelerinden baktığınızda bambaşka görünen o köhne binalardan yararlandığımı burada belirtmeliyim. Ayrıca yapıların modüler olması da işimi bayağı kolaylaştırdı. Lego gibi ekleye çıkara sanırım sahneleri kurgulayacağım.

     Bu noktada bir konuya daha girmeliyiz sanırım. Filmdeki unsurları modellemek yerine internetten hazır bulabilirdim belki ancak daha önceki projelerde şunu fark ettim(ne kadar da çok şey fark etmişim hiç de gereği yokken); dışardan kullanmak istediğim modeller ne yazık ki çoğu zaman sorunlu oluyor ve üzerinde binlerce poligon barındırıyor, bu durum render alırken ayrı filmi yaparken ayrı yoruyor insanı, bu yüzden bu sefer olabildiğince kendi modellerimi kendim yapacağım. Modellerin kullanılacağı katmanlara göre detay seviyeleri belirleyip zamanı ve ekipmanı daha verimli kullanmayı düşünüyorum.

     Yazıya başlarken aklımdakilerin çoğu şu anda uçtu, aklıma geldikçe yine burada not almaya devam edeceğim. Tek başıma böyle bir projeyi yürütmek çok zor olacak ancak başarabilirsem kendimle bayağı gurur duyacağımı hissediyorum. Ne yazık ki bu yazı hislerle ve tahminlerle dolu bir yazı oldu. Bu projeyi tamamlayabilirsem belki ikinci projemde daha net notlar alırım kim bilir. Notları burada kesip sizi şu ana kadar modellediğim bina taslaklarından oluşturduğum kısa bir videoyla başbaşa bırakıyorum. Sanki şimdiden fena olmayacak gibi duruyor sahneler. Umarım bu projenin bitmiş halini de görürüz buralarda üç ay sonra.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder