25 Temmuz 2024 Perşembe

Afganistan'da Maket Yapmak(Barkın Bayoğlu)

     Temmuz aylarını biraz hüzünlü bulduğumu defalarca dile getirmişimdir bu blogda. Barkın Bayoğlu'nu da yedi sene önce bugün kaybettik. Üzerinden yedi koca sene geçmiş, sanki dün gibi Altınlı Gece yayınlarının başlamasını beklediğim günler. Kendisiyle birebirde tanışma fırsatı bulamamış olsam da çoğu dostumdan fazla vakit geçirmişimdir, sanırım bu da yeni bir tanışma türü sayılabilir. Hala wayback machine'den modelcilik yazılarını okurum, hala yeni bazı kitleri almak istediğimde "babuş bu kiti yapmış mıydı acaba?" diye bir kontrol ederim. Racingz'de benim de tekrar tekrar okuduğum, Türk modelciler için artık kültleşmiş bir modelcilik motivasyon yazısı vardı kendisinin, yıllardır yazının çoktan kaybolmuş görsellerine ulaşmaya çalışsam da başaramıyordum. Bugün Altın Elbiseli Adam'ın yıldönümünde Gökhan Eren bu yazıya ait olduğunu düşündüğüm iki fotoğraf paylaşmış, hem yazıyı tekrar hatırlamak, hem de fotoğrafların kaybolup gitmesini önlemek amacıyla buraya taşımayı doğru buldum. Bu kısa olmasını planladığım açıklama sonrası sizi yazıyla başbaşa bırakıyorum:

*** ««Image»» yazılı kısımlar kaybolan görselleri ifade etmektedir.

AFGANİSTAN'DA MAKET YAPMAK

Yazar Barkın Bayoğlu   
Sunday, 11 February 2007

REVELL 1/35 

Bu modeli, 2005 yılında, Afganistan, Kabil'de, Kabil Çok Uluslu Tugayı'nda (KÇUT), vatani görevimi yaparken, ürettim.

Bulunduğum kamptaki PX'te, Revell marka maketler ve boyalar ara sıra bulunabiliyordu. Önce 2 tane 1/72 ölçek AKA aldıktan sonra, Revell'in 1/35 Luchs'unu üretmeye geçtim. Karşılaştığım malzeme yokluğu gibi sorunlara, ne tür çözümler bulduğumu görebilirsiniz.

««Image»»

Önce, jant-lastik, kazma-kürek gibi aleti-edevatını yapıştırmadan modeli topladım. Akrilik jölenin veya beyaz tutkalın el altında olmadığı bir diyarda, aracın davlumbazlarındaki çamuru neyle yapacağımı düşünürken, aklıma bol tutkal ve ince bir kat kağıt peçeteyi buruşturmak geldi. Bunun için önce çamur yapmak istediğim kısma bolca tutkal sıktım.

««Image»»

««Image»»

Ardından bu alana buruşturulmuş tek bir yaprak peçete parçasını maket bıçağının ucuyla  oturttum:

««Image»»

««Image»»

Modelin 3 renk NATO kamuflajı vardı. Ana rengi fırçayla atmak istemiyordum. Çünkü elimdeki fırçalar ve Revell emay boyalarla, fırça izi bırakmadan boyamayı beceremedim (Sanırım karışımı tutturamamıştım ve heba edecek çok fazla maketim yoktu, üstelik bu modelde, fırça izini kötü gösterebilecek çok fazla düz yüzey vardı). Boya uygulama işini daha önce denemediğim bir yolla yapmaya karar verdim: Kolonya fısfısıyla. Boya, yeterince inceltilince fısfısla da atılabiliniyormuydu bilmiyordum. Bunu da denedim. Durum şöyle oldu:

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Her nekadar çok kontrollü olmasa da atılabiliniyordu. Maket yaptığım ortam, genelde kaldığımız çadırdı. Dolayısıyla, ortamı temiz tutabilmek için her tafara gazete serip boya işini yaptım.

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Çok incelttiğim Revell emay boya kuruduğunda model şu durumdaydı:

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Bunun üzerine maskeleme için yöntemler düşünmeye başladım. Seloteyp, yapışkan bant, vs bulamadığım için, aklıma gazeteden bir rulo yapıp, rastgele delikler açıp, ikinci kamuflaj rengi olan kızıl kahveyi atmayı planladım. Uygulama şöyle oldu delikli gazete fırına modeli oturttum:

««Image»»

Yeşil boyayı attığım kolonya fısfısıyla kızılkahveyi uyguladım. Artık tinerden olsa gerek fısfıs bozulmaya başlamıştı iyi atmıyordu. Sonuç şöyle bir felaket çıktı:

««Image»»

««Image»»

Bunun üzerine tekrar fırçaya döndüm. Ve son renk olarak siyahı kahverenginde beceremediğim kısımları kapatmaya kasarak uyguladım:

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Aksesuarları hazırlamaya başladım. Kazmayı-küreği boyarken modelin kutusundan çıkan abidik file benzetmesi plastik parçaya gözüm ilişti. Kokunçtu. Bunun yerine askerden önce de yaptığım bir uygulama olan kağıt peçete uygulamasına girşitim. Önce kağıt peçeteyi tek yaprak haline getirdim. Sonra, bu kağıt peçetede küçük delikler açtım:

««Image»»

Katlamaya başladım:

««Image»»

İnce bir dikdörtgen haline gelince başladım rulo etmeğe:

««Image»»

««Image»»

Rulo haline gelince etrafına telden bağını yaptım:

««Image»»

Kitten çıkan orjinal ile yanyana:

««Image»»

Modeli boyadığım yeşil rengi bol miktarda uyguladım:

««Image»»

Aynı şekilde kitten çıkan çekme halatı evlere şenlikti. Tabii ki bakır telden hemen yenisini ürettim:

««Image»»

Çekme halatını da boyayıp kurufırçaladım. Sıra modele gelmişti. Büyük bir sıkıntım vardı. Parlak vernik yoktu. Ne çıkartmaları yapıştırabiliyordum ne de emay boyaları inceltip yıkama yaparak derinlik veremiyordum. 1-2 gece düşündükten sonra PX'de gördüğüm L'Oréal saç spreyi geldi. Bu sprey saçları UV ışınlarından tsunami dalgalarına kadar herşeyden koruyordu. O zaman belki modelin emay ana renklerini tinerli boyadan koruyabilirdi. Denedim ve oldu! Modeli güzelce saç spreyiyle parlattım, çıkartmaları yapıştırıp bir kez daha saç spreyi yaptım. Bizim çadır kuaför gibi kokmuştu! Yıkama ve kurufırçalamanın üzerine alet devatı takınca şekil böyle oldu:

««Image»»

««Image»»

Sonra lastiklere ve jantlara da kurufırçalama yapıp modele taktım:

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Çamurlukların önündeki kırmızı-beyaz çizgili kısımları da modele ekledim. 2. bir kolonya fısfısıyla çok inceltilmiş kirli beyaz atarak modeli sonuçlandırdım. Bizim çadırın etrafındaki Hesco'ların üzerinde cihaz şöyle duruyordu:

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

««Image»»

Bu tozlama işiyle kıvıramadığım yerleri de büyük oranda gizlemiş oldum. Modeli şu malzemeleri kullanarak ürettim:

««Image»»

Bu model şu anda, Afganistan-Kabil'de, KMNB Camp Warehouse'da, ELINT odasında durmaktadır. 3 günde bir tuttuğumuz 18 saatlik nöbetlerden vakit kaldıkça bu modeli üretmeğe çalıştım. Tüm bu hikaye, maket yapmayı sevince, insanın her ortamda bu hobiye devam edebileceğini anlatmak için yazılmıştır. Bu hikayeyi, yurda döndükten sonra paylaştığım bir forumda, bazı arkadaşlar "Bizim askerde maket yapan adama kaytarıyor derlerdi" gibi yaklaşımlarda bulunmuşlardı(!). Oldukça stresli bir ortamda (JOC - Joint Operations Center) çalıştığımız için, komutanlarımızın bu tür hobilere izin vermeleri, biz personele, inanılmaz iyi geliyordu.

Son tahlilde, habire "malzememiz yok, vaktimiz yok, kameramız yok, tuzumuz yok, ayranımız yok" diyenlere, çok konuşup, her lafa karışıp, hiçbir halt etmeyenlere mesajımız şudur:


ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM (Her zaman her yerde)


Barkın Bayoğlu






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder