30 Nisan 2018 Pazartesi

Tübitak Popüler Bilim Kitapları ve Çizim Alışkanlığı Üzerine


     Eskiden Türkiye adlı güzel ülkenin, güzel çocukları okusunlar, yaşadıkları zaman dilimini anlayabilsinler, çağı yakalamakla kalmayıp onun önüne geçsinler diye kitaplar basan bir Tübitak yayınevi vardı. O zamanlar henüz daha birileri tarafından ele geçirilmemiş, torpille kurumun anası ağlatılmamış, sonrasında da başka birileri tarafından başına hayvanat bahçesi müdürü atanmamışı. Çocukluğumuzda şimdiki gibi İnternet bankacılığı, kargo taşımacılığı olmadığı zamanlarda, Bilim Çocuk dergisinin içinden çıkan formdan satın almak istediğimiz kitapları işaretler, kitapların bedelini formla birlikte bir zarfın içine koyar yayınevine gönderirdik. 
     O zamanlar taşrada yaşayan bir çocuk için bu kitaplar bulunmaz nimetti(Şu anda da farklı değiller gerçi). Bir iki lira gibi bir fiyatla, kuşe kağıda basılmış, yüzlerce birbirinden güzel illüstrasyonun olduğu bu kitapların bence halen daha eşi benzeri çıkmadı. Postacı amcanın kitaplarımızı getireceği günü iple çekerdik. Beni çizime başlatan da kitap işte bu kitaplardı. Kitapların hemen hemen tamamında muhatabına eline bir not defteri al, gözlem yap ve bunları defterine aktar diyordu. Yukarıdaki Kuşlar kitabını okurken Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde yaşıyorduk ve orada gözlem yapma imkanlarım şehirdeki çocuklara göre fena sayılmazdı. Ucuz not defterlerine bir sürü karalamalar yaparken kendimi Alexander von Humboldt gibi hissederdim.
      Sürekli gezer, kuş tüylerini toplar, çizmeye çalışır, yırtıcı kuş dışkılarının içinde diğer yaratıklara ait kemikler arar ve gözlemlerimi küçük defterime kaydederdim. Kendimi o yaşlarda bu kitaplarla tanıştığım için çok şanslı hissediyorum. Şimdilerde ilmihal basan, hacı robot yapan, organik hoşaf yapmakla meşgul olan bu kurumun eski halini hatırladıkça sinir oluyorum. Sırf içerisinde evrim teorisi olduğu ve birileri bu teoriyi kabul etmenin İslam dışı olduğunu savunuyor diye basımı durdurulan, geri toplanan kitapları artık raflarda göremedikçe çıldırıyorum. Dün Cağaloğlu'nda yürürken karşılaştım eski dostumla. Evde bu kitaptan iki tane olmasına rağmen gönlüm elvermedi onu kitapçının dışındaki tezgahta bırakmaya.  Hemen onu ve birkaç eski arkadaşımı daha aldım, çantama attım. Çocukluğumun en güzel günlerini yaşatan bu kitapları zamanında araştırıp bulan, basan ve bana ulaştıran isimsiz kahramanların her birine sonsuz teşekkür ediyorum. 


2 yorum:

  1. Toplum açısından düşündürücü olmaktan öte karanlık bir yere geldik. Binbir zahmet yaptıklarını, hem de ülkemizde nadir rastlanan bir sahayı gözlerimize armağan ediyorsun vee yorum bile yok. Kahrolsun bazı şeyler hakikaten.
    İlüstrasyonlu bilimsel kitapları ve atlasları çok ama çok sevdim. Hayal edebilmeme, öğrenmeme imkan veriyor. Elektrik istemez, su istemez. Mum ışığında bile kitabı okuyabilirsin. Hedef kafamızın içi, ruhumuz. Ellerinden gelse onu da yok edecekler. Şimdi kitapları yakıyorlar bir anlamda. Sıra bize de gelecekler. Colombu da Galileo yu da Engizisyon yakmakla tehdit etmişti. Ama Colomb Osmanlının kapattığı yasakladığı Asya yolunu keşif için Toscanelli, Ezra ve Maharetiyi doğruladı ve bunları Salamanca üniversitesinde yüzlerine söyledi. Sonuç ortada, yassak hemşerimden nereye geldiğimiz.
    Çocukların, bebelerin, gençlerin diri diri etlerini yiyorlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı tamamlayan bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Benim anlatmadığım yerleri de siz anlatmışsınız. Hakikaten bu kitaplar çok güzel rehberlerdi çocuklar için. "Garanti süresi doldu mu?", "çocuk kırdı mı?" derdi de yok. Zamanında Ahmet Şık'ın kitabı için galiba birileri "Bombadan daha tesirli kitaplar vardır" demişti, hem de şimdilerde düşman olduğu bir güruhu anlatan kitabı hakkındaydı bu yorum. Hakikaten de öyle demek adamların gözünde. Kitaplardan ödleri kopuyor. Okutmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

      Sil