Birçok kaynakta Mimar Sinan'ın doğum ayı olarak Nisan ayı geçiyor. Bizlerde kendi kendimize "Nereye gidelim?" diye sorarken aklımıza bu ayın ilk haftasını Koca Sinan'a ayıralım dedik. Önce Vefa civarında buluştuk, iki tek bozamızı yuvarladıktan sonra açtık defterlerimizi, başladık çizmeye.
Sabah yola çıkarken hava oldukça aşağıya inmiş, inceden inceye gelecek olan fırtınadan haber veriyordu. Biz yine duramadık, evde rahat rahat oturup, Pazar kahvaltısı yapmak varken topladık tası tarağı düştük yollara. Nereden bilebilirdik başımıza gelecekleri? Böylesine üşüdüğüm ikinci bir çizim gününü hatırlamıyorum. Yağmur nereye kaçsak üstümüze üstümüze yağıyordu. Buna rağmen kendi kendimi aştım ve beş tane resim çizdim. Çizim günü bitip, eve çantamda beş yeni resimle dönünce tüm bu eziyetleri hemen unuttum tabi. Yine de siz siz olun Bahar'ın güneşine, sıcağına aldanmayın, yoksa bizim düştüğümüz duruma düşersiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder