23 Ağustos 2018 Perşembe

“En derinlerimizde yatan ölülerin mezar taşları yoktur.”


          "Gözle görülen şeyler mukavvadan maskeler gibidir. Ama her olan bitten şeyde, her canlı işte, her su götürmez olayda, bilinen her şeyin içinde, bilinmez bir akıl vardır. Bu akıl, kendi damgasını vurur o akılsız mukavva maskeye. Eğer insan vuracaksa, o maskeye vurmalı. Mahpus, zindandan kaçabilir mi duvarı delmeden? Beyaz balina benim dört bir yanımı saran o zindan duvarıdır işte. Bunun ötesinde hiçbir şey yok sandığım da oluyor zaman zaman. Ama ne olursa olsun, eziyor beni bu balina, kemiriyor içimi. İnsanı küçük düşüren bir güç görüyorum onda. İşte bu anlaşılmaz şeyden nefret ediyorum asıl. Beyaz balina ister kötülüğün bir aracı olsun, ister kötülüğün ta kendisi, ondan alacağım öcümü. Küfürden, dinsizlikten söz etme bana, evlat. beni güneş küçük düşürse, güneşi vururum. Güneş bana düşmanlık ederse, ben de düşman olurum ona: oyunun kuralıdır bu yarışmadan doğuyor her şey. Ama ben bu oyunun kölesi değilim oğlum. Kimdir benden üstün olan? Gerçeğin sınırları yok. "
(Moby Dick, sf.223,Yapı Kredi Yayınları)

Herman Melville bu satırları 1850'li yıllarda yazdığında ne su altı yüksek frekanslı sesleri duyabilecek aygıtlar, ne de su altında gözlem yapmaya izin verecek kameralar vardı. Kelime kelime kitabına kaşalotları işleyen bu adam şu dört dakikalık videoyu görebilmek için neler vermezdi. 

Bu video ve daha fazlası için Bkz. NautilusLive

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder